PROTOTİP İNSAN ZORLAMASI

K.Ünsal Barış K.Ünsal Barış 31/12/2019 23:40

“Prototip” kelimesi; tek tip, model tip, örnek tip anlamlarını ifade etmek için kullandığımız bir kelime ve kavramdır. Gerek sanayi üretiminde ve gerekse insan profili tarifinde sıkça kullanılmaktadır. Yazımda konunun sanayi üretimi yönünü değil, insan profili yönünü ele aldım.    

Bazı devlet adamları ve bazı ülke yönetimleri, halklarını ve ülkelerini kolay yönetebilmek için halklarının kendileri gibi düşünen, kendileri gibi gören, kendileri gibi duyan, kendileri gibi konuşan, kendileri gibi hisseden toplum olabilmeleri amacına yönelik olarak, eğitim sistemini bu amaca yönelik olarak dizayn eder, yasaları buna göre çıkartır, kolluk kuvvetlerini güçlendirir, toplumu buna göre yönetmek ister ve bir müddet de yönetirler. Ancak, toplumun kendileri gibi refah içinde yaşamasını asla istemezler.

Ülkede pahalılık varmış, işsizlik varmış, adaletsizlik varmış, yoksulluk varmış, yolsuzluk varmış v.s. gibi konular üzerinde yorum yapılması veya konuşulması hiç hoş karşılanmaz.

Bunun adına Türkçe’mizde basit olarak baskı yönetimi diyoruz. Bahsini ettiğim devlet adamları ve ülke yönetimleri toplumu prototip bir toplum olarak yaratmak isterler. Bunu niçin isterler? Çünkü, iktidarda uzun süre kalıp, iktidar nimetlerinden maksimum yararlanabilmenin en basit yolu budur. Bu durum taaa ki, toplumda bir gün, bir patlama oluncaya kadar devam eder.

Böyle bir patlamadan sonra ise kendilerinin, ailelerinin, kendilerine destek sağlayan kişi ve kurumların akibetleri ise malumdur. Ya yargılama süreci başlar, ya halk infazı gerçekleşir, ya sürgüne gönderilirler veya kendileri uygun gördükleri ülkelere sığınırlar.

Bu dramatik akibetin dünya tarihindeki örnekleri çoktur ve hep de bilindiği gibi sonuçlanmıştır. Günümüzde baskı yönetimi ile yönetilen İslam ülkelerinde yaşanan isyan hareketleri ile bu gerçeğin en yeni ve en canlı örneklerini izliyoruz. Bu isyanların benzer örnekleri gelecekte başka ülkelerde de yaşanacağı şüphesizdir.

Prototip insan veya toplum profili yaratmak, bir toplumun geri kalmasının en basit nedenlerinden birisidir. İktidarda kalabilmek için halktan yana bir tutum izleniyormuş görüntüsü altında, halka sus payı bir şeyler dağıtılıp, halk bir müddet için uyumaya sevk edilebilir. Bu yaklaşım akıla dayanan uzun ömürlü ve sağlıklı bir yaklaşım değildir.  

Prototip insan veya toplum profili modelinde insanların özverili, verimli, üretken ve yaratıcı olabilmelerinin oranı çok düşüktür. (Komünizmde, faşizmde ve şeriatla yönetilen ülkelerde örnekleri olduğu gibi)

Oysaki her insanın içinde ortaya çıkarılmayı bekleyen bir yaratıcılık ışığı vardır. İnsanların içindeki bu ışığın dışarıya yansıması, toplumu yenilikçi yapar, bilim ve teknolojiyi ileriye götürür, halkı modernleştirip, dinamikleştirir. İşte gerçek demokrasi ile yönetilen ülkelerin diğerlerinin önünde yaşam sürmesinin ana nedeni de bu gerçeğin bilinip, uygulanmasında yatıyor.

Bakınız mukaddes kitabımız Kur-an-ı Kerim ne buyuruyor:

Maide Suresi-48: “Allah isteseydi, hepinizi tek bir ümmet yapardı, fakat sizi verdiklerinde sınamak için ayrı milletler yaptı, ayrı ayrı dinler verdi. O halde durmayın, hayırlı işlerde yarışın.”

Bu buyrukta şu fikirler vardır:

1)    Yüce yaradan, bizleri özellikle prototip insan olarak yaratmadığını ifade ediyor.
2)    “Durmayın, hayırlı işlerde yarışın” diyerek insanlığı bilime, teknolojiye, gelişime, yaratıcılığa ve rekabete teşvik ediyor.

Yüce Yaradan insanları yaratırken muhtelif ırklar, dinler, renkler, diller, karakterler ve sair ayrıntıları yaratırken, insanlar arasında bir yarış ortamını hazırlamış. Bu yarış ortamını, insanları daha iyi organize olmaya, kendilerini sürekli geliştirmeye, yaratıcı olmaya, akıllarını daima yerinde kullanmaya, iyi ile kötüyü ayırt etmelerini sağlamaları için kurmuş.  

Bazı lider ve iktidarların toplumlar üzerinde kurmaya çalıştıkları baskı ve korku imparatorluğu düzeni ile Yüce Yaradan’ımızın dahi yaratmadığı prototip insan ve toplum modelini kurmaya çalışmalarının anlamı, “Allah’a şirk koşmak” değildir de nedir?

Dünya tarihinde görülen dramatik akibetlerin önünü hangi yönetimler durdurmayı başarabilmişlerdir?

Ben yanıtlayayım; Ancak dramatik akibetlerinin ömrünü ertelemeyi başarabilmişlerdir.

Kısacası, dramatik akibetten kaçış yolu yoktur…

Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.