YEMEK YARIŞMALARI...!

K.Ünsal Barış K.Ünsal Barış 31/12/2019 23:40
Bazı TV kanallarımızda bir süredir benzer içerikli yemek yarış programları düzenlenmektedir. Bu programlarda ne olup bittiğini anlayabilmek ve merakımı gidermek için bazılarını izledim.  Kısaca yorumlamam gerekirse, adı yarış ama yarıştan başka her şeye benziyor

Meslek hayatım içinde aldığım muhtelif eğitimler arasında, temel mutfak eğitimi, servis eğitimi, bir İngiliz öğretmenden görgü kuralları eğitimi almış, altı yıl F&B müdürlüğü ve uzun yıllar  GM görevinde bulunmuş bir meslek adamı olarak belirtmeliyim ki, halkımız maalesef yemek yapma, yemek yeme, sofra kurma, yemek davetine katılma, konuk ağırlama, insan ilişkileri ve uluslar arası görgü kuralları gibi konularda çağımızın gerisinde yaşamaktadır.

Bu ve benzer konularda ciddi bir eğitime gereksinimimiz olduğu kesindir. Çünkü ailelerimizde ve okullarımızda uluslar arası görgü kuralları konusunda maalesef herhangi bir eğitim almamaktayız.  

Yemek yarışmalarını düzenleyen program düzenleyicilerin çabası ise; “Reyting olsun, kese dolsun!” amacını güttüğü için, bu tür programların izleyiciler için öğretici ve eğitici olması yönünü bir yana bırakın, yemek yapma sanatı, sofra kurma adabı ve insan ilişkileri gibi konularında halkımızı yanlış yönlendirme ve bilgilendirme yapmaktadırlar.  

Oysa ki, yemek yapma yarışmaları programlarının ana amacının yanında, programların yan amaçlarının da olması ilkeli bir girişim olurdu. Bu programların yan amaçlarının arasında; alışveriş sanatını, yemek yapma sanatını, sofra kurma adabını, yemek yeme adabını, insan ilişkilerini öğretmek ve geliştirmek çok yararlı olurdu.  

Bu günkü programların, bilgi ve görgü seviyesi yüksek olan katılımcıları yarıştırmak yerine, bilgi ve görgüsü yetersiz yarışmacıları tespit edip, yarışmacıları birbirine düşürücü, birbirini karalayıcı ve basit bir dedikodu programının ötesine geçmeyen programlar düzenlediklerini gözlemledim.  

Bir program düzenlemede ana amaç, tabii ki, reyting, reklam ve para olmalıdır. Buna hiç itirazım yok. Hepimizin çalışmalarında ana amacımız, yaptığımız işte başarı kazanıp, paraya ulaşmaktır. Ancak; “Reyting olsun, kese dolsun!” politikaları, bizi bu güne kadar, her konuda dejenere edip, kaliteden ve manevi değerlerimizden uzaklaştırmadı mı?  

Aslında, program içeriği farklı ölçütler ile daha iyi hazırlanıp, yönetilse idi, halkımız için çok güzel bir eğitim ve öğretim programı olabilir ve yüksek reyting sağlanabilir idi.

Örneğin, böyle bir yarışma programında halkımız şu konularda doğru eğitim alabilir, bilgisini ve görgüsünü geliştirebilirdi;

♣    Menü düzenleme becerisi,
♣    Doğru alışveriş yapma kuralları,
♣    Yemek hazırlama sanatı,
♣    Mutfak araç ve gereçlerini tanıtma,
♣    Zamanlama yapma,
♣    Masa düzenleme kuralları ve dekorasyon,
♣    Yemek yeme ve takım kullanma kuralları,
♣    Servis yapma incelikleri,
♣    Boşların toplanması kuralları,
♣    Farklı yemek, salata ve deser çeşitlerini tanıma ve öğrenme,
♣    Konuk ağırlama kuralları,
♣    Sosyal ilişkileri geliştirme,
♣    Yaratıcılık, vs. gibi…

Ev kültüründen apartman kültürüne, köy kültüründen kent kültürüne geçme sancıları içinde olan halkımız arasında, yukarıda sıraladığım tüm hususlar ya bilinmiyor, ya eksik biliniyor veya yanlış bilgilerle donanmışlar.

Böyle bir program, kamu kuruluşlarının destek ve gözetimi altında yapılsaydı, halkımızın doğru bilgilere ulaşması, dolaylı yollardan görsel olarak eğitilmesi ve görgü kazanması da sağlanmış olunacaktı. Gelişmiş ülkelerde halkı eğitmenin ve belirli bir konuda hazırlamanın yollarından birisi de medyanın doğru olarak kullanılmasıdır.

Tabii, tren kaçmış değildir. “Zararın veya yanlışın neresinden dönülse kardır” ilkesi bu program için de geçerlidir.

Bu programın yarışmacılarının birbirlerine puan vermeleri düşüncesi bir fiyaskodur, şamatadır. Programın amacı, katılımcıları dürüstlüğe değil de, adeta birbirlerinin ayağını kaydırmaya, yalan söylemeye itmeye, doğru olanları karalamaya, sahte samimiyet ve dostluk kurmaya özendirilip, programlanmaktaymış, izlenimini veriyor.  

Yarışma programının konusu iyi düşünülmüş, ancak, kanaatimce yarışmacıların birbirlerine puan vermeleri fikri doğru değil. Verirlerse doğru değerlendirme olmaz. Bu programlarda ise, insanları serbest bıraksanız, adeta birbirlerinin gözlerini oyacaklarmış gibi bir duygu hakim. Halkımız, yukarıda sıraladığım hususların hiçbirisi ile eğitilmemektedir.

Ayrıca, puan verme, bir bilgi, birikim ve uzmanlık konusudur. Puan konusunda, konunun uzmanları jüri olarak seçilmeli idi. Veya yarışmacılar, kendi evlerinde, uzmanların bulunduğu bir masaya hizmet götürmeli idiler. Tabii, uzmanların yorumları da tüm Türkiye için eğitim ve görgü kazanımı olabilirdi.

Katılımcıların her konudaki tenkitleri ve tenkit ölçütleri bir bilgi birikimi ve tekniğe değil, görgü yanlışlığına, ayak kaydırmaya ve dedikoduya dayanıyor. Yarışmacıların hepsi de kendisini uzman kabul ediyor ve çoğu zaman yanlışlar savunuluyor.

Halkımız arasında zaten eksik olan veya bilinmeyen veya yanlış bilinen tüm görgü kuralları, bu programın içeriği ile insanların kafasının daha da karışmasına neden olunuyor.

Dedikoduya zaten çok yatkın olan ülkemiz halkı, bu program sayesinde dedikodu tekniklerini de öğrenmektedir. Dedikodu, insanları birbirine düşüren çok kötü bir alışkanlıktır. Dedikodu yüzünden aileler, sevgililer ve iş arkadaşları arasına soğukluk, kırgınlık ve ayrılıklar girebiliyor.

Program yapımcılarının bu programın kurallarını yeniden belirlemelerinde yarar var düşüncesindeyim. Amaç; hem para kazanmak, hem eğlendirmek ve hem de eğitici olmak olmalıdır.

Ne programın amacını aşmasına izin vermeli ve nede toplumu dejenere edecek yaklaşımlara kucak açmalı.



Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.