TURİZMDE 2013 YILINA BAKARKEN

Şaban Ali Yaşaroğlu Şaban Ali Yaşaroğlu 31/12/2019 23:40

Global bir gözlükle dünyaya bakıldığında; olası bir 3. Dünya Savaşı’nın kabus dolu insan çığlıklarının dayanılmaz acı sesleri ve değerlerin yıkım manzaralarını göstermektedir, global gözlükle.

Ancak doğal olarak her insanın gözünde bulunmayan ve geleceği gören global gözlük sayesinde böylesi ürkütücü görüntüler görülebilmektedir.bu çağda böyle bir felaketin senaryosundan söz dahi edilmemesi gerekirdi.

Ne acıdır ki, geleceği gören geçmişin devlet adamlarının hayatta olmamaları nedeniyle insanoğlu yönetimde yetim kalmıştır.

Bugün dünyamız, iktidarlarını ve çıkarlarını düşünen politikacıların tutsağı haline gelmiştir. Bu nedenle yeni ve eski dünyanın hesaplaşması ufukta görünüyor. Topyekün kapışmanın minderinin de Orta Doğu coğrafyasının göbeğinde olacağını düşünüyorum.

Nitekim bu küresel büyük kapışma minderinin düzenlenmesi okyanusun ötesinde çoktandır tasarlandı. Bunu da saklamadan açık açık söyleniyor ve yeni haritayı da dünyaya gösteriyorlar. Fakat ne acıdır ki, gözü bağlı derin uykudaki Orta Doğu’nun halkları kendileri için felaket olacak bu acı durumu görememektedirler.

Bir diğer üzücü ise, içlerindeki işbirlikçi uyanık politikacılarda kendi çıkarları uğruna toplumlarını daha da derin uykuda kalmaları için gayret gösteriyorlar.

Söylemek istediğim; 2013 yılı 2012den her bakımdan çok daha ürkütücü, korkutucu ve tüketim toplumları için sıkıntılı bir yıl olacağını üzülerek de olsa söyleme olasılığı söz konusudur.

Emperyalist ülkelerin içerdeki işbirlikçilerin marifetleriyle yaratacakları yapay gök gürlemeleri, şimşek çakmaları ve fırtına öncesi benzeri öldürücü kasırga rüzgarları Orta Doğu bölgesinin geniş yelpazesine yayılma söz konusu olabilir.

Bölgenin halkları da ya kumsalın altına inecek ya da vatan topraklarını terk edeceklerdir. Bu durum her yıl seyahate çıkma alışkanlıkları bulunan insanlar, ya evlerine kapanacaklar yada destinasyon yollarını değiştirecektir.

Bu nedenle özellikle önümüzde gelecek yıllar, turizmden beklentisi bulunan bizim gibi ülkeler için zor yıllar gündeme gelebilir ve dünya turizm trafiğine olumsuz darbeler indirebilir.

Dilerim olumlu geçmiş olsun. Ama içerdeki ve dışarıdaki siyasal, sosyal ve ekonomik havanın durumuna baktığımda, olumlu dileğimin yanıtını vermekte zorlanıyorum.

Çünkü bilgi ve teknoloji batının tekelinde olduğu için, ürünlerin üretimlerini elinde tutuyor. Uzak Doğu’ya güven duymadığı için de  Orta Doğu’nun yer altı ve yer üstü pazarlarını sımsıkı elinde ve avucunun içinde tutmak istiyor. Çünkü Orta Doğu pazarı batı için hayatidir.

Durumunu korumak ve sürdürmek içinde, içerde işbirlikçi yandaşları bulup kiralıyor, onları koruyor ve besliyor. Bu sayede ürettiğini benzer ülkelerin yoksul tüketicilerine satarak onları soyuyor ve sömürüyor.

Böylelikle Batı, kendi bünyesindeki katmanlarının sosyal ve ekonomik dengeleri bozulmadan korumaya çalışıyor.

Son yıllarda ise ülkemize gelen turistlerin profilinde giderek olumsuz bir seyir izliyor. Daha çok Arap turistlerin ağırlık kazanmakta olduğu dikkati çekiyor. Ülkemize gelmekte olan turistlerin niteliklerini kaliteliden kalitesizliğe dönüştüğü gözleniyor. Doğal olarak turizm gelirimizde o ölçüde düşmeler olmaktadır.

Ayrıca, geçmiş yıllarda söylenmiş “ Turist ahlak götürür, ahlak getirmez.” Sözü son yıllarda halk arasında bu söylem kabul görmekte ve geleneksel misafirlik kavramlarımızın yerini menfaat kavramı güçlenmektedir.

İnsanoğlunun endişe ve kuşku dolu gözlerle baktığı geleceğin dünyasında Türk turizmi daha fazla etkilenmemesi için turizm politikamız yeniden ele alınarak devlet politikası kimliğine kavuşturulmalıdır. Örneğin; lüks gökdelen oteller inşa etme furyasına kısıtlamalar getirilmelidir.

Turistik bölge ve yörelerinde ikamet eden halkımızın ortaklaşa kuracakları çağdaş anlamda “Misafir ağırlama kentlerini kurmada devlet olarak desteklenip özendirilmelidir. Böylelikle halkımıza turizmi sevdirilmelidir.

Kış günleri turistik bölgelerde ikamet eden halkımız için eğitim kapsamında turizm bilinci aşılanarak nitelikler kazandırılmalıdır.

Türk turizmi çeşitlendirilip özellikle kültür turizmine ağırlık verilerek mevsimi 12 aya çekmeye çalışılmalıdır. Uzmanlarca hazırlanacak “Turizm Eğitimi Müfredat Programı” ülke çapındaki turizm ve otelcilik okullarında hayata geçirilerek denetlenmelidir.

 Ayrıca, hizmet ve servis kalitesini yozlaştıran ve çevre esnafına olumsuz yansımaları olan  “Her şey dahil sistemi” ne de caydırıcı yöntemler getirilmelidir.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.