Türkiye’den selam götürdük...
Büyülü İstanbul’dan, cennet Antalya’dan, benzersiz Kapadokya’dan, Türk kahvesi kıvamında, baklava tadında selam götürdük. ITB Berlin’de sahne tamamen Türkiye’ye aitti. Onlara görkemli şovlarla kendimizi bir kez daha anlattık. Şöyle dedik: Bilenler
bilir, biz bilmeyenlere anlatalım: Biz buraya, Galata
Kulesi’nden İstanbul’u seyredip geldik. Gözlerimizde hala İstanbul’un
buğusu var. Kahvaltımızı İstanbul Boğazı’nda, Rumeli Hisarı’nda
yaptık. Denizdeki balıklarla yolcu vapurlarının eşliğinde, martılara
simit atarak. Sabah kahvemizi Pier Loti’de içtik Haliç’e karşı. İstanbul’a
bahar geldi. Ağaçlar çiçeğe durdu. Erguvanlar İstanbul’u ‘Mor’a
boyamaya hazır. Mor "İstanbul'un rengidir." Bizans İmparatorları,
Sultanahmet'teki Büyük Saray'ın "Mor oda"sında doğar, "Erguvan"
kaftan giyerdi. Biz de erguvan şenliğini en güzel yaşayan Sultanahmet’e şöyle bir uzandık.
Ayasofya ve Sultanahmet Camii’nin görkemine bir kez
daha hayran olup, Topkapı Sarayı’nı selamladıktan sonra, yaz mevsimini
şimdiden yaşamaya başlayan Antalya’da aldık soluğu. Yaz güneşinin
enerjisini yansıtan pırıl pırıl bir deniz, yemyeşil kıyılar, tüm konforuyla
yepyeni oteller, daha şimdiden misafirlerini ağırlamaya hazır. Antalya’ya
gidip de, yazın da kışı yaşatan Saklıkent’e uğramadan olur mu?
Oradakiler hayatlarından çok memnun. Bütün gün kayak yapıyorlar ve
dağdan inmeye hiç niyetleri yok. Biz onları bu keyifle başbaşa bırakıp,
her mevsim ayrı güzel olan Kapadokya’ya uğradık. Benzersiz peribacaları
yine aklımızı başımızdan aldı. O büyülü atmosferi bir de balon keyfi
yaparak yaşamak istedik. Balonla Kapadokya turu, her insanın ömrü
boyunca en azından bir kere mutlaka yaşaması gereken bir deneyim.
Dört mevsim yeşil olan Karadeniz’in kışkırtıcı güzelliğine dayanmak ne
mümkün? Doğal hayatın kaynağı Karadeniz yaylaları, çay tarlaları,
kemençesi, horonu, kolbastısı, hamsi tavası, kayganası öyle bir sarıp
sarmalıyor ki insanı, zaten Karadeniz’e bir giden de bir daha geri
dönmek istemiyor. Ama biz Türkiye’nin her köşesinden selam
getirmek istediğimiz için, Ege kıyılarında, dilimizde Ege ezgileriyle
turluyoruz. Bodrum’a giden, Bodrum’u yaşayan herkesin kalbinin
yarısı orada kalmıştır. Bodrum, tatilin ta kendisidir. O bir Ege
türküsüdür, yanık Ege güneşidir, ılık imbat yelidir. Bodrum,
Türkiye’nin uğurudur. Bodrum’u yaşamak lazım...
Bu küçük Türkiye turunun ardından, artık yolculuk vakti gelmişti, Berlin’e doğru yola çıktık. Dünya sahnesi bizi bekliyordu. Biz Almanya’ya yola çıkarken, herkesi bu çok özel ve güzel coğrafyaya, Türkiye’ye davet etmeyi de unutmadık. Anlattıklarımızdan çok daha güzel anlar yaşayacaklarının da garantisini verdik.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: