Yılmaz Ulusoy: Bir devrin kapanışı, bir mirasın sonsuzluğu…
Hayatın en beklenmedik anlarında, en parlak günler hemen ardından en derin hüznü getirir. Sadece 10 gün önce, 14 Şubat’ta, Yılmaz Ulusoy’un doğum günü coşkusuyla dolu anılar tazeydi. sevgi, umut ve neşenin iç içe geçtiği o özel günde, onun ışığı yüreklerimizi aydınlatıyordu. Fakat şimdi, bu neşenin hemen ardından, aramızdan 84 yıllık ömrün getirdiği tecrübe, bilgelik ve ilhamla bizleri maalesef sessiz bir vedayla baş başa bıraktı.

Burhan Akdağ
Çok değil birkaç gün önce, hayatımıza ışık tutan, bize ilham veren, yolumuzu aydınlatan Yılmaz Ulusoy’un doğum gününü kutlamıştık. Ancak dün gece, 84 yaşında aramızdan ayrılan bu büyük insanla, Türkiye’de bir devirin kapandığını hissediyorum.
Yılmaz Ulusoy, sadece iş dünyasının duayeni değil; aynı zamanda insanlığın, vefa ve iyiliğin simgesiydi. Onun varlığı bana ve birçok kişiye, her daim bir rehber, bir güç kaynağı oldu. “Yılmaz abi, 10 gün önce bir yaş daha almıştı. Ama onun yaşı, sadece takvim yapraklarından ibaret değil. Onun ömrü, başarılarla, iyiliklerle, dostluklarla, hatıralarla dolu bir hazine gibi…” sözleri, onun hayatına ve mirasına ne denli derin bir anlam yüklediğini anlatıyordu. Her adımında, hayatın zorluklarını aşmanın, insanlığa ve dostluğa olan bağlılığın en güzel örneğini sergiledi.
Onu tanıyanlar, yıllar boyunca onun destekleyici varlığını, samimi tebessümünü ve içten sözlerini unutamayacak. Sessizce, ama daimî bir şekilde yanımızda olan Yılmaz Ulusoy; iş dünyasında başarıya giden yolun sadece paranın, kârın ya da makamın değil, insanlık, vefa ve iyiliğin esas olduğunu öğretti. Onun bize miras bıraktığı bu değerler, geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak.
Yılmaz Ulusoy için hayat, sadece maddi kazanımlardan ibaret değildi. Onun, Atatürk’e ve Türkiye’ye olan sarsılmaz sevgisi, tüm yaşamını şekillendiren temel değerlerden biriydi. Cumhuriyetin kazanımlarına sıkı sıkıya bağlı, Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz bir savunucusu olarak, her fırsatta minnettarlığını dile getirdi. “Bizi düzlüğe çıkartacak en kolay yol Atatürk’ün yolundan gitmektir” diyerek, Türkiye’nin gelişmesi ve bağımsızlığını korumanın önemini bizlere her fırsatta hatırlattı. Bu sevda, onun her işinde, her sözü ve her davranışında kendini göstermiş; bir ulusun umudu, inancı ve yol göstericisi olmuştu.
Yılmaz Ulusoy’un mirası sadece iş ve vatan sevgisinde kalmadı. Doğaya duyduğu derin saygı ve sorumluluk bilinci, onun yaşam felsefesinin bir diğer önemli parçasıydı. “Doğa öyle bir şey ki biz onu korumazsak o bizden intikamını fena halde alır. Bu gün için çok acımasızca doğa her konuda intikam alıyor zaten...” diyerek, her insanın üzerine düşen sorumluluğu vurguladı. Türkiye’nin birçok bölgesinde gerçekleştirdiği orman projeleriyle, diktiği her ağacın bir ömür boyu sürecek bir koruyucu olduğunu hatırlattı. Onun için ağaçlar, sadece doğanın değil, aynı zamanda insanlığın da gelecek nesillere bırakacağı en değerli armağanlardı.
Yılmaz Ulusoy, aynı zamanda sanata da gönül vermiş, hayatını estetik ve kültürle yoğurmuş bir insandı. “Okumak benim için yemek yemek gibidir. Kütüphanem de 4 binin üzerinde kitap var.” sözü, onun bilgiye ve sanata olan bitmek bilmez tutkusunu, yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak ortaya koyuyordu. Sanatın, toplumun ruhunu canlandıran, insanı yücelten en önemli değerlerden biri olduğuna inanan Yılmaz Ulusoy, sanatsız bir toplumun düşünülemez olduğunu her fırsatta dile getirdi.
On gün önce, eşi Serap Ulusoy, üç çocuğu Pınar, Pelin ve Mehmet, damatları Oğuz, Turgut, beş torunu Kaan, Mina, Can, Yılmaz,ve Naz ile birlikte yeni yaşına adım atan Yılmaz Ulusoy’un bu dünyadan ayrılışı, bizlere sadece bir insanı değil, bir dönemi, bir yaşam tarzını, bir idealin öyküsünü de uğurluyor. Onun ışığı sönse de, bıraktığı izler kalplerimizde, yollarımızda ve bu topraklarda yaşamaya devam edecek. Türkiye’de bir devir kapandı; ama onun öğretileri, sevgisi ve örnek yaşamı, yeni nesillere umut, güç ve ilham vermeye devam edecek.
Hoşçakal Yılmaz Ulusoy, hoşça kal Yılmaz abicim seninle geçirdiğim 41 yıl, ilham veren bir ömrün, güç veren bir insanın öyküsünde ölümsüzleşti. Senin aramızdan ayrılman, bu ülkenin, bu kültürün ve bu yaşamın bir bölümünü yitirmek demek. Fakat senin bıraktığın miras, hepimizin kalbinde, her adımımızda, her inancımızda inan yaşamaya devam edecek.
Türkiye, senin gibi değerli insanların ışığıyla geleceğe yürüyecek; senin varlığın ise bir kez daha hatırlatacak ki; gerçek liderler, insanlığa, sanata, doğaya ve vatanına sevdalı olanlardır. Bir devir bitti, ama senin öykün sonsuza dek sürecek.
İlham veren ömrüne, gücü veren yüreğine bir kez daha teşekkür ediyorum. Seninle geçirdiğimiz anılar, sevgi ve ilham dolu ömrün, artık hepimizin yüreğinde yaşamaya devam edecek.
Sonsuz minnet ve saygılarımla.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: