Turistlere WC eziyeti!

K.Ünsal Barış K.Ünsal Barış 31/12/2019 23:40
İstanbul metropolümüz, 2500 yılı aşan tarihinde, bu gün olduğu kadar hiçbir zaman yüz kızartıcı bir kent olmamıştır. Bu konuda beni en iyi anlayacak olan insanlarımız;  profesyonel turizmciler, çağdaş insanlar ve gerçek İstanbul dostları olabilir.

İstanbul’u yüz kızartıcı hale getiren çok konu başlığı olduğunu, İstanbul’da yaşayan çok kişi iyi bilir. Ancak, bazı medeni gereksinimlerimiz var ki, bunların eksikliği veya yetersizliği çağdaş dünyamızda bizlerin birer yüz karasıdır.

İstanbul’un ve İstanbulluların yüzlerini kızartan medeni gereksinimlerden belli başlıları şunlardır;

-    Çarpık kentleşme
-    Yetersiz yollar
-    Trafik çıkmazı
-    Toplu ulaşım yetersizliği
-    Oto-park gereksinimi
-    Yaygın pislik
-    Denetim boşluğu
-    WC sayılarının yetersizliği, mevcut olanların standartlarının ilkelliği.

Diğerlerini sıralamayacağım.

Yukarıda sıraladığım sekiz başlık, İstanbul halkı kadar turistleri de çok yakından ilgilendirmektedir.

Turistleri ülkemize çekmek için her türlü strateji, taktik, tanıtım ve pazarlama yolları denenmektedir. Bu çabamızda başarılı da oluyoruz ki, İstanbul’u ziyaret eden turist sayısı her geçen yıl artmaktadır.

Bu aşamada, tüm turizm bakanlığı yetkililerinin ve profesyonel turizmcilerin aklına bir soru gelmelidir. Acaba turistler İstanbul’u tercih ettikleri için ülkemizden mutlu mu ayrılmaktalar mı? Veya İstanbul’da onları rahatsız eden, hayal kırıklığına uğratan en önemli konu başlıkları neler olmuştur? Bu sorular her turiste mutlaka sorulmalıdır.

Ben, Turistlerin de İstanbullular kadar yukarıda sıraladığım başlıklardan rahatsızlık duyduklarını, onlarla yaptığım kısa sohbetlerden anlayabiliyorum.

Turistleri rahatsız eden, hatta şaşırtan yukarıdaki başlıklardan en sonuncusu için sizlere bir örnek vermek istiyorum:

Çemberlitaş’da bulunan Nurosmaniye Camisi avlusundan ne zaman geçsem,  WC önünde bekleşen kalabalık görüyorum. Bu bazen bir kuyruk görünümünde de olabiliyor. Kuyrukta kadınlı, erkekli, Japon’undan tutun da Amerikalı’sına varıncaya kadar her ülkeden oluşan turistleri görmek mümkün.  

Ülkemiz sorunları ve turizm etkinlikleri ile yakından ilgili bir otelci olarak, bu kuyrukta neden beklendiğini öğrendiğimde, WC kapasitelerinin yetersizliği nedeniyle, ihtiyaç giderme sırasının kendilerine gelmesini beklediklerini öğrendim.  

Anlaşılan, gezi otobüslerinden inen turistler, kapalı çarşı veya camiye girmeden önce, ya WC’ye koşuyorlar veya tam tersine, alışverişten dönen, çoğu emekli ve yorgun turistler, gezi otobüsüne geri binmeden önce WC’ye uğruyorlardı.

Yan yana iki kapı, birisinin üzerinde erkekler, diğerinin üzerinde hanımlara ait olduğunu bildiren simge ve yazılar var. Her iki kapının önünde ve ortasında bir kabin kurulmuş. Kabin önünde bir kuyruk var ve sırası gelen turistler 1 TL karşılığında jeton alıyorlar.

Küçük/büyük ayırımı yapılmamış, 1TL veren kapıdan içeriye giriyor. Fakat her iki kapı girişinde de birer turnike kurulmuş. Turnikeden geçebilmeniz için, önce jetonu atmanız gerekiyor. Sisteme bakınız, peşin para alış verişi buna derler. Müşteri(!) kaçırma olasılığı ise hiç yok.

Jetonu temin eden her turist hemencecik turnikeden içeri girebilse ne ala… Kapıda giriş/çıkış trafiğini kontrol eden bir görevli var. Görevli kişi içeriden bir kişi çıkmadan, yeni bir kişiyi içeriye sokmuyor. Nedeni ise, kabin ve pisuvar sayısının yetersizliği. Bu nedenle içeride yığılmayı önlemeye çalışıyorlar.  

Yani çok sıkışıp da, WC buldum diye sevinen bazı turistler, kuyrukta jeton alabilmek için beklerlerken veya da turnikeden içeri girebilmek için bekleşirlerken, kazara altlarına salıvermek zorunda kalsalar, (Kalmadıklarını bilmiyoruz) memleketlerine döndüklerinde, anlatacakları olumsuz izlenimleri artık siz tahmin edin…

Aynen kabare tiyatrolarına yakışır bir senaryo var ortada…

Bilmeyenler için bilgilendiriyorum, Nurosmaniye Camisi; Kapalı çarşı, Mahmut Paşa, lüks deri ve mücevherat mağazaları ve Çemberlitaş antik kalıntısını birleştiren önemli bir kavşak/geçit üzerinde bulunuyor. İddia ediyorum ki, burası Türkiye’nin turisti en yoğun bulunan noktalarından birisidir.  

Değerli okurlar, bu olayda dikkat çekici iki husus var:

1)    WC işletmecisi, biz otelcileri kıskandıracak kadar güzel bir sistem kurmuş,  adeta darphane gibi para basıyor. Biz otelcilerin bu olaydan alacağımız dersler olmalı.

2)    Belediyelerin, Turizm Bakanlığının veya turist getiren firma yetkililerinin konuya samimi olarak el atmaları gerekiyor. Türkiye’nin en yoğun bulunan turistik noktalarında, gelişmiş ülkelerde görülen  standartlarda, yeterli kabin, pisuvar, lavabo, muhtelif dispensır aparatları ile donatılmış, sıcak su hizmetli, klimalı, havalandırmalı, hijyenik WC’ler açılması için girişimde bulunmaları gerekir.  

Turistlere, Türkiye seçimlerinden dolayı milletçe eziyet ediyoruz. Bu konuya bir an önce el atılmalıdır. Yeri geldikçe, bol bol çağdaşlık nutku atacağımıza, turistlere hizmet etme yolunda mesafe kat etsek daha doğru olur.  

Devir, laf üretme devri değil, iş üretme devridir. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki gelişmişlik ve medeniyet farkını yıllardır bir türlü kapatamadık. Bu kafa ile yol almaya devam edersek, bu farkı hiçbir zaman kapatamayız.  

Sonuç olarak: WC işletmecisinin girişimciliğine şapka çıkarmak gerekir. Kişi işletmesini öyle bir yerde kurmuş ve öyle bir sistem oturtmuş ki, işletme adeta darphane gibi para basıyor. Biz otelciler ise, bin bir zorluk içinde, bin bir detay ve sorun ile uğraşıp, adeta sinekten yağ çıkartırcasına para kazanmaya çalışıyoruz.  

Ne demişler? “İş bilenin, kılıç kuşananın”





 
 

Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.