Turizmde krizin iç sesleri

“Elektrikleri kapatın, bütün lambalar yanıyor. Bir sürü fatura geliyor.”

Aykut Bakay Aykut Bakay 31/12/2019 23:40
Turizmde krizin iç sesleri

Aykut BAKAY / Crowne Plaza İstanbul Oryapark – Genel Müdürü

Burası bir otel, bütün ışıkların yanması lazım. İnsanlar ferah, aydınlık, rahat hissetsinler kendilerini öyle kapkaranlık olmaz.

“Personel çıkartalım, taşeron çalıştıralım, iş olduğu zaman çağırırız”

Çıkartmayalım, çıkartamayız, hizmet aksar, işletmeye sadık, deneyimli, tecrübeli personellerimiz var, yazık olur. Senelerce eğittik onları, tam istediğimiz kıvama geldiler, olur da işler açılırsa tekrar aynı kalitede birilerini bulamayız.

“Klimaları kapatın çok enerji gidiyor, tasarruf edelim”

Olmaz! klimaları kapatamayız, dışarısı çok sıcak, konaklayan misafirler içeri girdiklerinde kendilerini ferahlamış hissetsinler, terlemesinler. Sıcaktan bunalıyor insanlar.

“Harcama yapmayın, durum kötü”

Ama malzeme almamız lazım, tamiratlarımız var, oda kapılarının kolları misafirlerin elinde kalıyor.

Bahçıvanı kovalım, teknik servisi kapatalım.

Jeneratöre mazot almayalım, kesilirse kesilsin elektrikler, mum dağıtırız.

Boyayalım mı…? Yok sonra boyayalım, eski kalsın, şimdi moda böyle.

Restaurant menüsünü daraltın. Altı-yedi kaleme düşürün. Az, öz yemek yesinler, yapılacak bir şey yok.

Reklam tanıtım yapmayalım, çok harcıyoruz, keselim, gerek yok. Broşür bastırmayalım, fuarlar zaten hayal. Tanıtıma da hiç gerek yok.

Kahvaltıdaki misafir ürünlerini azaltın, çok malzeme alıyoruz, peyniri dilimle, zeytini taneyle, gerekiyorsa hepsini de sayarak verin.

Personel yemeklerini azaltın. Hatta personel yemeğini herkes evden getirsin. Kalem almayın, kullanacağı kalemi personel kendisi alsın.

Alt kalite satınalma yapalım, ucuzundan.

Sekiz teklif alın, pazarlığı sonuna kadar yapın, fiyatı indirin, gerekiyorsa firmaları birbirine kırın.

Bu ay ödeme yapmayalım, önümüzdeki ay… Patron yurt dışında önümüzdeki ay gelecek deyin.

Kim arıyormuş? Bankadan mı arıyorlar? Kredi veriyorlar mı yedi tane var, sekizinciyi verirler mi, sorun bi.

Yazlık üniforma almayalım, çok pahalı, gömleklerle gezsinler.

Oda çarşaflarını her gün yıkatmayın, üç aydır çamaşırhaneye ödeme yapamadık.

Telefon görüşmesi yapmayın, misafiri aramayın, o arasın sizi, çaldırın kapatın, hat düştü deyin.

Odadaki misafir malzemelerini kaldırın, eğer misafir isterse verirsiniz, koymayı unuttuk dersiniz.

Otel boş ama pansiyon fiyatına indiremeyiz fiyatları ki, maliyetlerimiz çok yüksek fakat başka çare yok.

Acentalara, firmalara gidin, kapıda bekleyin. Satış personeli acentanın, firmanın kapısında dursun, misafir gelir gelmez kapsın otele getirsin. Kongo'dan Türkiye'ye turist gelir mi acaba, sorun bi, kampanya yapalım Kongolu turistlere.

Müşteriyi ikna edin bir gece daha uzatsın konaklamasını, indirim yapın yarı fiyatına kalsın

Boş katları kapatalım… Rezervasyon olmadığı günler varsa oteli kapatalım. Ya da hep kapatalım.

Sokağa çıkın, bağırın, boş oda var deyin.

Artık son nokta…

Umudu da yedi turizmci. O uçak var ya, bir türlü Türkiye'ye gelemeyen. Lanet olsun. Hep onun yüzünden oluyor bunlar. Gözler hep yolda, hep havada, bir bir kapanan, el değiştiren otellerde...  

Otelci şaşkın, ne olacak bu turizm, borçlar birikti, ödemeler son safhada, ne yapacağını bilmiyor. Otelcilik, olmakla olmamak arasında gidip geliyor. Sorun büyük, durum vahim. Yenecek kafa bile kalmamış, ne elde kaldı ne de avuçta. İmdat sesleri içten içten geliyor. Haykırmaya az kaldı.

Son çaremiz sabır… Dayanın, az kaldı, güzel günler görecek bu ülke, ne olursa olsun bu güzelliği, bu birlikteliği artık kimse bozamayacak.

 

 

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.