Turizmde yeni akım: Tatil evleri
“Holiday Apartments” ve “Suite&Home” gibi adlarla konaklama hizmeti veren işletmelerin sayısı hızla artıyor. Otelciler bu işletmeleri denetimsiz olmak ve haksız rekabet yapmakla suçluyor.
İşletmeciler ise bir dernek çatısı altında birleşip, kendilerini denetime açmaya hazırlanıyor.
İstanbul’un Galata, Cihangir, Şişli, Harbiye gibi semtlerinin sokaklarında gezinirseniz, çok sayıda “Holiday Apartments”, “Süit & Home” gibi adlarla hizmet veren binalar görürsünüz. Bu binalardan Antalya, İzmir ve Ankara’da da mevcut. Ev turizmi alanında hizmet veren bu işletmeler uluslararası turizm literatüründe “tatil evleri” olarak da biliniyor. Ev turizmi Avrupa’da oldukça yaygın bir konaklama türü. Yılda ortalama 20 milyar euro’luk bir iş hacmi oluşturduğu tahmin ediliyor.
Bu alanda ciddi bir potansiyeli olan Türkiye’de işin yasal çerçevesinin henüz çizilmemiş olması bazı sorunlara neden oluyor, örneğin, müşteri kitlesi birbirinden farklı olmasına rağmen, son zamanlarda otelcilerle tatil evi işletmecileri birbirini suçlamaya başladı. Bazı otelciler tatil evi işletmecilerini kayıt dışı çalışıp haksız kazanç sağlamakla suçluyor. Tatil evi işletmecileri ise alternatif bir konaklama türü olduklarını bu yüzden otelcilerin kendilerini rakip gibi görmelerinin yanlış olduğunu söylüyor. Bu arada, sektörün dernekleşmesi ve yeni yasa çalışmaları gibi iki yeni gelişmenin bu tartışmaları geride bırakması bekleniyor.
DERNEK KURUYORLAR
Galata ve Cihangir’de Manzara İstanbul adıyla sahibi olduğu 45 tatil evini turistlere kiralayan Erdoğan Altındiş, kendilerine yöneltilen eleştirilerden rahatsız olduklarını belirterek şu bilgiyi veriyor: “Bu alanda faaliyet gösteren 50 işletmeci olarak, altı ay önce oluşturduğumuz ‘Ev Turizmi Platformu’nu şimdi bir birlik veya demeğe dönüştürmek istiyoruz. Bu girişimin bizleri kayıt altına alıp, tartışmaları sonlandıracağına inanıyoruz.”
Turistik amaçlı ev kiralama işine 16 yıl önce başladığını söyleyen Altındiş, “Otelcilerin bizden çekinmesine gerek yok” dedikten sonra bunun nedenlerini şöyle sıralıyor: “Biz ev turizmi yapıyoruz. Müşteri kitlemiz seyahatteyken evindeymiş gibi hissetmek isteyen kitleden oluşuyor. Bu kesim konaklama tercihini otelden yana kullanmadığından otellerin rakibi değiliz. Evlerde konaklayanlar yerli halkla kaynaşmak, yemeklerini kendileri yapmak isteyen bir kesim. Bizler farklı bir segmentte hizmet veriyoruz. Fakat buna rağmen otelcilerle birlikte hareket etmek istiyoruz.” Ev turizminin Avrupa’da yaygın olarak kullanıldığını vurgulayan Altındiş sözlerini şöyle noktalıyor: “Sistemin bir yanlışı yok. Tamamıyla arz/talep dengesiyle gelişiyor. Platformu, ev turizmi yapanları aynı çatı altında toplayıp tüzel bir kimlik kazanmak amacıyla dernek veya birliğe dönüştüreceğiz. Hazırlanacak yasa taslağına katkı sunup, kamu nezdinde meslek hakkımızı kabul ettirip korumak istiyoruz. Kayıt altına alınmaktan rahatsızlık duymayız. Hatta otellerde olduğu gibi, konaklayan misafirlerimizin bilgilerini emniyete bildirmeye de hazırız.”
“KONTROL ALTINA ALINSINLAR”
Özel Belgeli Butik Oteller Derneği (ÖZBl) Başkanı Alihan Akkoç ise tatil evleri sistemine farklı bir açıdan yaklaşıyor. Tatil evler sisteminin Avrupa’da yaygın olarak kullanıldığını hatırlatan Akkoç, “Biz sisteme karşı değiliz. Bizim isteğimiz işletmelerin kontrol altına alınıp denetlenmesi” diyor. Tatil evi işletmecilerinin dernekleşme girişimini olumlu karşıladıklarını belirten Akkoç, temsilcisi olduğu otelcilerin taleplerini ise şöyle özetliyor: “Bizler gibi kontrol altına alınsınlar. Bizler gibi vergi ödesinler. Fatura kesip kesmedikleri denetlensin. Bunların yapılması haksız rekabeti ortadan kaldıracağı gibi, ülke ekonomisindeki kayıpların da önüne geçer. Ayrıca, süre giden tartışmaları da bitirir.”
“Denetim” denince akıllara devlet, belediye, bakanlık gibi otoritelerin geldiğinin altını çizen Hermes Gayrimenkul Sahibi Osman Nihat Aydoğan, harekete ancak bir tehdit veya risk oluşunca geçilmesini eleştiriyor.
PİYASA BOŞ
Tatil evleri sayısının hızla artmasına rağmen, Avrupa ve Amerika’ya göre sayının yeterli olmaktan uzak olduğunu savunan Aydoğan şöyle konuşuyor: “Bu hizmete yönelik talep Türkiye’de sayılarının artacağına işaret ediyor. Dolayısıyla buna yasakçı bir yöntem ile yaklaşmak yerine, herkes için yararlı bir sistem haline getirebiliriz. Sistemin kendisini satabilmesi için rekabetçi olması lazım. Yangın, su baskını gibi felaketlere karşı önlemlerin, üçüncü şahıslara karşı güvenlik, temizlik, hijyen gibi konuların belli bir standarda çıkarılması lazım. Bunlara çekidüzen verilecekse, bunu sektörün kendisinin yapmasında yarar var.”
Yurtdışında bu tür işletmelerin en büyük denetçisinin müşteriler olduğuna dikkat çeken Aydoğan sözlerini şöyle noktalıyor: “Avrupa’da tüketici hakları doğru tanımlanmış ve şikâyet olması halinde ciddi yaptırımlar var. Vergi kaçırmak büyük suç. Turizmde cazibe merkezi haline gelen İstanbul’un bu tür tatil evlerine ihtiyacı var. Bunların tanıtımı da kulaktan kulağa yapılıyor. Bu tür yerler, Home away, Sublet gibi internet siteleri ile booking.com gibi rezervasyon sistemlerinde pazarlanıyor.”,
“OLUMSUZLUKLARA KAYITSIZ KALAMAYIZ”
İstanbul’da Turizm Bakanlığı ve Belediye belgeli 120 bini aşan yatak kapasitesi olduğuna dikkat çeken İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Ahmet Emre Bilgili, tatil evleri hakkında şu bilgileri veriyor: “İstanbul’daki tatil evlerinin kapasitesinin şehrin toplam yatak kapasitesinin yüzde 25′ini aştığı tahmin ediliyor. Bunun turizm sezonunun yoğunlaştığı dönemlerde ortaya çıkan açığı kapatması olumlu bir gelişme. Dolayısıyla biz bu işletmelere karşı değiliz. Öte yandan hijyen, güvenlik, fatura ve vergi konularında bazı sorunları var. Turizmde ciddi bir ivme kazanan İstanbul’da, özellikle hijyen ve güvenlik konularındaki olumsuzluklara kayıtsız kalma lüksümüz yok. Bu işletmelerde yaşanacak her türlü olumsuzluğun faturasını İstanbul öder. Bu yüzden tatil evi işletmecilerini, denetim ve kontrol, standartlar gibi konuları birlikte müzakere etmeye çağırıyoruz. İşletmecilerin dernekleşme girişimlerini de memnuniyetle karşılıyoruz.”
KOMİSYON OLUŞTURULDU
TÜRSAB bünyesinde oluşturulan Ev Turizmi Komisyonu Başkanı Mücella Tarhan. yurtdışında da bu tür işletmelerin TÜRSAB benzeri kurumların çatısı altında örgütlendiğini söylüyor. Komisyon’un şimdiye kadar dört kez toplandığını belirten Tarhan, yaptıkları çalışmaları şöyle açıklıyor: “KKTC Ev Turizmi Yasası’nı hazırladı ve şimdi uyguluyor. Onlarınkini ve yurtdışındaki diğer yasaları inceleyip bir taslak hazırlayacağız. Turizm Bakanlığı’na verilmek üzere bir sunum hazırladık. Maliye Bakanlığı’na bu işin mali boyutunu, İçişleri Bakanlığı’na ise 1774 Sayılı Yasa gereği tatil evlerinde konaklayanların isim listesinin emniyete neden bildirilebileceğini anlatacağız.”
MERDİVEN ALTINA DİKKAT!
Tatil evlerinin sahil şeridi, kırsal yöreler ve şehirlerde hizmet verdiğini kaydeden Tarhan, bu işletmelerin yerel ekonomilere ciddi bir katkı sunduğunu belirterek, “Biz bu tür işletmelere karşı değiliz. Sadece bu hizmeti merdiven altı olarak verip, kayıt dışı yapanlara karşıyız. Satın aldığı evi kiralayıp haksız kazanç sağlayan yabancıların da kayıt altına alınmasını istiyoruz. Tatil evleri şimdilik ağırlıklı olarak internetten pazarlanıyor. Bunların organize bir şekilde pazarlanması halinde, Türkiye’de en az 200 bin evin pazara sunulabileceğine inanıyoruz. Bu da yılda 15 milyar dolarlık bir gelir anlamına geliyor” diye ekliyor. Tarhan’a göre, bu işletmeleri üzerlerinde pijaması evindeymiş gibi kahvaltı yapıp, yalın ayak makarna pişirmekten zevk alan bir kesim tercih ediyor.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: