İSMET İNÖNÜ…
ATATÜRK’ÜN “TÜRKİYE’DE ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ” ÖZLEMİNİ GERÇEKLEŞTİREN DEVLET ADAMI ; İSMET İNÖNÜ…
1938 yılında, Ulu Önderimiz Atatürk’ün yitirilişi, ülkemiz için söylendiği gibi önemli bir yol ayrımına yol açmamıştır. Çünkü geride O’nun hep ‘Aziz kardeşim’ diye hitap ettiği ve “Müşkillerimizin hallinde daima Başvekil İsmet Paşa’ya müracaat edeceksiniz, başka kimseye değil. Çünkü her büyük işin ehli ve faili olduğu gibi bu işinde yüksek amili İsmet Paşa’dır.”dediği gibi bir sağkolu, bir arkadaşı vardı. İsmet Paşa ,ulu önderimizi ”Vatan sana minnettardır “ sözüyle uğurluyordu.
Kemal Atatürk’ün kalem yoldaşı, gazeteci yazar Falih Rıfkı Atay bir makalesinde şunu söyler.”İsmet İnönü ileri devrimcilerin başı idi…Batı uygarlığı yolunda Atatürk hamlelerine resmi kişiler arasında onun kadar iyi kafa uyduran olmamıştır. İsmet İNÖNÜ, bir çok kimselerce bilinmiyen bilgi ve kültürü ile yine bu yolda Atatürk’ün ciddi yardımcısı olmuştur. Atatürk ve İnönü arasında kusursuz yaradılış (mizaç) farklılıkları vardır. Bu yaradılış farklılıkları yönetim üzerinde bazı etkilemeler, tesirler göstermiştir, ama rejim üzerinde ise asla. Gerçekte ise ikisi birdir.”(1)
1939 yılında başlayan İkinci Dünya Savaşı sebebiyle ,Türkiye havadan, karadan ve denizden 1945 ‘e kadar abluka içinde tutuldu.Bu dönem sadece Türkiye’yi harpten koruma dönemiydi. İsmet Paşa ‘Şef’inin ‘ talimatını harfiyen yerine getirdi. Çünkü Kemal Atatürk 1934 ‘de CHP ‘nin Genel Başkanı olarak kurultayın açılış konuşmasında İkinci Dünya Savaşı’nın çıkacağını ve böyle bir dünya savaşında Türkiye’nin tarafsız kalıp savaşın önlenmesi için elinden geleni yapmasını istemişti.
Türkiye, müttefik devletlerin ağır baskılarına ve cazip önerilerine karşın, savaşa girmemek için şiddetle direnmiş ve İsmet Paşa’nın engin birikimi, üstün zekası ve deneyimli devlet adamlığı sayesinde savaşa girmeyerek tarafsızlığımızı korumanın başarısını göstermiştir. Devletimiz savaşa girmemiş, fakat ağır bedeller ödemiştir.Ülkemizin en genç, en üretken insan gücünü, Stalin ve Hitler’in ani baskınlarına karşın, Türkiye’nin doğu ve batı ovalarında altı yıl siperde yatırdık. Evde yalnız yaşlılar ve çocuklar kalmıştı. O dönemde memlekete bir çivi dahi çakılamadı. Ama savaşa giren ülkelerde 50 milyon can kaybına 75 milyon insanın sakat kalmasına ve şehirlerinin yerle bir olmasına neden olmuştu.
O dönemde , etrafımızı sarmış olan ateş çemberi altında dahi Cumhuriyetimizin en değerli Milli Eğitim bakanı Hasan ALİ Yücel ve yardımcısı İsmail Hakkı Tonguç idaresinde , aydınlanmanın birer yol ışığı olan, 21 adet ‘Köy Enstütüleri ve 4200 adet ‘halk evleri ve köy odaları’ köylümüzün ayağına götürülmüştü.Dünyada başka bir örneği bulunmayan bu aydınlanma kurumlarına karşı maalesef gerici bağnaz gruplar karşı tavır alarak, aydınlanmanın meşalesini de söndürdüler.
Atatürk’ün özlemi olan modern Türkiye’de demokratik hayatı başlatan İsmet İnönü hakkında 1945 yılında CHP den ayrılıp Demokrat Parti’yi kuran Merhum Celal Bayar verdiği demeçte: ‘Memlekette büyük hizmetler etmiş, büyük işler başarmış olan CHP den bugün ayrılırken büyük bir teessür duymaktayım. Fakat bu teessürümü hafifleten bir teselli vardır ki o da CHP Genel Başkanı Sayın İNÖNÜ ‘nün memleketimizde kurulmasına kati olarak karar vermiş olan çok partili hayata benim deruhte etmemi arzu ettiği muhalefet vazifende bana ve arkadaşlarıma daima yardımcı olacağını , yardımda bulunacağını vaad etmiş olmasıdır.’ diyerek, çok partili hayata geçişe İNÖNÜ ‘nün karar verdiğini açıklamaktadır.
İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker de , babasının 75. yaşgününde yazdığı yazıda da ‘babamın senelerden beri kafasında kurduğu, özel sohbetlerinde fikri sabit halinde dönüp dolaşıp geldiği bir mesele vardı. Türkiye de demokrasi rejimini kurmak.İkinci Cihan harbinin sıkıntılı günleri geçtikten sonra sıra bu idealini gerçekleştirmeye gelmişti.’’ vurgusunu yapar.(2)
Fransız anayasa profesörü Duverger’in dediği gibi’ tek parti rejiminden belirli bir demokrasi rejimine geçilmesi muhakkat surette totaliter olamayacakların en iyi örneğini CHP vermiştir’ der.
Merhum Celal Bayar’ın 24 temmuz 1935 de Nazilli ‘de temel atma töreninde Başbakan İnönü için söylediği ‘ Bir hükümet reisimiz vardır. Biliyorsunuz ki adı İnönü kahramanı, Lozan kahramanı İsmet İNÖNÜ bu iki yerin ismini bir arada söylemekteki maksadım şudur: İsmet İnönü harp cephesinde olduğu kadar , bütün cihan diplomatları karşısında , zeka irfan ve kabiliyetle muvaffak olmuş Lozan Barış Anlaşması gibi bir şahaseri hediye etmiştir. ‘’ sözleri siyasi tarihimizde yerini almıştır.
İlk günlerde Atatürk ‘ün hedeflediği ve İnönü’nün yolunu açtığı çok partili demokratik hayat yavaş yavaş Türkiye’de kazasız yürüyordu. Ancak demokrasi yolunu açmak üzere yola çıkmış olan İnönü’ nün bu yollarına iktidar tarafından tehlike tohumları ekiliyor, tarihin İnönü’sünü korkutmaya yolundan döndürmeye çalışıyorlardı. Fakat , Kurtuluş Savaşında düşmanı önüne katarak Akdeniz’e doğru kovalayan İsmet Paşa’yı demokrasiyi Türkiye’ye yerleştirme mücadelesinden vazgeçiremiyorlardı.
Demokrat Parti, tüm tarikatları, şeyhleri, toprak ağalarını ve genç cumhuriyeti henüz yüreklerine sindirememiş olan yığınları da arkalarına alarak , CHP yi yerli yersiz eleştire eleştire 14 mayıs 1950 de ezici bir çoğunlukla iktidara geldi .Böylesi bir seçim zaferi Demokrat Parti teşkilatının ‘artık bu memlekette söz ve yetki ebediyyen bizimdir.’ kompleksine ve şımarıklığına kapılmalarına neden olmuştu. İsmet İnönü ise bu sonuç karşısında “Benim en büyük yenilgim , en büyük zaferimdir.” diyordu.
‘1938 de tekrar vazifeye geldiğim zaman ,çok partili hayata geçmenin kati bir çözüm olduğuna inanmıştım.’ diyen İnönü, hükümeti teslim ederken ’ Celal Bey memleket için en büyük tehlike nedir? ‘ diye sorar. Celal Bayar’ın yanıtı : ’’Tabii ki komünizm paşam.’’ diye cevap verince:’Hayır Celal Bey hayır, yanılıyorsun. İrticaya dikkat et’’ der.’’ Aman dini siyasete alet etmeyiniz.’’önerisinde bulunur.
Yine bir söyleşisinde İnönü ‘’Sayın Celal Bayar hazırlamış oldukları Demokrat Parti programını bana da getirmek nezaketinde bulunduğu zaman dikkat edilecek bazı noktalar üzerinde fikirlerimi söyledim. Sayın Celal Bayar’ a endişe ile söylediğim konuları şöyle hatırlıyorum.
**Din siyasete vasıta olarak kullanılacak mı.?
**Mektep yaptırmak hamlesine zarar gelecek mi.?
**Seçim meselesi hal olunacak mı ? Benim hatırıma gelen bu konular üzerinde karşılıklı konuştuk.” (3)
Fransız Anayasa Profesörü Mourice Duverger’in dediği gibi; tarihde tek parti rejimi dediğimiz muhalefetsiz bir rejimden çok partili demokratik bir rejimi kendiliğinden ve seve seve geçiş denemesini başarmış bir devlet adamı örneği yoktur; en azından ben bilmiyorum. İnönü , Türkiye’ de demokrasiyi kurma davasına inanmış ve demokrasinin bir araç değil, amaç olduğunu ideal edinmiş bir devlet adamımızdı.Onun muhalefette gecen uzun yılların liderliği ise Türk tarihinin Hürriyet ve özgürlük destanı sayılması kadar zengin ve görkemlidir. Çünkü o milletin iradesine karşı durulamayacağını bilen ,kemalizmi yüreğine sığdırmış sosyal demokrat bir devlet adamıydı.”
İnönü’nün 1971 de söylediği” Biz siyasiler kaideleri bozuyoruz, onarımı orduya düşüyor. Biz bozdukça bu böyle sürüp gidecektir….’’sözleri,devleti yöneten ve yönetecek olan tüm siyasilerin kulaklarına küpe olmalıdır.Aman dikkat..!
Kaynaklar:
1-Akis dergisi 24.07.1954
2-Akis dergisi 26.05.1959
3-Akis Dergisi 22.09.1959
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: