TURİZM, TERÖR VE BARIŞ

Şaban Ali Yaşaroğlu Şaban Ali Yaşaroğlu 31/12/2019 23:40

“Dostluklarımıza bağlı,
Uluslar dünyasında
Elimizden geldiği kadar genel barışı korumak istiyoruz.”
M.K. ATATÜRK (1935 yılı, CHP Kurultayındaki Açılış Söylevinden)

Bilindiği gibi; turizmin en önemli düşmanı savaş ve terördür. Kent terörü ise en tehlikelisidir. Aslında turizm ve terör kelimelerini yan yana getirmek olur şey değil. Turizm; çağdaş, yüreği sevgiyle hoşgörüyle dolu, barışa tutkulu ve yeryüzü coğrafyasındaki tüm halkları birbirlerine sevgiyle yaklaştıran, buluşturan ve dostluklar kazandıran uluslar arası insani bir sektördür. Yalnız insani değil; tüm dünyanın kültürel ve ekonomik değerlerini harmanlayıp, uluslar ötesine taşıyan ve dengeli bir biçimde bu değerleri yaygınlaştıran bir sektördür.

Bu nedenle, insanlık ve özellikle çağımızın dünyasında barışsever turizmci insanlar; teröristleri, terörün kışkırtıcılığını yapanları ve arka çıkıp onu körükleyenleri yüksek sesle lanetlemelidirler. Söylemek istediğim; onların insanlığa karşı işlemiş oldukları büyük günahı ve terörün en büyük toplumsal kötülük olduğunu her fırsatta vurgulamalıdırlar.

Çünkü; düzensiz ve pusu şeklinde yapılan terör ve düzenli yapılan savaş; insanlık için gerçek bir yıkımdır; kanla beslenen ve dünya barışının, huzurunun, güvenliğinin amansız bir can düşmanı olarak eylemlerini acı bir şekilde gerçekleştirirler. Halbuki turizm; acısız ve barışık bir dünya düzeninde büyür, gelişir, eğitimi yaygınlaştırır ve yaşanabilir bir dünya yaratır... Daha açık bir deyimle; turizm, aydınlıkta açan ve karanlıkta solan bir çiçeğe benzer. Çünkü turizm, öldürücü, yok edici silah ve bombaların sesinden ürken, nefret eden ve barışla özgürlüğe kavuşan bir sektördür.


Meslek yaşamımın 60 yıl gerisine dönüp, geçmişin dünyasına baktığımda; savaş ve terör gibi, canlıların can alıcı düşmanları giderek azaldıkça, küresel turizm hareketlerinin o denli hızlanıp, gelişeceğine ve insanoğlu tarafından barışın simgesi zeytin dalının “turist” denilen insanlar tarafından  yer küreye taşınacağına kanaat getiriyorum.

Çünkü; dünya turizminin sağlıklı ve verimli gelişimi sonucu dünyada mevcut olan sosyal dengesizliğin ve ekonomik uçurumların azalacağına ve bu yolla insanoğlu için yarının dünyasının daha adaletli bir dünya olacağına inanıyorum.

Eğer, günümüzde olduğu gibi barışçıl ürünlerden kat kat daha fazla miktarda yıkıcı, öldürücü ve yüksek düzeyde vurucu güce sahip silah ve savaş araçlarının üretimine devam edilecekse, geleceğin dünyasında, ne zaman olacağını bilemem ama ne huzur, ne barış ve ne de turizmin güzelliklerinden eser kalabilir… Daha açık bir deyimle; yoksulların, açların ve işsizlerin  arttığı bir dünyada, insanoğlu daha da eğitimsizleşir ve cahilleşir ise, küresel bir sosyal patlama kaçınılmaz hale gelir ve dünyanın üzerine karabulutların kabusu çöker.
 

O vakit, Haiti halkının başına gelen doğal felakete elini uzatmakta yetersiz kalan bugünün dünyası, yarın insanoğlundan kaynaklanacak küresel bir sosyal patlamayla nasıl başa çıkacak? İşte o vakit, dünyanın sosyal ve ekonomik dengesinin adaletsizliğini görmemezliğe gelen günümüzün egemen sınıflarının öldürücü silahları etkisini yitirir. Dünya bitkisel bir hayata girer ve o zaman küresel terör insanlığı teslim almış olur.

Yapılması gereken; doğudan aş, iş ve ekmek için ölümüne batıya koşan genç insanların, neden vatanlarını ve köylerini terk ettikleri konusu demagoji ve popülist nutuklar atmadan bugünden derin derin düşünülmeli ve çözüm üretilmelidir.

Bu nedenle egemenler; dünya coğrafyasının topraklarına savaş tohumları değil, barış tohumları taşımalı ve dünyanın dört bir yanında turizm köprülerini yaygınlaştırıp, ATATÜRK’ün dediği “Hayatta En Hakiki Mürsit İlimdir” anlayışı ile insanlığın aydınlanmasına, eğitimine destek sağlamalıdırlar.

İşte o vakit; insanoğlu çok daha huzurlu ve barış dolu bir dünyaya kavuşacak, savaşları ve terörü lanetleyip, karşı koyacaktır. Anlatmak istediğim; turizmin temel gıdası olan barış, huzur ve güvenliğin, egemen çevrelerden yana hükümetlerin inisiyatiflerine bırakılamayacak kadar hassas konular olduğu bir an önce insanoğlu tarafından kavranmalıdır.

Bu nedenle, evrensel barış ve huzurun güç kazanmasının, uluslararası Sivil Toplum Kuruluşlarının güçlü dayanışmasına bağlı olduğu asla gözardı edilmemelidir. Çünkü; savaş ve terör nedeniyle, yaşanan olası yıkım ve acıların; barışa özlem duyan tüm dünya ülkelerinin barışsever insanları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının tarihsel duyarlılıklarıyla önlenebileceğine inanıyorum.

Sorulması gereken, içinde bulunduğumuz bilim ve İletişim çağında; savaşların ve terörün insanlık için lanetlenmesi gereken acımasız bir düşman olduğuna insanoğlu neden inandırılamıyor?...

Neden herkesin aş, iş ve ekmek sahibi olması için çalışılmıyor ve terörist olma ruhu insanların yapısından çıkarılmıyor?...

Barış ve hoşgörü ile örülmüş sevgi yumağı, insanın ruhuna neden yerleştirilemiyor?...

İnsanlığın ortak malı olan dünyada neden insanlar özgürce ve korkusuzca bir tatil yapamıyor?...

Bu nedenle;

•    Her turizmci; insanlara yardım etmeye her an hazırlıklı olmalıdır.
•    Her turizmci; mensubu bulunduğu insanlık aleminin yaşam standardını yükseltmek için uğraş vermelidir.
•    Her turizmci; dünya sanatına, edebiyatına, bilimine ve kültürüne katkı sunmaya istekli olmalıdır.
•    Her turizmci; bilgilerini, becerilerini yazarak, uygulayarak, öğreterek gençlere, yeni kuşaklara aktararak, onlara yardımcı olmayı görev edinmelidir.
•    Her turizmci; insanlığa hizmet için kalbini açık tutmanın erdemini göstermelidir.
•    Her turizmci; örgütlenme ve iletişim tekniğini iyi bilmelidir.
•    Her turizmci; eğitime gönül vermiş olmanın erdemini göstermelidir.
•    Her turizmci; insanlara örnek olmanın faziletini kanıtlamalıdır.
•    Her turizmci; öncü bir lider olarak insanlığı aydınlatmanın uğraşını vermelidir.
•    Her turizmci; akıl ve bilimi bayrak gibi önde tutup, dalgalandırmalıdır.
•    Her turizmci; başarıya ulaşmak için doğru hedeflere yönelmeli ve hedeflerine ulaşmanın gayretinde olmalıdır.
•    Her turizmci; empati kurabilme yeteneğine sahip olabilmeli, kendini başkasının yerine koyabilmeli ve sempatik olmalıdır.
•    Her turizmci; ahlaklı, hümanist, insanları seven, akıllı, zeki, nazik, çalışkan, kültürlü ve demokrat biri olmalıdır.
•    Her turizmci; ATATÜRK gibi “Biz kimsenin düşmanı değiliz, yalnız insanlığın düşmanı olanlara düşmanız” diyebilecek kadar dünya barışına içtenlikli taraf ve insanlığın hizmetine tutkun evrensel turizmci olmalıdır.

 

Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.