Turizm Fuarında bir şehir tanımak... Lüksemburg
Seyahat etme serbestliğine kavuşmayı beklediğimiz şu günlerde, turizm fuarı için 9 yıl önce gittiğim Lüksemburg’un başkenti Lüksemburg’da edindiğim izlenimlerimi aktarmak istiyorum.
Avrupa’nın göbeğinde yer alan Lüksemburg ile ilgili bilgiler, zihninizde canlandı mı? Coğrafya derslerinde Belçika, Fransa ve Almanya ile çevrili küçük bir Dükalık ile prens ve prenseslerin sosyal yaşamlarını konu edinen basın yayın organlarındaki çeşitli yayınlar ilgimizi çekerdi.
Ama bende şehri unutulmaz yapan, 1970’li yıllarda heyecanla beklediğimiz Eurovizyon şarkı yarışmalarında, ülkelere verilen puanların açıklanması sırasında ’Lüksemburg dö puan' şeklindeki Fransızca anons olmuştu. ‘Lüksemburg dö puan’ şeklinde hafızamda yer alan bu ülkeyi yıllar sonra, turizm fuarı vesilesiyle görme fırsatını yakaladım.
Otelimizden, iyi ışıklandırılmış eski şehrin manzarası davet ediciydi
Belçika, Brüksel Kültür ve Tanıtma Müşavirliği’nin Lüksemburg Turizm Fuarı'na katılmak üzere, müşavir olarak görev yapan eşim Kenzi Güzel Çulhaoğlu ile beraber, 2012 yılının ocak ayında yola çıktık. Yağmurlu, gri rengin hakim olduğu bir havada ulaştığımız Lüksemburg tatil fuarı, alanında stand çalışmalarını bitirip şehirdeki otele vardığımızda akşam olmuştu.
Bir vadinin yamacında yer alan otelimizden kemerli köprüsüyle, iyi ışıklandırılmış eski şehrin manzarası davet ediciydi. Gece de olsa şehrin merkezinde bir yürüyüş yapmaktan kendimizi alıkoyamadık. Küçük, ama tarih kokan bir gar binası meydanın ortasında yer alıyordu.
Avrupa’nın her alışveriş caddesinde görmeye alışık olduğumuz zincir mağazalar, ülkenin başkenti 100 bin nüfuslu Lüksemburg kentinde de karşımıza çıktı. Şehri tanımayı gündüze bırakarak, otele dönüyoruz. Otelde musluktan akan suyun lezzeti dikkat çekiciydi.
Ülkede kişi başına düşen milli gelir 80 Bin Euro’yu aşıyor
Lüksemburg ile ilgili bilgi edinmek için,internette web sitelerine giriyorum. Kont Siegfried’in Lütteburg kalesini 963 yılında kurmasıyla tarihi başlayan Lüksemburg’ta, 15. Yüz yılda Roma Cermen İmparatorluğu döneminde 4 kralın seçimi yapılmış. Bu krallardan IV.Karl 1354 ‘te Lüksemburg’u dükkalığa dönüştürmüş. Habsburg’lular, Fransa, Hollanda, Belçika hakimiyetinden sonra 1827’de bağımsızlığına kavuşmuş.
Avrupa’nın batısında yer alan Lüksemburg 600 bin civarında nüfusu, 2,586 km2’lik yüz ölçümü ile küçük bir ülke ama dünyada 80 bin Euro’yu aşan kişi başına düşen gelir düzeyi en yüksek ikinci ülke. Avrupa yatırım bankasını başta olmak, Avrupa Adalet Mahkemesi gibi birçok Avrupa birliği kuruluşlarını barındıran ülke bankacılık alanında oldukça ileri. Komşuları Fransa ve Almanya’nın kültürleriyle karışık bir çok kültürlü bir yapıya sahip ülkede, Lüksemburgca'nın yanında, Almanca ve Fransızca da resmi dili.
Temsili parlamenterlik ile birlikte anayasal krallıkla yönetiliyor
Temsili parlamenterlik ile birlikte anayasal krallıkla yönetiliyor. Ülkede yaşayan yabancılar arasında,100 bin ile Portekizliler başta geliyormuş. Her gün çalışmak üzere, komşu ülkeler, Belçika, Fransa ‘dan 150.000 kişi Lüksemburg’a geliyormuş. Çalışanlardan, bankacılık sektöründe yönetici pozisyonlarda olanların aldıkları ücret 10-15 bin Euro imiş.
Sabah kahvaltıdan sonra otelin bahçesinden şehir manzarasını fotoğraflamaya çalışıyorum. Hava kapalı olmasına rağmen vadideki yeşillik kendini belli ediyordu. Kemerli köprü vadinin iki tarafını birbirine bağlamakla kalmıyor, aynı zamanda eski kent görüntüsüyle muhteşem bir manzara oluşturuyordu. Yağmurun başlamasıyla birlikte, fotoğraf çekmeyi sonlandırmak zorunda kalıyorum.
Bir kentin en iyi yürüyerek gezilmesi taraftarıyım
Vakanz - 2012 Tatil Fuar salonlarında Lüksemburg standında, şehrin Unesco kültür mirası, eski kentindeki, kale, saray, müzeleri, bir çok kültürün izlerini yansıtan mimari yapıları hakkında bilgiler alıyorum. Bir kentin en iyi yürüyerek gezilmesi taraftarı olarak, fuar standındaki çalışmaların ve Ocak ayının yağmurlarının izin vereceği zamanı beklemeye başladım.
Yağmur ve soğuk hava, eski kentte gezmeyi değil ancak fuar alanının karşısında yer alan Aushan Alışveriş Merkezine gitmeme izin veriyordu. 4 gün boyunca. Dışarıdaki güneşsiz havaya nazire edercesine ışıl ışıl aydınlatılan salonlardaki ülke stantlarının rengârenk görüntüsü ile tatil havasının yaşatan ve tatil hayalerinin kurduran fuarın bittiği son günde Lüksemburg’ gezme hayalim bitmişti.
Her fuar sonrasında olduğu gibi, yola çıkılması nedeniyle, söylenenlerin aksine fuarlar için gidilen çoğu şehirleri tanımak imkanı bulamayanlardan biri olarak bana, otelin bahçesindeki tepeden çekebildiğim fotoğraflarla, turist olarak yeniden gelme umuduyla yetinmek kalıyordu.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: