Akademik Turizm Söyleşileri-3 (Atılım Üniversitesi)
“Akademik Turizm Söyleşileri”’nde bu hafta Atılım Üniversitesi’ne misafir olduk. Atılım Üniversitesi, İşletme Fakültesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölüm Başkanı Yrd.Doç.Dr.Gül Güneş ile turizme farklı bir pencereden baktık. Sürdürülebilirlik, başkent Ankara’nın turizmdeki yeri ve turizm eğitiminde ortaya koydukları yeni açılımlar hakkında hoş bir söyleşi gerçekleştirdik.
Turizm eğitimini sadece yönetsel açıdan değil uygulamada sektörle olan ilişkileriniz yanında doğayı da bu sürece dahil ettiğinizi görüyoruz. Bu fark size nasıl bir geri dönüş sağlıyor?
Atılım Üniversitesi olarak Ankara ve bölgesine farklı fikirlerle yeni projeleri hayata geçirdiğinizi biliyoruz. Turizm adına atılan bu adımlardan kısaca bahsedebilir misiniz?
Üniversitemizdeki öğretim üyelerinin bazılarının farklı meslek disiplinlerini içerecek şekilde eğitim almış olmaları ve uzmanlaşmaları da Ankara ve yakın çevresi ile ilgili konularda önemli yaklaşımlar sergilemelerine neden oluyor. Örneğin, Üniversitemiz için Başkent Ankara’nın hak ettiği ilgi ve desteği görmesi ve başkent kimliğini kaybetmemesi oldukça önemli bir konu. Bu anlamda, Üniversitemizin kalkınma ajansından desteklenen, Ankara’nın Dünya miras alanı olarak önerilmesine yönelik proje çalışması da oldukça fazla ilgi gördü. Akademik kadronun yönetici ve yardımcı araştırmacı oldukları projelerin yanı sıra, bu yıl ayrıca lisans öğrencilerimizin yardımcı araştırmacı olarak çalıştıkları lisans araştırma projelerimiz de başladı. Şu anda bölümümüzde de bu kapsamda “Medikal Turizm” konusunda da bir proje yürütülmekte.
Şarabın vatanı Anadolu olarak biliniyor. Bu yıl bölümümüz, Turizm Haftası Etkinlikleri kapsamında “Dünya’da ve Türkiye’de Şarapçılık” konulu bir dizi etkinlik düzenledi. 21-25 Nisan 2011 tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz etkinlik; panel, eğitim ve şarap fabrikasına ziyaret şeklinde üç aşamalı olarak programlandı. Tüm öğrencilerimize ve Ankara halkına açık olan etkinlik kapsamında, her üç aşamaya da katılım gösterenlere sertifika da verildi.
Dünyanın birçok başkenti turizmde rekorlar üstüne rekorlar kırarken Ankara neyi yanlış yapıyor ya da neyi yapamıyor?
Dernekler Ankara için takdire değer çabalar sarf ediyorlar, acentelerin bir gün Ankara’da turist olmak gibi organizasyonları oluyor, ya da kongre organizasyonları için çekim noktası yapılmaya çalışılıyor Ankara…Özetle çabalar var ama yetersiz. Başlangıç noktası bu işe gönül verenleri bir araya getirip tam anlamıyla katılımcı bir yaklaşım içinde atılması gerekli adımları belirlemek olabilir. “Ankara turizmde nasıl hak ettiği yere gelebilir” sorusuna yönelik bir arama konferansı ile başlanmalı belki. En önemli paydaş kim olur biliyor musunuz bu şekildeki bir çalışmada? Ankara halkı ve özellikle de gençler. Maalesef ki günümüzde Ankaralılar için boş zamanların tek anlamı alışveriş merkezleri olmaya başladı. Üzücü olan enerjilerini kapalı mekanlarda öldüren bir gençliğin giderek artıyor olması. Yanı başındaki güzellikleri göremez hale geldi kent insanı. Dolayısıyla, Ankara halkının kent içi ve yakın çevresinin sunduğu farklı rekreasyon ve turizm olanakları konusunda farkındalığının arttırılması da önemli bir başlangıç noktası olabilir.
Türk turizmini 2000 yılından bu yana mercek altına aldığımızda sizce hangi artılar bizi gelecek on yılda dünya turizm liginde daha üst sıralara taşıyacak?
Yetişmiş, deneyimli, eğitimli eleman konusunda çok kararlı olmalıyız. Yoksa turizmin yabancılar tarafından yönetildiği, harika bir destinasyon şeklinde anılmak olur kaderimiz. Hizmette kalite konusunu asla atlamamalıyız. Atık, su ve enerji tasarrufu konusunu yeterince önemsemeliyiz. Farklılık bizim için ana slogan olmalı, rakiplerimizden farklı deneyimler yaşattığımız sürece her zaman bir adım öne geçeriz.
En önemlisi de sektördekiler bugünü kurtarmaya çalışmamalı, gittiği destinasyonu ikinci defa tercih eden yerli ve yabancı turist olmalı hedef kitleleri. Beni üzen, ülkemiz turizminin hep niceliksel verilerle ele alınmasıdır. Oysa nitelik olmalı önceliğimiz, kaliteye ve ileriye yatırım olmalı. Dolayısıyla uzun vadeli düşünce şart.
Peki ya hep sözde kalan sürdürülebilirlik? Bu kavram gerçekten Türkiye sınırları içinde geçerli mi sizce?
Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde maalesef ki bu üç unsurdan hep kar önemsenir. Ekonomik kaygıdır çünkü öncelik. Gelişmekte olan bir ülke olarak bizde de maalesef durum şu an bu. İyi denebilecek örnekler var elbette ama geneline baktığımızda sürdürülebilirlik halen teorik bir kavram, uygulamaya aktaramıyoruz. Bir de madalyonun yitirilenler yüzü var. Kültürel değerler gibi. Bana göre 60 ve 70 ler gelenekleri bilen son nesiller. 80 ler ve sonlarında doğanlar maalesef ki pek de umursamıyor bu değerleri. Bu noktada turizm belki de çok önemli bir stratejik unsur, önemli bir araç olabilir. Bu değerlerin sadece turistlere değil gelecek nesillere de aktarılmasına aracılık edebilir. Yani turizmi yönetirken ana fikir bu olmalı. Oysa ülkemizde turizm bir yöreye gelecek ki, alternatif geçim kaynağı olsun vurgusu hakim. Elbette bu etkisi kaçınılmaz ama önceliğimiz yitirilen değerlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda farkındalık yaratılması olmalı. İşte bunu başarabilirsek, turizmin sürdürülebilirliğini de sağlamış olabileceğiz.
Son olarak Turizm Aktüel okuyucularına iletmek istediğiniz mesajlar nelerdir?
Bizim de eğitim sistemimiz turizmin farklı seçenekler sunduğu olgusu üzerine oturmaktadır. Yeterli deneyim ve tecrübeye sahip olduklarında turizmi iyi yönetebilecek, geleceğin yönetici adaylarını yetiştirmekteyiz. Değişen ders programımız sayesinde bölümümüze gelen öğrenciler ilk iki yıl ortak eğitimin ardından, uzmanlaşmayı istedikleri alanlara göre eğitimler almakta ve derslerin uygulamalı verilmesi ile stajın yanı sıra son yarıyıl içinde de sektörle olan ortaklıklarımız neticesinde yürütülen yönetici stajı eğitimine tabi olmaktadırlar. Eğitimin ingilizce verildiği ve ikinci yabancı dilin zorunlu olduğu lisans programımıza ilişkin gerekli bilgiye http://tm.atilim.edu.tr/ den ulaşmak mümkün.
Ayrıca, eğitim artık her yaşta olabiliyor, sektörde belirli yere gelmiş ve çalışarak eğitimine devam etmek isteyenlere çok güzel imkanlar sunabiliyor. Sektörde çalışanlar da eğitim dilinin Türkçe olduğu, uzaktan eğitim ön lisans programımıza ilişkin bilgiye http://ue.atilim.edu.tr/?page_id=74 den ulaşabilirler.
Ülkemizde turizmin ve turizm eğitiminin hak ettiği yere gelmesi ve gelecek nesillere daha çevreci, tarihi ve kültürel değerlerini koruyan ve akılcı yönetim kararlarıyla sürdürülebilirliği sağlanmış bir Türkiye bırakabilmek ümidiyle, herkese sağlık ve mutluluk dolu günler dilerim.
Yrd.Doç.Dr.Gül Güneş
2007 ylından bu yana Atılım Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölüm Başkanı olan Yrd.Doç.Dr.Gül Güneş, daha önce Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Beypazarı Turizm ve Otel İşletmeciliği Meslek Yüksek Okulunda yarı zamanlı öğretim üyesi olarak bulunmuştur.
Yüksek lisans ve doktora tezlerinde yayla turizmi ve sürdürülebilir turizm konularında çalışan Güneş’in daha çok turizmde yeni yaklaşımlar, turizm-çevre ilişkileri, korunan alanlar ve çevresinde sürdürülebilir turizm, turizmde katılımcı yönetimin önemi ve ekoturizm konularında çeşitli yayınları bulunmaktadır. Evli ve 2 çocuk annesidir.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: