Moskova Moskova

M. ALİ ULUTURHAN M. ALİ ULUTURHAN 31/12/2019 23:40

İngiliz IVOLO ve Rus Dobraya Volya derneklerinin ortaklaşa düzenlemiş olduğu AB gençlik projelerinin birinde Türkiye takımı olarak yola çıktık. Antalya Havalimanından 3 saat yolculuğun ardından Moskova Domodedovo Havaalanına indik. Vizesiz girecektik Rusya'ya, hiç bir işlem yapmamanın rahatlığının yanında, vize için bürokratik işlemlere alışan benim, ne diyecekler ne yapacaklar diye sorularım vardı aklımda. Sıramız geldi pasaport kontrol ve merhaba Moskova! 



Kalacağımız yere gitmek için yola koyulduk. Moskova'da, Domodedovo, Sheremetyevo ve Vnukovo olmak üzere 3 havalimanı var. Sheremetyevo büyük bir havalimanı olduğundan biraz karışık. Havalimanlarından 3 şekilde şehir merkezine gitmek mümkün. Taksi, otobüs ve tren. Taksi gideceğiniz yere bağlı; ama kesinlikle pazarlık yapın. Bineceğiniz taksiye de dikkat edin. Zaten havalimanında uyarı levhaları var bu konuda.

Tren Domodevodan (Aeroexpress) sabah 6'da çalışmaya başlıyor. 320 ruble ve 45 dakikada Paveletsky tren istasyonuna ulaşıyor. Sheremetyova’dan ise sabah 5’te başlayıp 35 dakika sürüp Belorussky istasyonuna, Vnokovadan ise Kievsky istasyonuna 35 dakika ualşıyor. İlk otobüs ise sabah 4'te kalkıyor ve 100 ruble. Gündüz vakitlerinde trafikten dolayı sıkıntı olmazsa 15 dakikada Domodedovskaya metro istasyonuna ulaşıyorsunuz. Çok gelişmiş metro ağına sahip olan Moskova'da bu yüzden ulaşım çok rahat.

Kril Alfabesini okuyabildiğim için sıkıntı çekmesem de bilmeyenler için büyük bir sıkıntı. Tavsiyem hem Kiril hem Latin alfabesiyle basılmış olan metro şemasını edinmeniz. Sabahın erken ışıklarında (metroda göremesek de) yoğun insan kalabalığın telaşı, koşuşturmasını görüyorsunuz. Herkes hızlı adımlarla, aceleyle gidiyor bir yerlere.

Akdeniz’in sıcak ve rahat insanlarından sonra Moskova'nın soğuk ve tempolu insanlarına bakalım ne kadar zamanda alışabileceğiz dedim kendime.

İlk gün acenteci bir arkadaşım misafir etti bizi. Tipik Sovyetlerden kalma Kiev’deki Kharkov’daki Bakü’deki kaldığım evlerden dolayı, banyo tuvalet mutfak nerede diye sorma gereği bile duymadığım bir ev. Kiralar pahalı. 1+1 bir ev ortalama kirası 1200 lira civarı. Zaten Moskova pahalı. Dünyanın en pahalı 10 şehrinden bir tanesi. Bunu araçlardan bile anlayabiliyorsunuz. Diğer eski Sovyet şehirlerinde Jigulilerle (Bizim Murat 124'ün Rus versiyounu) Hummerlar bir arada iken, Moskova'da çoğunluğu lüks araçlar oluşturuyor.

Antalya sıcağına elveda, Moskova'nın yağmura merhaba demek pek de iç açıcı olmadı. Biraz uyku, biraz yağmuru bekleyelim derken kendimizi akşam Kızıl Meydanda bulduk. Sarmal Moskova'nın merkezi, 3 ülke görmüş, önemli olaylara tanıklık etmiş meydan.

Voskresensky kapısından giriyoruz, Kazan Katedarlini geçtikten sonra karşımızda Aziz Basil Katedrali… Leninin mezarı, Tarih müzesi... Oradan Arbatskaya caddesine, burası Moskovanın İstiklal caddesi… Kafeler, restaurantlar, sokak sanatçıları ve niceleri... Gece fazla kalabalık olmasa da gündüz gittiğimiz de aşırı bir kalabalık var caddede. Geceleri biraz tehlikeli, 60 sene önce düşman Nazi ideolojisini taşıyan dazlaklar karşınıza çıkabilir. Moskova halkı bu konuda duyarsız, sokak ortasında milletin arasında, ortaya alınmış bir gence kimsenin yardım etmemesi durumun nasıl olduğunu anlatmama gerek yok sanırım. Halk fazla İngilizce bilmiyor ya da bilmiyor gibi davranıyor. Bir an kara kafa bir erkek olmam mı sorun diye düşünsem de yanımdaki kızıl saçlı bayan arkadaşımın da karşılaştığı aynıydı. Hatta bazen Türkçe, İngilizceden daha yararlı bir dil oluyor Moskova’da, Türki cumhuriyetlerden gelenler sayesinde... 



Ertesi gün, Klyazma'ya( Pushkina) geçiyoruz projenin yapılacağı yere. Moskova merkeze 30 km. uzaklıkta, Moskovalıların hafta sonunda zaman geçirdikleri, evlerin milyon dolarla alındığı bir köy. Trenle 45 dakika sürüyor. Tren kalabalık; eskiden Karşıyaka-Konak vapurunda tanıtım yaparak bir şeyler satan satıcılarla dolu, biri bitirirken satışını sonraki bekliyor, ininceye kadar ona yakın satıcıyla karşılaştık.

Ağaçların arasındaki Klyazma'ya varıyoruz, sessiz sakin bir yer. Ufak bir çay var burada, büyük olmasa da Moskovalıların serinlemesine yetiyor ve artıyor bile. Süs havuzlarında serinleyen insanlar için burası mükemmel bir yer. Yabancılara fazla alışkın olmayan bölge halkının bakışları arasında süzülüyorsunuz sokaklarda. Kafa dinlemek için çok güzel bir yer. Rusya’da Moskova’da bile kredi kartı geçen yer az olduğu gibi, burada da yok. Tavsiyem, Rusya’ya gelirken kredi kartına pek güvenmemeniz.

Projeye ara verip bir daha gidiyoruz Moskova'ya. Borovitskaya kulesi ve Kızıl Meydanı geçip Alexandrovslyi bahçesine giriyoruz. Burada Rusya için hayatını kaybetmiş askerler için sönmeyen ateş ve hazır kıta nöbet tutan askerler bulunuyor. Burayı geçtikten sonra dünyanın en büyük Ortodoks kilisesi olan Christ Savior katedraline ulaşıyoruz. 105 metre olan Katedral 1883 yılında Moskova nehrinin kıyısına yapılmış. Bu nehir veriyor şehre ismini aslında. Ulaşım için de kullanılan bu nehrin üstünde Treryakovsky köprüsü bulunmakta. Yeni evlenen çiftler bu köprüden geçerek, oradaki yapay ağaçlara aşklarını kilitleyip, anahtarları nehre atıyorlar.

Moskova, her ne kadar Avrupa’daki öteki şehirler gibi güvenli olmasa da yine de görülmeye değer bir şehir. Özellikle Türkiye’yi, Antalya’yı gayet iyi bilen Rusların gözüyle bakıldığında, Türklerin kesinlikle gelip görmesinin istendiği bir şehir.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.