Serdar Abimin Ardından… Sana teşekkür ediyorum
2012 yılında ülkeme döndüm. İzmir Katip Çelebi Ünivesitesi’nde göreve başladım. Bir akademisyen heyacanı ile İzmir’i tanımak, yeni başarılara imza atmak ve hayatımda yeni bir sayfa açmak üzere Berlin-İzmir hattında korku, heyecan ve hırs ile yeni bir dönemin kapısını aralamıştım.
Prof. Dr. Volkan Altıntaş
Görev yerim Turizm Rehberliği bölümü idi. Rehberleri tanımak ve pratiği yerinde görmek adına İzmir Rehberler Odasını Ağustos 2012 yılında ziyaret ettiğimde Serdar Çelenk ile tanışıp hayatımın akışında birlikte nelere imza atacağımızı inanın hiç düşünmemiştim.
O gün İZRO yönetimi ile buluşmuştuk. Hepimiz birbirimizi tanımak üzere yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı anlatıyorduk. Serdar abi ise hayallerini, projelerini ve geleceği inşaayı…
O gün başladı dostluğumuz. Her fırsatta konuştuk, buluştuk. Önce sektörü, İzmir’i, Türkiye’yi sonrasında ise hayatı, ilişkileri ve güzellikleri yakalamanın yolları gündemimiz oldu...
Zor günler geçirdik. Önce ülke olarak, turizm sektörü olarak. Krizler, darbeler, savaşlar ve nicesi… Ne olacak bu memleketin hali derken, ya bizler neler yapmalıyız ile biten sohbetlerle uzadı akşamlar. Projeler üretmeye, bunları paylaşmaya, eleştirmeye ve harekete geçmeye başladık.
Sadece turizmi değil kendi gönül dünyamızı, kırgınlıklarımızı, iç savaşlarımızı konuştuk, ağladık ve sonrasında hep güldük...
Berlin havaalanında o İzmir uçağından inerken ben aynı uçağa binip an biriktiriyorduk. Samos’u keşfediyorduk. Kemeraltı’nda yiyip içerken gastronomi turizmi diyorduk.
Üniversitemize geldi defalarca. Konuştu, anlattı. Gençler ve akademi tecrübeyi yerinde dinliyorduk. Kırk yıllık bir hikaye ile.
Gün geldi ağladık ama sessizce. Oğlunu kaybetti ansızın tam sekiz yıl önce yine bir temmuz ortasında. Çok üzüldü, üzüldük ama yılmadı. Daha çok projelerle kalıcı ve örnek olmak adına tam gaz devam dedi. Pes etmedi.
Evini paylaştı benimle. Üniversiteye yeni başlayanlar gibi Kore dönüşü ev arkadaşı olduk. Tam üç buçuk yıl. O turdan geliyordu ben ise bir ülkeye uçmaya hazırlanıyordum. Artık akşamları Kemeraltı’ndan balığı o getirip bana hazırlarken ben de gönül dünyamla akademik fani dünyayı anlatıp kafasını şişiriyordum. Gülüyordu bana... Bu arada sabah kahvaltılarını da beraber yapma şartı vardı en erken saatte... Kafa radyo dinleyip yorum yapmadan evden çıkıp ertesi sabahki gündemi merakla ama konuşmadan bekliyorduk. Konu turizm ise o kahvaltı daha uzun sürüyordu.
Yazmalısın abi dedim. Yaz ki akılda kalsın, bilgisayarda kalsın, kütüphanede kalsın dedim. “Her şey dahil Türkiye hariç” dedi. Dolaştı ve dolaştık imza günlerinde... Berlin’de, İzmir’de ve her yerde…
Anlattı turizm hikayelerini... Güldürdü, düşündürdü ve yine anlatmaya devam etti. Ta ki öksürük onun peşini bırakmayana dek. Zorlanmaya başladı. Dinlenme ve durma zamanı idi. Serdar abi için en zor olanı da buydu. O ise inadına yollara ve projelere devam dedi...
Tam bir ay önce yolları ve planları konuşalım derken süreç ağırlaşmaya başladı ve ben çocuklarıma Berlin’e giderken o gün evinde (eski evimizde) gözlerime bakıp ”kısa Berlin yapıp geleceğim” demiştim.
O son görüşmemizdi.
Serdar Abi… Sana Teşekkür ediyorum…
Mücadeleyi, yaşama sevincini, zorlukları ve güzel paylaşımları bana öğrettiğin için...
Sana teşekkür ediyorum...
Turizmi, İzmir’i ve ülkemizi her alanda öncelediğin için…
Sana teşekkür ediyorum...
Gençleri aydınlattığın, akademiye değer verdiğin ve rehberlik mesleğine olan aşkın için…
Sana çok teşekkür ediyorum...
Hayatıma dokunduğun için...
Turizm camiamızın güzel insanı. Mekanın cennet olsun. Her zaman anılarımdasın..
Ev arkadaşın Volkan.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: