Türk turizminde konaklama sorunu... Kayıt dışı ama herkesin bildiği konaklama!

Airbnb adlı, kayıt dışı konaklama ve uçaklarımız dolu, acaba otellerimiz neden dolmuyor? sorusu, bu yaz turizm gündemini meşgul eden önemli gündem konuları olarak öne çıktı.  

Deniz Tüfekçi Deniz Tüfekçi 11/09/2023 02:15
Türk turizminde konaklama sorunu... Kayıt dışı ama herkesin bildiği konaklama!

Bizim turizme başladığımız 70’li yıllarda yeterince otel yoktu ama ev pansiyonculuğu özellikle Ege'nin sahil kasabalarında oldukça gelişmişti. Ucuz, temiz beyaz çarşaflı yatakların, işlemeli yastıkların, kırlentlerin, kenarı işlemeli yorganların bulunduğu odalar ve evinde yaptığı kahvaltıdan daha iyisini misafirlerine sunmaya çalışan güler yüzlü pansiyoncular.

84 yılından sonra 12 Eylül’ün başbakanı Bülent Ulusu'nun kurmay kadrosunun deniz subayları DPT’de planlama yaparken, turizmin önemini kavrayıp, teşvik edilmesini önerdiklerinde, Bülent Ulusu hükümeti ilk teşvik kararlarını onaylamış, bu Özal hükümetlerinde de artarak devam etmişti.

Dünün pansiyoncuları bugünün otelcileri

Pansiyoncular bu fırsatı değerlendirerek Ege ve Akdeniz’de turizm teşvikleri ile otelleri inşa edip bu güne gelmemizin yolunu açtılar. O dönemden 2010’lara kadar kimse pansiyonculuktan bahsetmez olmuştu. Teşvik gören çoğunlukla 5 yıldızlı tesisler olmuş, '5 yıldız varken pansiyon mu yapılır' denerek, bu günlere gelinmiştir.

Şimdi ev pansiyonculuğu mantığı ile evini ya da evinin bir iki odasını kiralayan on binlerce girişimci, hele bu ekonomik sıkıntıların zirve yaptığı dönemde iyi denmese de bir ek gelir sahibi oldu.

Yabancılar, aldıkları evleri, kendi tatil dönemleri dışında vatandaşı konu komşuya kiralayarak ayrıca bir gelire kavuştu. Yüzbinlerce Alman ve Hollandalı da, İspanya, Portekiz gibi ülkelerden ev aldı. Almakla kalmadı bu yazlık evleri, kendi konaklamalarının dışında diğer Alman, Hollandalı tatilcilere uygun fiyatlarla kiraladı. İspanya turizminde bu konu yıllarca tartışıldı.

Aynı durum bizde de baş gösterdi

Antalya'da yabancılara satılan konut sayısının 114 bin civarında olduğu söyleniyor. İstanbul’daki konaklamalarının önemli bir oranının da, bu tür evlerde gerçekleşmekte olduğu iddia ediliyor. Yeni bir sektör oluşmuş durumda. Emlakçı! tabelası adı altında bu gibi yerlerin pazarlaması yapılan yerler var. Airbnb, işin bilinen markası.

Bir acentacı gözüyle bakılınca, gelen turistin nerde konaklayacağı ile ilgili emlakçılar kadar söz sahibi olmadığımızı görüyorum. Alan razı, veren razı sistemi, sessizce yürüyor.

Uçaklar dolu, otellerimiz neden boş! sorusunun yanıtı ortada

Bu tür yerlerin herhangi bir denetim olanağı bu koşullarda yok. Airbnb üzerinden rezervasyon yapanları bir ölçüde bulabilme olanağınız olsa da, diğerleri meçhul. Kayıt, kuyut yok. Her şey 'Elden' yürütülüyor.

Bir otelci gözüyle bakarsak, durum faciadır. Belge almak isterseniz sizden bir sürü evrak istenir. Müzik sistemini bırakın, tesisinizde radyonuz bile olmasa, sizden müzik yapımcıları tarzı birliklere  azımsanmayacak bir para yatırmanız istenir. İsterseniz ödemeyin, belgenizi iptal edeceklerini söylerler.

Air condition takmak zorundasınız. Sizden onun bakımı ile ilgili faturanız bile istenir. Kurallar böyle olunca, iş yapar görünmekten başka bir şey yapmamış oluyorsun. Sürdürülebilir turizm sertifikanızı almazsanız, belgeniz iptal edilecektir. Çalışan elemanlarınızın sayısı, bilmem ne kursunu bitirip bitirmedikleri gibi bir sürü belge de tamamlanıp hazırlanıp bakanlığa sunulmak zorundadır.

Acaba ev pansiyonculuğu yapıp, kayıt dışı 10 odasını ya da onlarca evini kiralayanlar ile yeni hazırlanacak yasada belgeli 3-5 odalı yerler arasında ne fark olacak, bilen var mı?

Yangın konusunda ne güvence istenecek?

Binanın o katının kaçak olup olmadığı, depreme dayanıklılığı filan gibi kriterlere bakılacak mı? Komşuyu rahatsız etmeyecek, onun iznini alacak!!! gibi kriterlerin geçerliliği nedir? Komşum kiracı idi, ayrıldı, yeni kiracıya hayır! olmaz izin vermem ! derse, o yatırımı yapıp bir iki odasını ya da evini pansiyon haline getiren ne yapacak? Komşu, apartmanda değil de yan bahçeden komşu ise, ne diyecek? Kim kime izin soracak ya da verecek?

Otelden istenilen belgeler ev pansiyonlarından da istenecek mi? İstenecekse, neler istenecek? Hadi, Airbnb’de kayıtlı olanı tespit edip tedbir aldın, ya ülkesindeki tanıdıklarına, ya da aldığı 30 evi emlakçı kanalıyla günübirlik pazarlayanlara ne yapacaksın? Onları nereden bulup, tespit edip gereğini yapacaksın?

Kanun kayıtlı olana uygulanıyor ya olmayana ne yapılacak?

Sorular çok, işler zor, hele bu ülkede kanunları devletin bürokrasisi bile uygulamayıp işi başka yollardan halletmeye, üstünü örtmeye alışmışsa, ne yapacağız? Paris’te bir binayı beğenip 5 odalı bir otel yapmak istediğinde, 'Hay hay, konu 2035 yılında belediyemizin gündemine alınabilir, duruma göre ihtiyaca göre karar verilecektir, biraz bekleyin' yanıtını veriyorlar.

Kaçak bina bir yana, ruhsatsız bina başka yana, ayakta durması şüpheli binalara, deprem dayanıklılığı belgesi sormayacağınız binalara 'Sürdürülebilir turizm, müzik yayın sertifikası' gibi şeyleri sormak, ne derece akıllıca bir davranış?

AB’ye girmek isteyenlere hatırlatırım

Önce saçma sapan şeylere son verelim. Sonra bu binaları kiralayarak geçimlerini sağlamaya çalışanlara gelelim. 15-20 Euro'lara odalarını veren otelcilere bir standart getirip, haksız rekabete yol açıp, 'Kiracıyım abi, bu fiyata vermezsem kirayı ödeyemem' diyenlere bir düzen getirsek, standartları oluştursak nasıl olur? Şu kategori otel şu fiyatlardan aşağıya, şu yerlerde fiyat gizli ya da açık ilan edemez diyelim mi?

Bir karar alınacaksa, o karardan etkilenecek kişi, kurum ve sektörle konuşup karar varmak doğru olmaz mı? Çağdaş yönetim anlayışı dediğimiz bu değil mi?

Eğer hepsi birbirinden merdane! demiyorsanız, sektör olarak sivil toplum kuruluşları, Bakanlık, yerel yönetimler hep beraber oturup karar vermeliyiz.

Ne dersiniz?

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.