TUREB: Alan kılavuzluğu sorunu sona erdi

TUREB tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:

“2005 senesinde alan kılavuzluğu gündeme geldiği andan itibaren Rehber Meslek Kuruluşları olarak kanunun bizi yakından ilgilendiren kısmı ile ilgili girişimlerde bulunmaya başladık.

Baştan bildirelim, biz Alan Kılavuzluğu ile değil Alan Kılavuzlarının rehberlik mesleğini icra etmesine karşı mücadele yürüttük. Yoksa Alan Kılavuzluğu, tüm dünyada yapıldığı gibi Milli Parklar, Doğal Alanlarda “koruculuk” , “kılavuzluk” şeklinde icra edilmektedir.

Bizde de, bu sınırlar içinde faaliyet göstermeleri tabidir.

2012 senesinde 6326 sayılı meslek yasamızın çıkması sonucu 2013’te kuruluşu tamamlanan TUREB önderliğinde, meslek kuruluşlarımızın konu ile ilgili girişimleri daha organize olmuştur.

Bu dönemde, önce yerel mahkemeye dava açılmış, Kılavuzların rehberlik faaliyeti yaptıkları ve bunun 6326 sayılı yasaya aykırı bir durum olduğu tespitinde bulunulmuştur. Karşı taraf kararı üst mahkemeye taşımıştır. Akabinde, Danıştay, yerel mahkemenin kararını onamıştır.

Buna rağmen, farklı biçimde, aynı faaliyet devam edince, Anayasa Mahkemesine başvurulmuş ve Anayasa Mahkemesi’nin ve Danıştay’ın kararının esas olduğunu, farklı biçimlerde de olsa değiştirilemeyeceğine karar vermiş, bu durumun düzeltilmesi için ilgili mercilere bu yılın 1 Ağustos 2024 tarihine kadar süre verilmiştir. 2024’ün Ağustos ayı başına kadar düzeltme olmazsa Kılavuzluk faaliyeti iptal edilecek denmiştir. 1 Ağustos itibarıyla Alan Kılavuzluğu sorunu sona ermiş bulunmaktadır. Artık tarihi alanda sadece Profesyonel Turist Rehberleri anlatım yapacaktır. Bu konuda çaba gösteren tüm geçmiş Oda ve TUREB Başkanları, Yönetim Kurulu Üyeleri ile mevcut tüm yöneticilerimize, başta ÇARO Yönetim Kuruluna teşekkür ederiz.

Şimdi ise, özellikle, tüm Odalarımız, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alanı bölgesinde Tarihi Savaş Alanları konusunun da ÇARO tarafından organize edilecek eğitim faaliyetlerine katkı vereceklerine ve bu tarihi alanımızı layıkıyla anlatmaya devam edeceklerine inanıyoruz.”