Franchise oteller çok mu taviz veriyor?
Geçen ayki yazımda yatırımcının ve yöneticilerin nasıl sıkıntı yaşadığından bahsetmiştim. Bu konu ile ilgili son yazımda franchise otellerin çoğunda nasıl taviz verildiğini paylaşmak istiyorum.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: 2010 yılına kadar, yabancı otel zincirlerinin sektöre ciddi katkılar yaptığını gördük. O dönemde, markalarda yoğunluk management yönetim sistemindeydi. Tesislerimizde yapmamız gereken fakat bizim göz ardı ettiğimiz, önemsemediğimiz birçok konuyu hassasiyetle uygulayıp, sektörün bakışını değiştirdiler.
Bunların başında hijyen, güvenlik, personel hakları, eğitim gibi konular geliyor. En önemlisi de, bu tesislerden çıkan yetişmiş personel ve yöneticiler, Türk turizmine büyük hizmetler verdiler ve hala da veriyorlar.
Marka her zaman kazanır
Bu hızlı yayılmayı artırabilmek için otelleri markanın kendisi değil, yatırımcı yönetsin yoluna gidildi ve bol bol Franchise sözleşmeler yapılmaya başlandı. Böylece tesislerin yönetimi, daha önceden sektör tecrübesi olmayan yatırımcılara teslim edildi ve bütün ipler yatırımcıya bırakıldı.
Bununla birlikte, tesislerin başındaki genel müdür ve departman amiri kalitesi düştü. Çünkü çok fazla ölçüt aramadan yatırımcıya “Sen kiminle istiyorsan onunla çalış” yani “Sen mutlu ol yeter” denmeye başlandı.
Yabancı dil bilmeyenler genel müdür oldu
Öyle ki, bazı uluslararası tesislerin başına, doğru düzgün yabancı dil bilmeyen genel müdürler atandı. Turizm sektöründe 3-4 yıl tecrübesi olan ve daha yolun başında sayılan kişilerin genel müdürlük yapmasına göz yumuldu. Sektörden gelmeyen, sektörü tanımayan kişilerin satış direktörü olmasına izin verildi. Hiç bir yabancı zincirde tecrübesi olmayan yada oda sayısı az olan tesislerde çalışmış personelin devasa otellerin başına konulmasına, markalarını yönetmesine aldırılmadı.
Markalar kendi olmazsa olmazlarından da taviz verdi. Bazı uluslararası markalar, yatırımcının “içki satmayacağım” şartına 'Tamam' dedi. Sektörde böyle tesisler var. Müşteri marka rahatlığından dolayı otele geliyor, akşam yemeğinde bir bira söylüyor, garson; “Efendim biz alkol satmıyoruz” diyor. Şaka gibi değil mi? Ama yok, şaka değil. Bu da gerçek. Merak eden olursa, hepsinin güncel örneklerini paylaşabilirim.
Yatırımcı önce doluluk istiyor
Bu uluslararası markalar, fiyat politikalarını da tamamen yatırımcıya, danışmana ve otel yöneticisine bıraktılar. Komik fiyatlara, değerinin çok altında rakamlara satış yapılmasına göz yumdular. Çünkü yatırımcı önce doluluk istiyor.(bk. Ergen turizmi sendromu http://www.turizmaktuel.com/haber/ergen-turizmci-sendromu)
Fiziki şartlar bile konsept ile ters düştü. Yani, “Sen bana paramı ver, nasıl yönetirsen yönet.” Nasıl olsa marka her zaman kazanır! Bakalım bu durum nereye kadar gidecek.
Buna karşılık bazı markalar hala isimlerine yakışan hizmet standartlarını korumaya, markalarını parlatmaya, yatırımcı ile işletmeciyi ayırt etmeye ve sektöre değer katmaya devam ediyor.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: