OTELCİLİKTE YÖNETİM SANATI
Bu zorluğa karşın, üst kademe yöneticilerinin eğitim, deneyim ve özlük bilgilerine ulaşmak çok kolaydır. Bu bilgilere ulaşmak isteyen kişiler, muhtelif yollardan mutlaka ulaşabilirler. Ama üst kademe yöneticisinin zekası, yeteneği, becerisi, kapasitesi, pratikliği, performansı, çözüme odaklılığı, analiz yatkınlığı, karizması, dürüstlüğü ise ancak zaman içinde anlaşılır.
Türkiye’de yerleşik ve klasikleşmiş bir eğilime göre, çok çalışan yönetici makbul yöneticidir. Oysa ki, işini iyi bilen bir üst kademe yöneticisi için çok çalışmayı gerektirecek bir durum yoktur. Sistem, hedef, bütçe, prosedürler, işletme politikaları, görev ve yetki dağılımları bu çok çalışma konusunu otomatikman çözmektedir.
Lakin bilgi, deneyim ve organizasyon yeteneği sınırlı, yetki ve sorumluluklarını paylaşmak istemeyen, tutucu ve otoriter yaradılışlı bazı üst kademe yöneticiler, bilgi ve deneyim yetersizliklerini kamufle etmek için, çalışma saatlerini uzatarak, yoğun çalışıyor izlenimi yaratmaya çalışırlar.
Klasik yöneticiler, doğru ve acı gerçekleri üstlerine söyleyemeyecek kadar ürkek, biat kültürüne sahip, her türlü zor koşullara uyabilen, kanaatkar insanlardır. Bir üst kademeye danışmadan ve bilgilendirme yapmadan inisiyatif kullanmazlar. Bu anlayışları sonucu, işletmede her olup biten gelişmeyi bir üst kademe ile paylaşarak, işverene olan sadakatlerini kanıtlayıp, güven tazelemeye çalışırlar.
Ben klasik yöneticileri asla tenkit etmiyor veya asla küçümsemeye, rencide etmeye çalışmıyorum. Değindiğim konular bir çoğumuz için bilinen konulardır. Ben bilinenleri toparlamaya çalışıyorum. Bu toparlamaya durum tespiti de diyebilirsiniz.
Yönetim tarzı konusu, patronlar ile yöneticiler arasında yapılan özel bir uzlaşma konusudur. Alan razı veren razı olduktan sonra, hiç kimse bu alış veriş konusunu tenkit edemez. Bu konu başka bir anlatımla, bir arz - talep konusudur.
Türkiye’de yöneticilerin iş yeri tercihi konusunda yeterince alternatiflerinin olmadığı bilinmektedir. Bazı meslektaşlarım, geçim koşullarının zorluğu nedeniyle karşılarına ilk çıkan iş olanağını kabul edip, şanslarını denemek zorunda kalmaktadırlar. Aslında hiçbir yönetici, kısa bir çalışma döneminden sonra iş yerinden ayrılmak istemez ve hiç bir yönetici bu hedefle bir iş yerine girmez. Lakin, bazen şartlar yöneticileri işyerinden erken ayrılmaya zorlayabilir.
Ancak, gelişmiş ülkeler ve kurumsallaşmış işletmelerde çalışma kuralları daha farklıdır. Gelişmiş ülke ve kurumsallaşmış işletmelerde, yöneticinin iş saatleri ile uğraşılmaz. Yönetici, işin akışına ve gereğine göre iş saatlerini kendisi tayin eder. Önemli olan husus; işin aksamaması, üretimin sağlıklı yürümesi, etkin denetim ve raporlama sisteminin varlığı ve sonuca odaklanmadır.
Gelişmiş ülke işverenleri atadıkları yöneticinin iş yerinde ve sosyal hayatında neler yaptığı takip etmezler. Sahip olunan mantık şöyledir: Atadıkları yöneticinin işyerinde ne yapacağını, nasıl yapacağını dikte etmenin veya kontrol etmeye çalışmanın bir güven eksikliği ve yanlış bir yönetim ilkesi olduğunu kabul ederler.
Gelişmiş ülke işverenleri için önemli olan; İşletmelerde işin yürütülmesinde kullanılan yöntemler, detaylar, araç ve gereçler değil; işletme politikalarına, prosedürlere, sisteme, bütçeye, amaca, sonuca yönelik aktiviteler ile doğru ve vaktinde raporlamalardır.
Özetle; Üst kademe yöneticisi bir memur, bir işçi, bir şef, bir departman müdürü gibi çalışmamalıdır. Üst kademe yöneticisi; Düşünen, planlayan, organize eden, görev dağıtan, gözlemleyen, denetleyen, vizyon ve misyon sahibi kişidir.
Bu bağlamla, yöneticinin kendi iş saatlerini belirlemesine, hafta tatili kullanmasına, yıllık izin kullanmasına, toplantı ve yönetim sistemine, işletme içindeki üretim birimleri arasında dolaşmasına anlamsız yere takılmamak gerekir.
ÇAĞDAŞ YÖNETİCİ;
- Astlarını eğiten veya eğitilmelerini sağlayandır.
- Astlarına değer veren, onlara güvenen, yetki aktarandır.
- Astlarınca yeterince güvenilendir.
- Gereksiz ayrıntılara değil, sonuca odaklanandır.
- Düşünen, planlayan, organize eden, hedef koyandır.
- Denetlediğini hissettirmemeye çalışandır.
- Astlarının sorunlarını ve dinlemesini bilendir.
- Görevleri ve iş yerini sevdirendir.
- Öfkesini kontrol edebilen ve sevmesini bilendir.
- Tüm çalışanlara takım ruhunu aşılayabilendir.
- İşletme yararlarını düşündüğü kadar, çalışanların yararlarını da düşünendir.
Sonuç olarak :
Detaylar her işyerinde mutlaka ki çok önemli temel taşlarıdır. Her görevli sorumluluk alanı içindeki detaylarla mutlaka ilgilenmelidir. Ancak üstler, astların uğraşması gereken detaylarla uğraşıp, gereksiz yere enerji ve zaman kaybetmemelidirler.
Üstlerin ana amacı detaylar arasında boğulmak değil, işin sonucuna odaklanmaktır.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: