Türkiye ekonomisinin lokomotifi, turizm...
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği'nce (AKTOB) Concorde De Luxe Resort'ta düzenlenen ''Türkiye Turizm Ekonomisi ve Para Politikaları'' konulu sohbet toplantısına katılan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip olan turizm sektörünün sorunlarını tartışmak ve dertlerini dinlemenin Merkez Bankası için de çok önemli olduğunu söyledi.
önemine işaret eden Yılmaz, 1980'li yılların başında Türkiye'de turizm sektörü yeni yeni sesini duyurmaya başlamışken Yunanistan'a gıpta ile bakıldığını ve yatak sayısının 100 bine çıkmasının hayal edildiğini söyledi. Yılmaz, Türkiye'nin bugün sayılı turizm merkezlerinden biri olduğu vurguladı.
Türkiye'nin kültürü, insanı, doğal ve tarihsel güzellikleriyle dünyanın dört bir yanında tanınan ülke haline gelmesinde turizm sektörünün önemli payı olduğunu belirten Yılmaz, ''Önümüzdeki dönemde ülkemizin kalkınmasında ve bölgesinde önemli güç olarak ortaya çıkmasında da kritik rol üstleneceğine inanıyorum'' diye konuştu.
Yılmaz, ''Turizm gelirleriyle ilgili dövize mevsimsel bant uygulanabilir mi?' sorusu üzerine, ''Açık ve net olarak cevabım hayır. Çünkü olmayacak yapılmayacak işler yapıp, dolambaçlı cevap verip beklenti yaratıp, insanlar üzmenin bir anlamı olmaz'' dedi.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, geçen yıl ihracatçılarının kullanımına 2,5 milyar dolarlık kredi açtıklarını, bunun 2 milyar dolarlık kısmının kullanıldığını söyledi.
AKTOB Başkanı Sururi Çorabatır ise bunun üzerine, turizmcilerin Eximbank kredilerinden yararlanamadıklarını kaydetti.
Turizmcilerin düşük kur uygulamasıyla ilgili soruları üzerine Yılmaz, şunları söyledi:
''Türkiye'nin bir enflasyon hedefi var. Bu hükümetle birlikte belirleniyor ve Merkez Bankası elindeki enstrümanları kullanarak bu hedefe ulaşmaya çalışıyor. Ancak Türkiye'nin düşük kur hedefi diye bir hedefi yok. Kur rejimi hükümetle birlikte belirleniyor. Dalgalı mı, sabit mi olacak? Bu belirlendikten sonra Merkez Bankası bunu uygulamakla mükellef. 2001 krizinden sonra ortaya konan makroekonomik çerçeve içinde dalgalı kur rejimi uygulanıyor. Kurun dengesini piyasadaki arz ve talep belirliyor.''
Türkiye'nin günlük döviz piyasasının hacminin 5-6 milyar dolar arasında değiştiğini, bazen ülkeye 300 milyon-500 milyon dolarlık döviz girişi olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
''Ertesi gün hava değişince bir o kadarı çıkıyor. Dolayısıyla istikrar olmuyor. Ama son 10 günde bir istikrar oldu gibi. Eğer bunun devamına inanırsak, turizm mevsiminde Merkez Bankası döviz alım ihaleleriyle ilgili düzenleme yapabilir, opsiyonu arttırabilir. Ama bu kur üzerinde ne tür bir etki yapar, beklentinize cevap verir mi, vermez mi konusunda endişelerim var. Değerlendiriyoruz, uygulamaya koyabiliriz ama bu belki daha aşağı gitmeyi engelleyebilir, belki daha fazla değer kaybetmesine engel olmayabilir.''
Turizmcilerin TL'nin avro karşısında aşırı değerlenmesinden yakınmaları üzerine Yılmaz, ''Bundan sadece TL olumsuz etkilenmedi, tüm ülkelerin paraları aynı şekilde değerlendi. Döviz alım ihalelerinde veya onunla birlikte opsiyonlarda bir miktar artışa gideceğiz. Ama kurda ne etki yapacağı pek belli değil. Düşük kur gibi bir hedefimiz yok'' yanıtını verdi.
Bir turizmcinin ''Bizim yerimizde olsaydınız ne yapardınız'' sorusu üzerine Yılmaz, ''Gider mali işlemler piyasasında kendimi hedge (risk dağıtımı, risk aktarımı) ederdim'' dedi.
Bir turizmcinin yatırım planlaması için dolar, avro, sterlinin paritesiyle ilgili tahminlerini sorması üzerine Yılmaz, ''Hayır, size birşey söyleyemem, biz bunu bilmiyoruz, bilsek de bunu sizle paylaşmayız çünkü çapraz kuru biz belirlemiyoruz ülkeler belirliyor'' karşılığını verdi. (HT)
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: