Rejans’ta haksız rekabet…
İstanbul’un asırlık çınarlarından Rejans Restaurant, bir süredir tahliye gerekçesiyle kamuoyunun gündemini meşgul ediyor. Ancak sorunlar, sadece basit bir tahliye davasıyla tanımlanamayacak kadar geniş kapsamlı.
“Rejans’ı yenileyerek, aynı zamanda yıkılmak üzere olan bir binayı kurtardım. Bozulmasına engel oldum Rejans’ın. Belki bir başkası olsa yeni bir mimariyle inşa ederdi orayı. Benim Rejans’ta değiştirdiğim tek şey mutfaktır. Çok eskimişti çünkü. Her yeri çelik kapladım mutfakta. Rejans yangından sonra kötü olmuştu. Biraz okşayarak yaptık o yüzden. Lambrilerin bozulmuş ve yanmış olanlarını değiştirdik. Ama eskiye uygun olmasını sağladık. Saygıyla yaptım ben orasını.”
Evet, Turgut Atalay’ın da dediği gibi, bu çok önemli bir yatırımdı ve mal sahibi bu yatırımın hiçbir aşamasında herhangi bir katkıda bulunmadı. Bugün Rejans hâlâ tarihi değeri olan bir mekânsa, bunda en büyük pay işletmecilerinindir.(shf)
Sorunlar, yangından sonraki restorasyonla sınırlı kalmadı. Sobayla ısınan mekânın radyatörlerle ısınmaya geçmesi, binaya ve mekâna doğalgaz bağlantısının getirilmesi ve iç tesisatın oluşturulması hep işletmecinin harcamalarıyla gerçekleşti.
Tarihi mekânların yıpranma süreci sanıldığının aksine daha hızlıdır. 2000 yılında girişilen geniş çaplı tadilat da mekânın korunması için kaçınılmazdı. Mutfaktan tuvalete bütün mekanlar hijyen kurallarının gerektirdiği biçimde yenilendi, çağa uygun bir görünüm ve kullanıma kavuşturuldu.
Rejans’ın olduğu mekân, daha önceki yıllarda, genişçe bir bahçeye sahipmiş. Ancak bu bahçe daha sonra küçük bir avluya dönüşmüş, bu nedenle de, Rejans’ın kapı girişi biçimsiz bir şekil almıştı. Yine ünlü mimarların denetiminde, giriş kapısının yeri, mekânın eksenine uygun biçimde değiştirildi. Rejans’ın asma katının balkonlarına denge oluşturan ve hemen girişte bulunan süs balkonları onarıldı, pencereler tarihi dokuya uygun olarak vitrayla kaplandı. Mal sahibi, tüm bu aşamaları da sadece seyretmekle yetindi.
Nevit Sezener ve Selim Taygan’ın mekânı korumaya ve geliştirmeye yönelik çabalarını daha sonra Erdal Sezener ve Zinnur Taygan sürdürdü.
Rejans’ın bulunduğu mekânın üst katı spor salonu, yan mekânlarıysa çeşitli müzikal aktivitelerin yapıldığı restoranlar olarak kullanılıyor. Tüm bu komşu mekânların mal sahibi de yine aynı kişi… Herhangi bir izolasyon olmadığı için, yan mekanlardan gelen müzik, Rejans’ın içindeymiş gibi yankı buluyordu. Rejans işletmecileri, mal sahibinin iki mekânının arasına sesi önleyecek yalıtımı yaptırırken de, mal sahibi sadece seviniyor olmalıydı. İzolasyon, sadece ses için girişe göre sol cepheye yaptırılmadı. Rejans’ın sağ cephesi de rutubete maruz kalıyordu, zaman zaman. Rejans duvarlarında sergilenen tablolar ve özellikle Rejans’a armağan edilmiş çok özel Atatürk fotoğrafı bu rutubetten etkileniyordu. Bunun üzerine o duvara da rutubete karşı bir izolasyon kaçınılmazdı ve tabii yine işletmecileri tarafından bu düzenleme de yaptırıldı. Bugün hâlâ o Atatürk fotoğrafına karşı kadeh kaldırılıp “Şerefe!” deniliyorsa, bunda işletmecilerinin korumacı ruhunun etkisi tartışılmazdır.
Yer döşemeleri de bu süreçte birçok kez yenilendi. Sadece en son bu yıl (2010) en kaliteli laminant parkelerle kaplanarak yeniden döşendi.
Tüm dünyada bu tür işletmeler ve mekânlar bir müze gibi korunur. Çok da geçerli olmayan nedenlerle, bu mekânların ve markaların yok olmasına göz yumanlar ya da neden olanlar onay görmez. Mal sahibi yıllardır korumasına hiçbir katkıda bulunmadığı mekanı, şimdi anlaşılmaz bir rant kaygısıyla 80 yıllık işletmecilerinin elinden alıyor ve bir devri sona erdiriyor. Ya da şu anda her anlamda dört dörtlük korunmuş bir mekânı hiçbir emek ve para harcamadan kendi kullanmak istiyor. Üstelik işletmecilerinin, her ne koşulda olursa olsun Rejans ismini yerinde yaşatmak için yaptıkları tüm diyalog çağrılarına olumsuz yanıt vererek… Beyoğlu Belediyesi’nin, konuya duyarlı sivil toplum örgütlerinin ve basının da bu konudaki çağrı ve çabalarına göz yumarak…
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: