TARİHİ TALİMHANE ŞİMDİ OLDU MU ARAPHANE?
Osmanlı imparatorluğu devrinde Yeniçeri ocağı, Topçu ocağı gibi benzeri adlar altında ve ayrı ayrıyerlerde “Talimhane”gibi Talimgâhlar bulunmaktaydı.
Bu “Talimgahlar” Kanuni Sultan Süleyman devrinde, gerekse Selim III. döneminde genişletildi ve modernleştirildi.
Askeri eğitim yaptıran bu “Talimgahlara” kumandan ve öğretmen olarak “Ağa Bölük”lerden atamalar yapılırdı. Bu Kumandan’a “Sermüalimi Talimhane” yani “Talimhaneci başı” denirdi.
Bu gün Beyoğlu ilçesi Taksim mevkiindeki geniş alanda büyük askeri kışlası bulunuyordu. “Talimhane” dedikleri kışlanın bahçesindeki topçu ocağında daha çok top atışları talimleri yapılırdı. Askerlerin eğitim talimleri görmeleri için ayrılan bu alana Talimgah Meydanı ya da askerhane meydanı denirdi.
Taksim talimhane kışlasında özel yetiştirilmek üzere daha çok subay ve ast subay Taburları mevcuttu. Busubaylar aracılığı ile silah atış talimleri yapılıyor, belirli durumlarda ne yapacağını ve nasıl tertip ve önlemlerin alınacağı askerlere öğretiliyordu.
İşte, özet olarak anlatmaydı. Çalıştığım Taksim “Talimhane” semti, Osmanlı imparatorluğunun başkenti İstanbul’un böyle bir tarihi alanı idi.
İmparatorluğun seçkin subaylarının silah atış talimleri ve harp oyunları ile yetirildiği “Talimhane” de Cumhuriyet sonrası ağırlıklı olarak otellerin ve işyeri binaların bulunduğu bir semt halini aldı.
Bir süre öncede Beyoğlu Belediyesi ve Beyoğlu Güzelleştirme Derneği’nin eşgüdümünde“talimhane”ye yeni bir düzenleme yapıldı. İyi de oldu çünkü eskisinden daha çağdaş ve güzel bir hale getirildi. Talimhane alanına araçların girmesi de yasaklandı. Talimhane denince “oteller bölgesi” olarak anılmaya da başlandı. Buraya kadar güzel.
Şimdi ise 2012’nin “Talimhane”si veya “Oteller Bölgesi”ne gittiğiniz de neleri görmeyeceksinizki.Eminim “tertip,düzen,temizlik,estetik vegüzellik”diye tanımlanan çağdaş turizm olayı bu mu?Üzüntüsünü okuyacaksınız.
Ben gittim gördüm. Gördüklerinin bir kaçını hemensöyleyelim;Bazı o güzelim otellerinin hemen önlerinde halkın yürüyüşüne ayrılan Tretuvarlarınüzerine gündüz kondurulan derme çatma acaipbaraka tipi görüntüler.
Çevresinde ise,kırık dökük plastik saksılar içinde yeşil bitki örtüleri,manav dükkanlarının tretuarı da aşarak da aşarak caddeye bırakılan meyve kasaları ve
İçinde içme suyu bulunan plastik kaplar, gündüzkonduların içinde grup grup oturan ve nargile çekmekte olan erkek Arap turistler diğer taraftan caddelerde dolaşan siyah çarşaf ve peçe içerisindeki Arap kadın turistleri,sokak ve caddenin kenarlarına dikilmiş ışıklı levhaların üzerinde yazılmış İngilizce-Arapça yazılar.Sanki, Türkiye Cumhuriyeti’nin toprağı değil tarihi “Talimhane”Meydanı…
Cadde de boydan boya belli aralıkta lambri kaplı içinde kıymetli ağaçların Beyoğlu Belediyesince dikilmiş güzellikleri gölgelemiş olmaktadır bu tür çarpılıklar.
Sormak isterim, Turizmcilerimiz ne vakitöğrenecekler. Kaliteli turistleri ülkemizde ağırlamanın estetik görünümlü temiz bir çevre ile olacağını?
Turizmcilerimizin görevi değil midir, kaliteli ve çağdaş turistleri ülkemize çekerek halkımızın yaşam koşullarını yükseltmek ve daha ileriye taşımak?
Efendiler, zaten bir süredir ısrarla uyguladığımız “herşey dahil” sistemi ile turist kalitemizi ve hizmet standardımızı yeterince aşağıya düşürdük. Çok iyibiliyorum, paralı ama görgüsüz zenginlere hizmet etmenin zorluklarını. Bu nedenle hizmet sektöründe çalışan meslektaşlarımın Allah yardımcıları olsun.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: