Turizmciler 'Benden sonra tufan' diyemez

Son 60 yılda Tanrı’nın yarattığı dünyanın cennet köşelerinin güzelliklerini turizmciler olarak pazarlama faaliyetlerimizde istediğimiz gibi kullandık.

Hüseyin Baraner Hüseyin Baraner 22/09/2019 21:05
Turizmciler 'Benden sonra tufan' diyemez

Dünya turizmi yeni bir evreye giriyor.

Son 60 yılda Tanrı’nın yarattığı dünyanın cennet köşelerinin  güzelliklerini turizmciler olarak pazarlama faaliyetlerimizde istediğimiz gibi kullandık.

İnşa ettiğimiz kendi  fiziki ürünlerimizi doğanın muhteşemliği ve heybeti ile harmanlayıp broşürlerimizde koyduk.

Çevre doğal ve ebedi sahnemiz; üstünde yıldızlı ürünlerimiz...

Koylar, sahiller, göller, dağlar, ormanlar, nehirler, küresel turizm envanterinin en önemli demirbaşları olarak pazarlama ve operasyon ağımızın halen en etkili ve gerekli enstrümanları...

Doğa şimdilik eski filmlerden hatırladığımız; ‘Burnundan zincire bağlanmış Ayı’  gibi müşterilerimize neşe saçsa da, giderek artan çevre felaketleri bu zincirin bir gün kopabileceğine doğru işaret ediyor...

Ya zincir bir koparsa?

Cennet ayaklarımızın altında.

En kıymetlimizi hoyratça ve sert eziyoruz, yıkıyoruz, yakıyoruz, zehirliyoruz.

Çoğumuz, bilmeden, anlamadan, öğrenmeden, farkına bile varamadan...

Ancak duygulu, hassas ve genelde kültürlü ve varlıklı müşteriler ise, durumun çoktan farkında ve artık çok sert ve ters soruyorlar.

Dünya medyasının hergün giderek artan detay analiz haberleri, çok sayıda müşterinin fotoshoplu imaj tanıtımlarından etkilenmediklerini, hatta itici ve sinirlendirici bulduklarını, bunun yerine sektörden daha samimi, aydınlatıcı bilgilendirmeler beklediklerini içeriyor.

Hassas müşteriler sertçe soruyor:

"Bırak bu işlenmiş fotoğrafları, geç bu montajlı videoları, bu çok övdüğün, benim dediğin güzeĺikleri hangi kriterlere göre koruyorsun, ondan bana haber ver, enerji karneni bi göreyim, müşteri başı su ve carbon ayak izin ne? “diye bilmek istiyorlar.

Almanya menşeili Avrupa'nın en büyük turizm yayın grubu FVW'nin bu yılki kongresinde şaşırtıcı bir rüzgar esiyordu:

Zamanın rengi ve ruhu yeşil

Büyük şirketlerin patron veya genel müdürlerin sunumları sürdürülebilirlik ile başlıyordu, iklim değişikliğinin dünyamızda göstermeye başladığı etkilerininin gelecek yıllarda turizme etkisi ile  bitiyordu.

Daha geçen sene aynı salonda büyüme, şirket satınalma, dijitalleşme konuları ile birbirlerine hava atan turizmciler, bu yıl destinasyonlarda ve ürünün oluşumunun tüm proseslerinde alınması gereken acil önlemleri, salondaki katılımcıların birbirlerini destekleyen önerileri ile tek tek sıralıyorlardı.

Ana ürünümüz; doğa, çevre ve iklimin ta kendisidir

Dünya turizmcileri olarak, dünya kamuoyunun gözünde doğayı hem yıkan hem koruyan durumundayız.

Gerçek durumumuz ne?

Kamuoyunun tepkileri ve korkuları sektörün önlemlerinin ve gerekçelerinin önüne geçti.

Destinasyonlaraki ekonomik gücümüzü kullanalım, yerel yönetimler üzerinde baskımızı artıralım.

Artık kaybedecek vakit yok

Müşteri, kamuoyu ve medya tepkisi hergün artıyor. Sektörel bütünsel ve  bütünleşik bir yaklaşımı benimsemek mecburiyetindeyiz.

 

Çoğu noktada müşterek ürünleri paylaşıyoruz,  destinasyonlarımız aynı gökyüzünün altında, müşterilerimiz aynı havayı soluyor.

Sürdürebilir turizm gelişimin düzeyi, temposu ve şekli ev sahibi toplulukların ve destinasyonların doğal ve kültürel yapısını bozduğuna dair örnekler artıyor.

Artık açık ve sert tepki göstermeliyiz

Destinasyon sakinlerinin karakterini, kaynaklarını ve ihtiyaçlarını aşırı yüklemeler ile bozanlara karşı artık açık ve sert tepki göstermeliyiz.

Bunu ancak tüm paydaşların şeffaf olması; destinasyon dinamiklerinin mevcut en son ve en iyi bilgilerden haberdar edilmesi ve kaynak pazarlardaki partner ve iş ortaklarını eşit derecede bilgilendirmeleri ile sağlayabiliriz.

'Turizm sektörü günah keçisi mi?' diye soran meslektaşlarımız var.

Peki iyi güzelde...

Turizm şirketlerinin somut anlamda sürdürebilirlik politikalı ve önerileri ne?

Salondaki katılımcılar sessiz bir bekleyiş içindeyken:

Önce Türkiye’den Diana grubunun Paloma Hotels Filmi sahnede döndü:

Deniz, kum, güneş üçgeninde bir grup genç tatilcinin ahenkli yapılar içersinde doğaya sevgi ve saygı dolu hafif  dokunuşlarının Paloma otellerinin yeşil ve mavinin doğal ve sağlıklı dengesinin kucağında sunduğu memnuniyetin mutluluğa dönüşmesinin yansımasını izledikten ve alkışladıktan sonra bütün salonu etkileyen benim şahit olduğum ilk ciddi örnek çalışma İspanyol Iberostar zincirinden geldi.

İspanyol kökenli meşhur otel zinciri "Değişim Dalgası"adı altında ( Wave of Change) harika bir proje başlatmış.

İberostar göre bu bir proje değil,  bu daha ziyade bir sürdürebilirlik hareketi: @Proje bugün başlar yarın bitebilir, biz bir hareket başlattık ve bu anlayışı çok önemsiyoruz”.

Otellerimizde 2020’den itibaren tüm tek kullanımlık plastiği men ediyoruz

Kilit anlayış : Döngüsel Ekonomi

Yeni doğal karışımlar ile araştırmalara maddi ve manevi  destek vererek mısır nişastasından sertleştirmiş yeni bir yenilebilinir maddeyi devreye sokarak, döngüsel ekonomi yaratmak istiyoruz,  yani üretim, kullanım ve imha süreci yerine dönüşümü ve yeniden dönüşümü esas almayı hedefliyoruz.

Hemen o an elimdeki Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) in araştırmasına bakıyorum:

Türkiye, 2018’de ayda ithal ettiği 33 bin ton plastik çöp ile dünyanın on büyük plastik atık ithalatçısı arasına girdiğini Mısır’dan sonra Doğu Akdeniz’i plastik atıklarıyla kirleten ülkeler arasında ikinci sırayı çıktığımızı öğreniyorum.

Mısır’dan sonra Doğu Akdeniz’i plastik atıklarıyla kirleten ülkeler arasında ikinci sırayı çıktık

Aynı gün Münih merkezli FTI GROUP'un otelcilik kolu olan MP Hotels’den bir basın bildirisi piyasalara yayıldı.

 

MP Hotels iddialı yeşil girişim projesi olarak İspanya Kanarya Adaları takımadalarından başlayarak üç otellerinde heyecan verici pilot program başlattığını ve sürdürülebilir atık yönetimi teknikleri ile MP otellerindeki  gıda atıkları sorununu masaya yatırdıklarını ve seçilen otellerin her birindeki yiyecek ve içecek görevlileri sürdürülebilir gıda uygulamaları konusunda eğiterek  yiyecek atıklarını otellerde ölçekleştirerek  analiz edip önlemler geliştirdiklerini bildiriyorlardı.

Küresel yeşil eğilimin tam ortasında yeni çözüm arayışının hareketliliğine şahit oluyoruz

Uçak, otel, seyahat ve eğlence endüstrisinin küresel yeşil eğilimin tam ortasında yeni çözüm arayışının hareketliliğine şahit oluyoruz.

 

Salonda dağıtılan FVW dergisinde hızlıca göz gezdirirken, Almanya'daki 8,800 seyahat acentesi den oluşan Quality Travel Alliance'ın (QTA), turizmde iklim koruması için büyük bir seferberlik başlattığını okuyorum.

 

8,800'den fazla seyahat acentesi, küresel ısınmaya karşı mücadeleye katıldıklarını ve  otomatik olarak her satılan seyahat paketinden  CO2 telafisi için katkı payı alacaklarını ve ilgili kurumlara ileteceklerini beyan ediyorlar.

Küresel turizmciler en dişli çevrecilere dönüşüyor, sıra biz Türkler'de

 

Türk şirketlerinin operasyonel üstünlüklerine şimdide küresel yeşil eğilimdeki çözüm arayışlarında katkı verecek, ses ve netice getirecek projeleride eklemeleri gerekmektedir.

 

Geçen hafta katıldığım Corendon Airlines’ın muhteşem Friedrichshafen, Nürnberg ve Amsterdam seyahat acenteleri ve tur operatörleri buluşmalarında doğru kargo ve yolcu uçuş ağırlığı optimizasyonu sayesinde Corendon Airlines Atmosfair kayıtlarına göre yolcu başına en az Co2  emisyonu ile en çevre dostu havayolu olduğunu tüm katılımcıları çok olumlu etkiledi.

Uçak, otel, seyahat ve eğlence endüstrisi küresel yeşil eğilimin tam ortasında yeni çözümler arıyor

 

Doğa ve Çevre konuları seyahat endüstrisinin en önemli sorumluluğu olarak gelecek yıllarda şirketlerin ticari geleceğinide tayin edecek. 

Değerli dostlar: Ben tam 4 yıldır bu konuların bir gün ne kadar önemli olacağını yazdım ve iLgili  kurum, kişi ve belediye başkanlarına ilettim.

Benden sonra tufancı olmayın

 

Bu hafta 27 Eylül’de Güre'deki 4. Termal ve Sağlık Turizmi zirvesinde Türk destinasyonlarının ivedilikle uzun ve sağlıklı yaşam bölgesi kriterleri doğrultusunda 'Healthy Longlife Zone'lara dönüştürülmesinin turizmdeki sürdürülebilirliğin ve gelecekteki uluslararası pazarlarda yegane rekabet gücümüzün birinci şartı olduğunu sunumumda yeniden, yeniden, yeniden tekrarlayacağım.

Benden sonra tufancı olma! 

Think Green!


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.