Turizm ne kelime, birbirimize, bakar, bakar ağlardık
Ne diyeyim, olmasaydın ayakkabılarımızı bile zor bağlardık.. Turizm ne kelime, birbirimize, bakar, bakar ağlardık...
Bir salgın...
Tüm dünyayı esir almış...
Ne doğru dürüst,
iş yapabiliyoruz,
ne sokağa çıkabiliyoruz...
Adeta esir,
hatta kuşatma altındayız...
Gene de sınırlarımız belli...
Biz bizeyiz...
Oysa,
Çanakkale'de,
en büyük direnci göstermiş,
Tüm dünyaya,
O sulardan geçilemeyeceğini
ezberletmiş bir komutan,
İstanbul'da,
binlerce şehidin ardından,
gelip de,
Dolmabahçe önlerine
demir atmış,
işgal kuvvetlerini gördüğünde,
"GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER"
diyor...
Gerçekten de, geldikleri gibi gidiyorlar...
Arkada kalan, umutsuz,
çaresiz bir millet...
Elde, yok,
Avuçta yok...
Cumhuriyet'i ilan ediyor,
arkadaşlarıyla..
Saltanatı yok ediyor..
Hilafeti kaldırıyor...
Kadınlara seçme, seçilme hakkını
sağlıyor..
Eğitim, sağlık, adalet...
Bir devlet ne yapması gerekiyorsa..
Fabrikalar,
Okullar...
Hastaneler...
Ülkeyi ileri yüzyıllara taşıyacak
kurumlar...
Hasta yatağında,
Hatay'ı katıyor ülke topraklarına...
Yurtta sulh, cihanda sulh,
diyor...
Masasında 80 devlet başkanını
ağırlıyor...
Ölümünden 20 yıl önce,
her köşesi bilfiil işgal edilmiş,
iktidarda olanlar tarafından,
bizzat orduları dağıtılmış,
bütün tersanelerine girilmiş,
eli kolu bağlı bir milleti,
içeride ve dışarıdaki tüm
düşmanlarına rağmen,
Ayakta tutan büyük insan...
Tüm dünyanın önünde,
Saygıyla eğildiği...
Türkiye Cumhuriyeti'nin,
kurucusu,
Mustafa Kemal ATATÜRK...
Ne diyeyim,
Olmasaydın,
Ayakkabılarımızı bile zor bağlardık..
Turizm ne kelime,
Birbirimize, bakar, bakar
Ağlardık...
Varlığın bir yana,
Yokluğun,
Her gün daha çok,
acıtıyor içimizi...
Hele bu günlerde!
Nerdesin, neredesin dedirtiyor!
Ruhun şad olsun...
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: