ALMANYA NOTLARI !...
Erasmus Bremen
Değişim programına başvurup elemeleri geçmek çok büyük bir mutluluk getirir. Bunun sebebi seçilen herkesin kendi hikâyesine duyduğu meraktır aslında. Benim için de öyle oldu. Almanya’ya gidiyordum! Kısa süren bir sevinç döneminden sonra uğraşmam gereken pek çok iş oldu. Alman konsolosluğuna vize başvuru sürecinin yıpratıcı geçmesi, gidilecek olan okulun ders programı ile Türkiye’deki ders programım arasında uyumsuzluklar, gittiğimde orada yapmak zorunda olduğum kayıt işleri yorucuydu. Yine de elde ettiğim kazanımlar bu süreçte katlandığım her türlü zorluğu anlamlı kıldı.
Erasmus dönemim sona erdi. Bu yüzden bugünlerde daha çok düşünür oldum elde ettiklerimi, çabalarımı ve deneyimlerimi. Geriye bakınca en çok kendi yaşamımı idare etmeyi ve zamanımı kullanmayı öğrendiğimi, Almancamı iyi derecede ilerlettiğimi görebildim. Bunları nasıl kazandığımı açıklayacak olursam:
• No Hotel Mama
Almanca öğretmenim bize “Alışabildiniz mi Almanya’ya?” diye sorduğunda çoğu öğrenci ev işlerinden sızlanırdı. O da bize “Yaşam kolay değil ve burada her şeyin evden sağlandığı ya da annenizin hizmetler sunduğu bir Hotel Mama mevcut değil.”
Bremen’deki okulun programına göre buraya gelen öğrencilerin büyük bir bölümü yurtta ikamet edemiyor. Çünkü hem yeterli yurt bulunmuyor hem de buradaki kültürle gelen öğrenciyi kaynaştırmak adına bir program düşünülmüş. Bu programa göre Hochschule Bremen’e kayıtlı olan “Landlady” ve “Landlord” olarak adlandırılan, genelde Alman olan ev sahipleri ya da ev sahibeleri; evlerinde kullanılmayan bir odayı değişim programı öğrencilerine kiralıyor.
Bu sisteme göre mutfak ve/veya banyo ev sahibiyle ortak kullanımda olabiliyor. İşte bence esas zorluk burada başlıyor; çünkü sadece ev sahibiyle iletişim kurmak yeterli olmuyor. Öğrenciler onlarla anlaşmak ve yaşamını onun evinin düzenine göre biraz uydurmak zorundalar. Mesela ev sahibi bütün gün öğrencinin evde olmadığını varsayarak ısıtma sistemini kapatıp gidebiliyor, ev sahibesi mutfakta akşam saat 8’den sonra yemek pişirilmesini istemiyor ya da evde sürekli tadilat olabiliyor. Üstelik ev sahibi ve kiracı öğrenci arasındaki hiyerarşi çoğu zaman hissediliyor. Bambaşka kültürden insanlarla orta yol bulabilmek ve bir düzene ayak uydurabilmek pek de küçümsenebilir bir tecrübe değil.
Zaman Yönetimi
Alman kültürünün dakikliği yaşam verimini arttırıyor ve Almanlar az zamanda çok işler başarabiliyorlar. Bize gelince alışkanlıklarımız bir yana Türkiye şartlarına göre zamandan tasarruf etmek zor olabilir. Mesela İstanbul gibi büyük ve düzensiz bir şehirde trafik ve kalabalık çok zaman kaybettirici olabilir. Otobüs, tramvay saatlerini çoğu zaman dakik ve şehirlerimizi iyi planlanmış bulmayabiliriz. Ancak yaşam kalitemizi arttırmak için bizim de yapabileceklerimiz olduğunu unutmamalıyız. Kişisel zamanını maksimum verimi alacak şekilde ve planlayarak yaşamak için çaba göstermemiz iyi bir hayat yaşamak için önem taşıyor. Bunu başarmak için kaybolabilecek zamanı öngörerek planlarımızı yapmalı ve zamanımızı boş geçirmemek için önlemler almalıyız.
Bremen’e geldiğimde üzerimdeki şaşkınlığın da etkisiyle pek çok hata yaptım: İnsanlarla sözleştiğimde unuttum, dersleri kaçırıp yanlış sınıflara girdim ya da yapılacak önemli kayıt işlerini unuttum. Yaptığım çoğu hata benim zamanımı iyi planlamadığımdandı. Sonunda ajanda sistemini kullanmaya başladım. Tıpkı Almanların yaptığı gibi uzun dönem planları, iki-üç ay sonrasında yapılacak işleri bile kaydettim. Bu şekilde hayatımı biraz düzene soktum.
• Yabancı dil
Burada Üniversite eğitim kalitesinin bizim ülkemizin okullarından pek bir fazlası yok. Ancak yabancı dil öğrenimi için yaşayan bir dilin içinde olmak çok önemli. Televizyon, radyo, yazılı kaynakların hep elimin altında olması, ev sahibem ben çok ihtiyaç duymadıkça Almanca yerine İngilizce konuşmaması, tanıdığım Almanların benim hatalarımı hep düzeltmesi ve kurstaki öğretmenimin de yardımıyla Bremen’de bir dönemde üç döneme denk gelen Almanca öğrendim. Bence değişim programlarının en büyük getirisi yabancı dil öğrenme olanağı.
Bütün bu değerli kazanımlara ek olarak bir süre bambaşka bir kültüre alışmak da mutluluk verebiliyor. Mesela okula bisikletle gidebilmek, arkadaşlarınla diğer ülkelere seyahat edebilmek, sürekli eğlenebilmek için zaman bulabilmek ülkemizde pek çok öğrenci için zor olabilir. Bremen’de Almanların yanı sıra dünyanın dört bir yanından gelen insanları tanıma şansını yakaladım. Böyle olunca da yaşam gerçekten renkleniyor.
Değişim programı sürecinde yaşantıyı zenginleştirmek kazanımları arttırmak için önem taşıyor. Bunun için tek bir şeye takılı kalmadan geçirilen zamanı çok çeşitli etkinliklerle doldurmak gerek. Sadece derslere gelen, kendi ülkesinden gelen insanların bulunduğu çevreden çıkmayan insanlar tanıdığım gibi; Erasmus’u bir fırsat olarak görüp bunu iyi değerlendirip çok daha fazla deneyim kazanan arkadaşlarım da oldu. Oradaki yaşantıya değer katmak için farklı kültürlerden arkadaşlarla yemek yapmak ve güncel meseleleri tartışmak, seyahat etmek, hatta karşı okulun düzenlediği kültürel programı takip etmek bile yeterli olabilir.
Bu dönemde aklıma kazınan çok şey oldu. Ev sahibim Maja’nın gösterdiği sabrı ve şaşmaz düzenini unutmayacağım; ancak arkadaşlarımızla vedalaşırken son gecemizde tren istasyonunun önünde dans ettiğimizi de unutabileceğimi sanmıyorum. İlk orada katıldığım Cumhuriyet Balosu’nu, yediğim elmalı Alman keklerinin tadını, Noel’in kutlanışını, festivalleri de unutamam. Bu yaşadıklarımı hayatımın her döneminde hatırlamaktan da gurur ve mutluluk duyacağım.
Erasmus dönemini elimden geldiğince açıklamaya çalıştım. Gidilen ülkeler, şehirler, okullar, karşınıza çıkan insanlar ve gidenler farklı olacağı için yaşanılan her tecrübe de farklı olacak ve bir değer taşıyacaktır.
Değişim öğrencilerine iyi dönemler dilerim,
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: