İSVİÇRELİ DOSTUM DİYOR Kİ:
Türkiye’de sıcaklıklar 40 derecelerde gezerken bu yüzyılın en sulu yazını ayını geçiren Almanya’dan selamlar sevgili dostlar.
Avrupa’dan Türkiye’ye olan ilgi bu sezon belki de tarihin en yoğun dönemi olarak kayıtlara geçecek. İnsanlar ülkemizde sıcaklığın, denizin ve güzelliklerin tadını çıkarırken İsviçreli dostumdan gelen bu e-mail biraz beni düşündürdü. Ben de sizinle paylaşmak istedim. İsterseniz önce gelen e-maili birlikte okuyalım. Bakalım İsviçreli dostumuzun gözünde Türkiye’nin farklı bölgelerinde turizm nasıl algılanıyor:
Dear Volkan,
Some years ago I started a student Exchange programme between a Swiss and a Turkish school. In addition to intercultural learning the students of both schools, were able to improve their English, since this was the language of the exchange. At present there is great interest on both sides to deepen this exchange in the form of workcamps. These workcamps could have various purposes.In discussion are, for example, renovation of village schools, assistance in archeological diggings or training of children in enviromental cousciousness by students.
This summer I travelled to Malatya to special some time with a former Turkish student of mine in his village not far from Malatya. Before going to the village I decided to use this chance to take a tour to Nemrut Dağı. Malatya offers a tour package including transport by bus, one night plus coffee, dinner and breakfast in Hotel Güneş on Nemrut Dağı for a very fair price. Unfortunately, I could not take advantage of this tour because on the day I wanted to go, there weren’t enough participants.
However, I had the address of a pension in Kahta which also offers the tour. The tour itself was great, however the pension provided a very disturbing experience for me and 3 other guests. First of all, there was no clear price policy; they took as much as they could get, demanding diffrent prices from each guest. Secondly, when we questioned this, the manager’s assistant responded like an angry child, telling the Turkish tour member to leave immediately.
I am writing you about this incident for several reasons:
1- This is a bad publicity for Kahta. Obviously such behaviour also has a bad influence on Kahta’s children who approach foreigners on the streets chanting: “Money, Money, Money!”.
2- Nemrut Dağı is a wonderful place. It has a very special atmosphere. It deserves a good infrastructure on different price levels. People running pensions and offering tours should be trained to understand that their behaviour has a lot to do with the development of the region.
3- Experience like this mean loss of business in the future. Every guest is a potential business multiplicator. In this case, I decided I will not bring students to Kahta in the future. Instead, I will organize the tour from Malatya. The Malatya tourist centre has a transparent price policy, something necessary for group as well as individual tours.
There is a growing interest in Eastern Turkey, an area with historical treasures. There is a lot to learn there. But it would be a shame if the local people couldn’t live up to the challenge of sharing these treasures with their guests.
C.Baerg
Uzun yıllardır Türkiye’yi yakından izleyen, Türkiye’yi gerçekten hem okuyup hem gezerek keşfetmeye çalışan dostumun yaşadıkları ve paylaştıklarını sansürsüz sizinle paylaştım. Buradaki e-mail ve paylaşımın sonucunda eklemek istediklerimi ben de maddeler halinde sizinle anlaşılır ve net bir dille paylaşmak istiyorum:
1- Türk turizminin Antalya-İstanbul’dan ibaret olmadığını hatırlattığı için sevgili dostuma öncelikle teşekkürler. Görülen o ki, Türk turizminden tam anlamıyla bahsedebilmek için turizmi, turizm paydaşlarının bir bütün olarak düşünmeleri gerekli. Yaşanan tek bir olayın dahi takipçisi olabilmek gerekli. Artık çağdışı kalmış tekniklerle “turist avlama” mantığına bürünmüş bir turizm anlayışının gideceği nokta uzun vadede soru işaretleriyle doludur.
2- Dünyanın en önemli bölgelerinden Nemrut Dağı ve çevresinde yer alan bir pansiyonun milliyete dayalı farklı fiyat politikalarına sebep verecek bir anlayışa sahip olması (sadece bir örnek dahi bence dikkate alınmak için yeterlidir) sadece bölge imajına değil ülkenin turizm algısına da balta vurmaya yetecek davranışlardandır. Bir an önce turizme profesyonel bakış açısının bu bölgede uyandırılması ve eğitimi davranışlara taşıyacak yaşam biçiminin hayata geçirilmesi son derece önemlidir.
3- Bu e-mailde bahsedilen çocukların davranış biçimi bazılarımıza hiç yabancı gelmese de çocuk istismarının farklı bir boyutunun turizmde kendine yol bulduğunun düşünüyorum. Gelecek nesillere örnek olabilmek adına davranışlarımızın kontrol edilmesi ve yetişkinlerin sorumluluklarının farkına varması gereklidir (Money, Money, Money örneği…)
4- Turizm bir yaşam biçimidir. Yaşamda ahlaklı olmak ise erdemdir. Yapılacak en ufak hata turizmin farklı bölgelere kaymasına ve farklı aracılarla yapılmasına neden olacaktır. Buradaki olayın sonucunda dostumuzun karşılaştırma yaptığı ve bundan sonraki adımlarında daha dikkatli hareket edeceği anlaşılmaktadır.
5- Yerel halk- turist ilişkisi bilimsel çalışmaların en önemli başlıklarındadır. Burada da bir örneğini gördüğümüz ilişkinin geliştirilmesi, bölge halkının turistle kaynaştırılması çabalarına destek verilmesi gereklidir. Aksi örneklerin çoğalması mevcut bu tarihi ve doğal güzelliklerin yeterince paylaşılamaması anlamına gelecektir.
6- Son sözüm ise bölgenin turizm ile ilgili yetkililerine. Seviyeli ve güvenilir bir ilişki düzeyini sağlayacak olan adımların atılmasında bana göre en önemli görev sizlere düşüyor. Bu olay ile sadece size küçük bir paylaşımla hatırlatma yapmak istedim.
Umarım bu örnekte yaşananlar sadece ilk ve son olarak bölge turizmde hatırlanır bir olay olarak hafızalarda kalır.
Not: Burada yaşanan olay Türkiye’nin her yerinde yaşanabilir ve konuşulabilir olaylardır. Ancak bu ve buna benzer olayların Türk turizmine ne şekilde zarar verdiğini göstermek adına bu e-maili sizlerle paylaşmak istedim.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: