TURİZM VE MEDYA İLİŞKİSİ

Prof. Dr. Volkan Altıntaş Prof. Dr. Volkan Altıntaş 31/12/2019 23:40

Türkçe’de medya olarak kullandığımız, İngilizce’deki media sözcüğü, araç, orta, ortam aracı, anlamlarına gelen medium (Latince medius) sözcüğünün çoğuludur. Diğer yandan, Türkçe’de “media” sözcüğünü karşılamak üzere, oldukça hantal kaçmakla birlikte, “kitle iletişim araçları” kavramı da kullanılmaktadır. Medya çok basit tanımı ile her çeşit bilgiyi bireye ve topluluklara aktaran, eğlendirme, bilgilendirme, ve eğitme gibi 3 temel sorumluluğa sahip görsel, işitsel ve hem görsel, hem işitsel araçların tümüdür. İnsanlar günlük yaşamlarında sürekli iletişim halindedirler.  Bu anlamda duygularını, düşüncelerini paylaşma adına medya önemli rol üstlenir. Bu bilgi akışını en sağlıklı biçimde yürütme görevini üstlenir.

 

Medyanın amaçları ortada iken turizm açısından medyanın öneminin de tartışılmaz olduğu bir gerçektir. Bir milyara yakın insanın turizm hareketleri içinde bulunduğu günümüzde paylaşımların ön plana çıktığı bir sektör olan turizmin her anında iletişimin gerekliliği ortadadır. Turizmin tanıtım aşamasından pazarlanmasına, insan kaynaklarından müşteri memnuniyetine kadar birçok temel konu medya aracılığıyla daha çok tartışılır olmakta, insanları daha çok etkileyebilme gücüne sahip bir görüntüyü ortaya koymaktadır. Ancak özellikle ve özellikle medyanın en önemli ilişkisinin turizm sektörünün tanıtımı ve pazarlanmasında olduğu da bilinen bir gerçektir.

 

Peki medya turizmin tanıtımında ve pazarlanmasında bölgelere ya da destinasyonlara nasıl hizmet edebilir? Bu işin iki boyutu olduğu kanaatindeyim. Bardağın dolu tarafından baktığımızda insanları en ufak bir haberle harekete geçirip kitleleri arkasından sürükleyebilecek bir güç; diğer taraftan en ufak bir haberle kitleleri turizmden soğutabilecek ve onları en olumsuz düzeyde motive edecek bir unsur medya. Bu olumlu ve olumsuz bakış açılarına neden olacak ve bu gelişmelerden olumlu ya da olumsuz etkilenecek öğeler ise turizm paydaşlarının ta kendisi olacaktır. Otelinden acentasına, ulaşım sektöründen yeme-içme endüstrisine kadar tüm turizm paydaşlarının medya vasıtasıyla ortaya çıkan bu gelişmelerden etkilenmesi, heyecanın ötesinde bir beklenti yaratabilmekte ve bunu yaratan unsur da yine medya olabilmektedir.

 

Yaklaşık dört senedir turizm sektörünün belli medya kuruluşlarında ve özellikle internet basınında yer alan bir turizm gönüllüsü olarak medyanın makro anlamda ülke tanıtımına mikro çerçevede ise belli destinasyonların ön plana çıkarılması anlamında üstlendiği rolü çok iyi gözlemleyebildiğimi ifade edebilirim. Yazılı ve görsel basının önemli ayaklarından olan ve çağın en önemli kitle iletişim aracı olan internet ile dünyanın çok farklı bölgelerini bir anda masaüstünüzde size kendini tanıtmaya çalışırken görebiliyorsunuz. Ya da aldığınız e-maillerle, okuduğunuz haberlerle o ülke hakkında farklı imajların ortaya çıktığını hissedebiliyorsunuz. Tüm buradaki sihirli kelime ise medyanın DOĞRU AMAÇLI kullanımı.

 

Kitle iletişim araçları her ne kadar etkin kullanılır ve yapılan işin doğruluğuna ve güvenilirliğine öncelikle medya kuruluşlarının ilgilileri inanırsa turizm adına atılacak her adımda medya ile birlikte bir çarpan etkisi yaratılacak ve tanıtım ve pazarlamada hedefe en kısa ve en hızlı yoldan ulaşılacaktır.

 

Örneğin Nevşehir bölgesinin dünya üzerinde eşi benzeri olmayan değerlerini, turistik ürünlerini kim ne kadar iyi biliyor? Öncelikle fazla uzağa gitmeyelim. Acaba Türk halkının kendisi bu bölgeyi tanıyor mu? Buraya ziyaretler konusunda bölgenin turizm paydaşları ile medya arasında hangi boyutlarda ilişkiler mevcut? Bu benim sizlere sorum olsun. Gerçekten bu sorunun yanıtı önemli. Ülke tanıtımında ilk adımın kendi ülke vatandaşları arasında turizm bilinci yaratılması olduğuna inanıyorum. İşte bu noktada medyayı harekete geçirecek gücün kimler tarafından verilmesi gerektiği ve medyanın öneminin farkına varılmış olmasıdır.

 

Bir diğer önemli noktayı da yine buradan örnek verelim. Yerel basın… Örneğin, Kapadokya bölgesine ait kaç tane yerel basına ait yazılı ve görsel kikte iletişim araçları mevcut ve bunlar bölge tanıtımında bir rol üstleniyorlar mı? Bölgede bir bilinç sağlanmadan dünya üzerinde bir tanıtıma gitmek bence bir anlamda anlamsız kalıyor. İşte bu sorulara verilecek yanıtlarda yine yerel halk ile medyanın bütünleşmesi ve tanıtımda etkinliğin önce bölgesel düzeyde sonra ulusal ve global anlamda olması gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum.

 

Gelelim ulusal medyaya. Turizm sektörüne ulusal basının kısmen sahip çıkarak zaman zaman bazı girişimleri, bölgeleri ve destinasyonları ön plana çıkarma çabalarına şahit olabiliyoruz.(Şirince, Ayvalık gibi). Ancak benim buradaki eleştirim biraz farklı boyutta. Biliyorsunuz Türkiye’de hemen her kanalda bir dizi furyası son yıllarda moda oldu ve yine hemen hemen bir çok Türk ailesinin her akşam evlerinde bu dizilerde kendilerini bulma çabalarına da şahit oluyoruz. Acaba bu dizileri yaratanlar bu yaratıcılıklarını ülke tanıtımı anlamında kullanamazlar mı? Bu tecrübelerden neden Bakanlığımız daha fazla yararlanmaz? Neden akşamları insanlar diziler izlerken bir yandan da izledikleri bölgelere ulaşım konusunda-iç turizmin canlanması anlamında- insanları çekebilecek ekonomik destekler sunulamaz? Türkiye’nin neden hiç bilinmeyen keşfedilmemiş bölgelerinde diziler çekilmez ve yerel halk bu süreçten daha fazla bilgilendirilmez? Sanırım medya bu aracı eksik kullanılıyor ki en yoğun, en aktif ve en etkileyici sonuçlar elde edilebilecek girişimler eksik kalıyor.

 

Bir başka konu ise ülkemizdeki rehberler. Neden rehber önemli? Çünkü ülkesini birebir dünyaya tanıtan, turistle direkt bir arada olan ve en etkin iletişimi gerçekleştiren insanlar rehberler. Rehberlerin dünya televizyonlarında özellikle kriz dönemlerinde, terör gibi olumsuz propagandaların olduğu zamanlarda devreye sokulması ve gerek yurt içinde gerekse yurtdışındaki medya kuruluşları ile turizmin her döneminde bu deneyimlerin medya aracılığıyla ülke lehine çevrilmesi gerekli diye düşünüyorum. 

 

Benzer şekilde yurtdışındaki medya mensupları ile yurt içindeki partnerlerinin sıklıkla bir araya gelmesi ve ülke tanıtımı konusunda görüş alışverişinde bulunmaları, çok net sonuçların çok kısa zamanda alınmasına da vesile olacaktır.

 

Sonuç itibariyle ifade etmek istediğim nokta şudur ki medya bir güçtür. Bu gücün neler yapabileceğini bizim gibi ülkelerde yaşayanlar çok iyi bilir. Turizm sektörü gibi her zaman itina isteyen bir sektörde insanların etkilenmesinde ve güdülenmesinde medyayı iyi kullanabilmeli, mesajların doğru yerlere ulaşmasını sağlayabilmeliyiz. Doğru kullanım ve yerel halkın sürece dahil edilmesi, ulusal basın düzeyinde daha yaratıcı fikirlerle projelerin ortaya konmasının desteklenmesi Türk turizmini şu an bulunduğu noktadan çok ama çok öteye taşıyacaktır. Yeter ki medya-turizm ilişkisinde bardağın hep dolu tarafından bakmasını öğrenelim.

 

 www.volkanaltintas.com

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.