İNÖNÜ’NÜN DEVLET ADAMLIĞI
“Müşkillerimizin hallinde daima Başvekil İsmet Paşa’ya
müracaat edeceksiniz. Başka kimseye degil. Çünkü, her büyük işin ehli ve faili oldugu gibi bu işinde yüksek amili İsmet Paşa’dır”.
Gazi Mustafa Kemal
Büyük önder Kemal ATATÜRK, yukarıdaki “Müşkillerimizin hallinde daima İsmet Paşa’ya müracaat edeceksiniz” ile başlayan sözlerini neden söylemişti? Çünkü İNÖNÜ, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sağ kolu idi de ondan…
Önce İstiklal, sonra devrim hareketlerinin başına geçen ATATÜRK, daima “Aziz Kardeşim” diye hitap ettiği İsmet İNÖNÜ ile hiç ama hiç ayrılmadı. Adeta, iki kardeş gibiydiler her ikisi…
Nitekim, Falih Rıfkı ATAY 24 Temmuz 1954’te Akis Dergisi’nde “Kurultay” başlığı altında yazdığı makalesinde bu durumu irdelerken şunu söyler: “İsmet İNÖNÜ ileri devrimcilerin başında idi”... Batı uygarlığı yolunda ATATÜRK hamlelerine, resmi kişiler arasında, onun kadar iyi kafa uyduran olmamıştır.
İsmet İNÖNÜ, birçok kimselerce bilinmeyen bilgi ve kültürü ile yine bu yolda ATATÜRK’ün ciddi yardımcısı olmuştur. En kötü ve tarihimiz için en yanlış sınıflama, geçmişi “ATATÜRK Devri” ve “İNÖNÜ Devri” diye ikiye bölmektir. Bu bilinmeyenlerin, hınçların (garazların) ve bin türlü politikacılık marifetlerine bir bahane arayanların hınçlarıdır (-ki bugün yaptıkları gibi...-). Gerçekte ise ikisi birdir.
ATATÜRK ve İNÖNÜ arasında kuşkusuz yaradılış (mizaç) farklılıkları vardır. Bu yaradılış farkları yönetim üzerinde bazı etkilemeler (tesirler) göstermiştir. Rejim üzerinde ise asla!
Sonra, ATATÜRK 1938’de öldü. 1939’da 2. Dünya Savaşı çıktı ve Türkiye’yi havadan, karadan, denizden 1945’e kadar abluka içinde tuttu. Bu dönem, sadece Türkiye’yi harpten koruma dönemidir. İngiliz yükümlülüğü (taahhüdü) altındaki Karabük ve Zonguldak elektrik tesislerine bir çivi çakılmamıştır. Tarihi bundan ibaret olan 1938-1945 arasına bir İNÖNÜ Devri’nin nasıl sıkıştırıldığına şaşmamanın imkanı var mıdır? Bu “bilerek söylenen” yahut “Sultanahmet’te söylenenin, Ayasofya’da kendi inandığı yalanlardır”…
C.H.P. önümüzdeki 9 Eylül’de 87. Yaşını dolduracaktır. Kurucusu ve ilk Genel Başkanı ATATÜRK, 2. Genel Başkan İsmet İNÖNÜ’dür. Aslında, C.H.P.’nin doğuşu İstiklal Savaşımızın ilk günlerine kadar gider.
C.H.P. Sivas Kongresiyle (4 Eylül 1919) Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin bir devamıdır. Söylemek istediğim; C.H.P. vatanı kurtaran ve ondan sonra Türk ulusunu uygar uluslar düzeyine ulaştırmak için gayret gösteren bir siyasal örgüttür.
Halk, C.H.P.’yi 27 yıllık iktidarından bıktığı ve 2. Dünya Savaşı’nın ve politika istismarcılığına pek elverişli olduğu için devirmiştir. Buna karşın C.H.P., muhalefette üç milyon iki yüz bin oy almış Sosyal Demokrat Parti’dir.
İsmet Paşa, Kurtuluş Savaşımızın 2 numaralı kurtarıcısı ve kahramanıdır. O büyük lider ve temiz yürekli devlet adamının arkasından gerçek dışı yakıştırmalar ve çirkin sözler sarf etmek kabul edilemez bir davranış olsa gerek.
O, 1950’li yılların muhalefet lideri olarak TBMM’de en iyi temsil eden bir muhalefet partisinin başında tarihi vazifesini yerine getirmiştir. O yıllardaki muhalefet liderliği, Türk tarihinin hürriyet destanı sayılacak kadar zengin ve muhteşemdir.
Genç Türk devletinin kurucusu ATATÜRK, devlet idaresinde öyle bir sistem kurmuştu ki, öyle bir takım meydana getirmişti ki, 1938’de kendisi vefat edince 2. adam devletin başına geçmiş ve devlet idaresinde en ufak bir sarsıntıya meydan verilmemişti. Çünkü, kurucusunun koymuş olduğu ilkelerin rotası 2. adam İNÖNÜ tarafından aynen uygulanmış ve rotasında herhangi bir sapma olmamıştır. ATATÜRK’ün ölümüyle devralan İNÖNÜ, devlet yönetimini bir çiftlik gibi değil, hukuka uygun kurallarla yönetmiştir.
Batının demokrasi ideallerine uygun ve demokrasilerde devlet adamlığının kolay olamayacağının bilinciyle, her hareketin üzerinde durup düşünen ve milletinin istikbali için her türlü eleştiri ve suçlamaları göğüsleyerek örnek bir devlet adamlığının sorumluluğuyla devleti 1950’de DP’ye teslim etmişti İsmet Paşa…
Devletin ve partinin kurucusu ATATÜRK’ün: “Dünyaca malum olmuştur ki; bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı ilkeler, yönetimde ve siyasette bizi aydınlatıcı anahtarlardır” sözüdür ki, “yeni vatan, yeni toplum ve aralıksız devrimler” hayata geçirilmiştir.
Nitekim; Merhum Celal BAYAR’ın 1938 yılındaki Birinci Köy ve Ziraat Kalkınması Kongresi’nde yaptığı özlü konuşmasında: “Bugün övünebileceğimiz bir muvaffakiyet, bir varlık halinde bulunan demiryolu (şimendifer) politikamızı, sanayileşme politikamızı cehaletle, hastalıkla, kuraklık ve bataklıklarla, yolsuzluk ve vasıtasızlıkla mücadelemizi memlekette tesis ettiğimiz büyük emniyet asayişi, paramızda, bütçemizde tesis ettiğimiz sağlamlığı, dış ticaret politikamızın dünya buhranı şartları içinde dahi Milli İstisalı koruyan karakterini, Harf Devrimini (İnkılabını), sayıları artan mektepleri, vergi sistemimizdeki islahatı, bilhassa aşarın yürürlükten kaldırılması, nihayet bir zat ziraat sahasında vücuda getirilmiş işleri bunların başlıcası olarak zikredebilirim. En son olarak, Devlet Reisimiz ve çok necip şefimiz İsmet İNÖNÜ’nün bu dev gibi işlere verdiği büyük ehemmiyet ise bütün milletçe görülmüş yüksek bir hakikattir”.
Yine bu doğrultuda, Merhum Adnan MENDERES’de 5 yıllık planlarla sanayileşme sahasında hızla yol alan C.H.P.’nin başarılarını kendine has üslubuyla şunları söylemektedir: “İktisadi Devlet Teşekkülleri Umumi Heyeti’nin 1943 yılı hesap ve muamelelerini murakabe ödevini bitirdiği bu günde memleketimizin davasını başarma yolunda devletçe atılan adımları irşat ve direktifleri ile aydınlatan büyük milli şefimiz, Reisi Cumhur İsmet İNÖNÜ’ye minnet ve şükran borçlarımızın ve bu vesile ile B.M.M. Reisi ile Başvekile tazim duygularımızın ulaştırılmasına (iblağına) Sayın Başkanımızın (Reisimizin) aracılığına (tavassutuna) rica ve teklif ederim” (Kaynak: Akis Dergisi, 8 Eylül 1959).
ATATÜRK’ün en yakın silah arkadaşı, Kurtuluş Savaşımızda Garp Cephesi Kumandanı, Lozan kahramanı ve Şefi ATATÜRK’ün özlemi olan modern Türkiye’de demokratik hayatı başlatan İsmet İNÖNÜ hakkında 1945’te C.H.P.’den ayrılıp, DP’yi kuran Celal BAYAR: “Memlekette büyük hizmetler etmiş (ifa etmiş) büyük işler başarmış olan C.H.P.’den bugün ayrılırken büyük bir teessür duymaktayım. Fakat bu teessürümü hafifleten bir teselli vardır ki, o da C.H.P. Genel Başkanı Sayın İNÖNÜ’nün memleketimizde kurulmasına katı olarak karar vermiş olan çok partili hayata benim deruhte etmemi arzu ettiği muhalefet vazifesinde bana ve arkadaşlarıma daima yardımcı (müzahir) olacağını, yardımda bulunacağını vaad etmiş olmasıdır” diyerek, çok partili hayata geçişte İNÖNÜ’nün karar verdiğini açıklamaktadır.
Fransız Anayasa Profesörü Mourice DUVERGER’in de dediği gibi; “Tek parti rejiminden belirli (muayyen) bir demokrasi rejimine geçilmesi ve tek parti tekniğinin dikkatle tatbiki neticesinde bir gün yeni bir idareci sınıfın vücut bulması ve bu yeni neslin tam bir demokrasiyi temin örneğini (misalini) Türkiye göstermiştir.
Tek partilerin gerek yapıları ve gerekse ideolojileri bakımından muhakkak surette totaliter olamayacakların en iyi örneğini C.H.P. vermiştir”.
Merhum BAYAR’ın: “Sayın Cumhurbaşkanı İNÖNÜ’nün bu davaya büyük bir arzu ve azim ile sarılması” vurgusundan anlaşıldığı gibi, İNÖNÜ batı ölçüleriyle demokratik Cumhuriyetin modern, sağlam temellere dayanan hukuki çatısını ülkesinde kurmaktı. Çünkü, İsmet Paşa’nın her şeyden önce, üç fazileti vardı: karakterinin sağlamlığı, kişisel cesareti ve işin erbabı olması. Çünkü gerek içerde, gerekse dışarıda daima sözünü dinleten bir kişiliğe sahip devlet adamıydı.
İşte Türkiye Cumhuriyetinin “2. adamı” İsmet İNÖNÜ budur. Çünkü o, bir ulusun doğuşunda Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın en yakın silah arkadaşı, ülkesini 2. Dünya Savaşı’nın ateş çemberi dışında tutması ve milletine demokrasinin yolunu açmada türlü çileler ve suçlamalara katlanmış tarihin İsmet Paşa’sıdır.
Şaban Ali YAŞAROĞLU
CHP İstanbul İl Yönetim Kurulu
Eski Üyesi (1970’li Yıllar, İstanbul)
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: