Turizm ve Yaratıcılık

Ceren Ersöz Ceren Ersöz 31/12/2019 23:40
Geçen haftalarda Skål International’ın düzenlediği 2013 Turizm Arenasına katıldım. Bu arenada yükselen trendler üzerinden “Turizm ve Yaratıcılık” konusu ele alındı. Levent Erden, Ece Şirin ve Okan Bayülgen; yaratıcılığı bir hikâye yaratmak,  ülkenin tanıtımını yapmak ve turizmde güçlü bir pazar oluşturmak açısından değerlendirdi.

Turizm arenasında yaratıcılık üzerine ele alınan konuları değerlendirirken, trendleri de hesaba katmamak çok da gerçekçi olmazdı. Dünyada yükselen ve turizmle alakalı olabilecek bazı trendler turizmde yaratıcılığın ilerleyişine ışık tutabilecek nitelikte olduğu için, değerlendirmeler bunların üzerinden yapıldı:

•    Kadınların dünya üzerinde yükselişi,
•    Bireyselliğin artması, insanların kendine benzeyen insanları arayışı,
•    Şehirleşme ve zaman yetersizliği,
•    Aracısız işlerin artması,
•    Sanal dünyanın gerçekle iç içe geçmesi.

Bu arenada ele alınan ilginç konulardan biri, turizmde yaratıcılığın hikâyelerde kendini göstermesiydi. Mesela bir yerin tanıtımını yaparken oraya ilişkin bir hikâye anlatırız. Ancak yalan ya da uydurma hikâyeler hiçbir işe yaramaz. Bugün senin kültürünün ne anlama geldiğini bularak, kendi kültürünü yaşayarak, var olanları merak edip araştırarak; samimi, gerçek ve anlaşılır bir hikâye anlatabilmek gerek.

Değerlendirilen diğer bir konu da artık “deniz, kum, tarih”le dolu afişlerin dışında reklam imkânlarını düşünebilmemiz gerektiğiydi. Ülkenin tanıtımını yaparken de yaratıcılığı ve insanlara ulaşmanın farklı yollarını düşünebilmek gerek. Örneğin, Assasins Creed oyununun bir bölümü Türkiye’de geçiyor ve bu oyun çok satıyor. Bu harika bir reklam fırsatı ve biz bu tarz fırsatlardan daha iyi faydalanabilmeliyiz.

Söyleşinin sonlarına doğru vurgulanansa, turizmde yaratıcılığın besleneceği en iyi kaynağın kendi kültürümüz olabileceğiydi. Turizmde yerli taleple oluşturulan bir pazar, dış pazarda daha güçlü olabilir. Bunun sebebi yabancıya satacağımız ürünlerin, her yerde satılamayacak oluşudur. Mesela bizim ülkemiz de bütün Akdeniz ülkelerinin sattığı tatil paketleriyle aynı ürünleri sunuyor. Spa masajına sahip 5 yıldızlı oteller her yerde var. Bu tarz ürünler, büyük bir ihtimalle yabancı turist için çekici olmayacaktır. Farkımızı ortaya koyabileceğimiz bir alan, kendi kültürümüzü kullanarak oluşturulabilir. Burada da o kültürü yaşayan insanların taleplerine yönelik bir pazar oluşturarak dışarıya açılmak önem taşıyor.

Türkiye’de ise yaratıcı işlerin yerine yalan hikâyeler uyduruluyor ya da şehirler ve beldeler korkunç bir mimariye maruz bırakılıyor. Bunun sonucunda da turist kaçıp gidiyor. Yerli talep üzerine bir pazar kurulmadığı için yabancının talep edebileceği ayrıştırıcı bir şey kalmıyor. Çünkü sunulan ürünlerin sıradan olması kaçınılmaz oluyor. O yüzden yaratıcılığın zayıf kaldığı ve bazı bölgelerde kötüye gittiği ülkemiz turizmi için, kaliteli turistlerin ilgisini çekebilmek çok kolay olmuyor.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.