TORBA TURİZM YASASI
Seçim öncesinde gündeme alınarak Resmi Gazete'de 13 Şubat'ta yayımlandıktan sonra yürürlüğe giren vergi borçlularına yönelik olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gerçekleştirdiği önemli adımlardan biri olan ve kamuoyunda Torba Yasa olarak adlandırılan 6111 Sayılı Kanundan Türkiye genelinde her iş sahasında farklı faydalanmalar oldu.
Bu kanundan yararlanma sürecinde kanunun öngördüğü çerçevede işverenlerin kimi borçlarını taksitlendirirken, kimileri de peşin ödeme yollarını seçerek ekonomiye kazandırılan varlıklarının yanında geçmişi ile de barışık hale gelmiş oldu.
Yazımızın ana fikrine olmasa da giriş bölümüne konuk ettiğimiz 6111 Sayılı Kanun ile ekonomide kayıt dışı görünen varlıkların kayıt altına alınması sağlanırken kanundan faydalanan işletmelere de çoğu konuda ödeme kolaylığı sağlandı.
Bunun yanı sıra kanunun öngördüğü hallerde kayıtlarda yer aldığı halde işletmelerde mevcut olmayan emtialar ve kasa mevcutları ile işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki ödünç verme ve benzeri nedenlerle ortaya çıkan ortaklardan alacakların, emtialar için fatura düzenlemek, kasa mevcutları ve ortaklardan alacaklar için ise beyan etmek suretiyle kayıtların fiili duruma uygun hale getirilmesine imkan verilmiş oldu.
Kanunun sağladığı imkanların kayıt dışının kayıt altına alınması ve hazineye sıcak ya da defaten de olsa kaynak girdisi sağlaması açısından Türkiye ekonomisine torba yasadan faydalanan işverenlere de geçmişin telafisi ve geleceğe dünü silerek başlamanın rahatlığı ile katkısı gözardı edilemez.
Lakin her ne kadar diğer işverenler gibi turistik tesislerinin sahibi olan işverenlerde bu yasadan faydalanmış bile olsa artan turist sayısına oranlandığında gelirleri ile ekonomiye katkısı inkar edilemeyecek olan ve dış ticaret açığımızın yaklaşık % 15 ile % 20’ si arasındaki payını tek başına kapatabilme yetisine sahip turizm için eksik kaldığını düşünüyorum ve eksik kalan kısmın turizme endeksli yeni bir torba yasa ile telafi edilmesi gerektiğinin altını çiziyorum.
Bununla ilgili gerekçeme gelince tabiki Türkiye’nin her bir yanı farklı özellikleri ile bir turizm cenneti. Yalnız potansiyel olarak en geniş kitlenin Akdeniz Bölgesi olması nedeni ile Gazipaşa’dan Kaş’a uzanan hatta yaşanan genel problemlerle işe başlamanın doğru olacağı kanaatindeyim.
Öyle ki bu bölgede her turizm işletmesinin kuruluş ve işletme aşamasında gerek bilerek gerekse bilmeyerek gerekse de bürokratik engeller ve kanunların yetersizliğinden kaynaklanan eksik kalan bir şeylerinin olduğu muhakkaktır. Bu eksiklikler tesislerin kuruluşunda o an kanun kapsamında olmadığı gibi sonradan yapılan kanun değişiklikleri ile boşlukta kalan uygulamalar olabilmektedir.
Bunları örneklendirmek gerekirse iskan safhasında tesis sınırları içerisinde kalmış olan iskelelerin durumu, artan bina sayısının büyükşehirlerde olduğu gibi mevcut yapı üzerine ya da mevcut altyapı üzerine dikey olarak yükselememesi ve inşaat alanlarının artan turist sayısına göre yayılarak genişlemesi sebebi ile alt yapı eksikliklerinin tamamlanamaması ve neticesinde de tesislerin su ihtiyacını karşılamak amaçlı açmış olduğu artezyen kuyuları, tesislerin mevcut yatak kapasitelerindeki uyuşmazlıklar, sahil ve tesis alanlarındaki ecrimisil yolu ile kullanımda bulunan geçici yapılar, yabancı işçi çalışma izinleri, stajyer öğrenci ve nitelikli personel istihdamı konusu, İskan ruhsatına aykırı ama görsel açıdan uygunluğu tespit edilmiş yapılar ve daha aklımıza gelmeyen bir çok konu detaylandırıldıktan sonra, turizm için tasarlanmış yeni torba yasa ile af kapsamına alınabilir.
Bu yeni torba yasanın şekillenmesinde; her bölgeden bir veya bir kaç turizm işletmecisi, her bölgenin ilgili turizm ve dayanışma derneklerinin başkanları, ilgili belde, ilçe ve il belediye başkanları ile birlikte, her ne kadar turizm sektörü ile alakalı mevcut kurum ve kuruluş var ise bir araya gelmelidir.
Ortak menfaatler doğrultusunda meydana gelen bu toplanma hareketi; aynı zamanda bu kurum ve kuruluşları, işletmecinin gözündeki tesisleri denetleyen ve tahsil eden görünümünden çıkarıp; icra da aktif rol oynayan konumuna dönüştürecektir.
Öyle ki bölge seçmeni beklentileri çerçevesinde üzerine düşeni yaparak; kendisine beş yıllık bir süre ile belediye başkanlığı yapan turizmin ve bölgenin sıkıntılarını en iyi bilen kişiyi milletvekili olarak hem de hayaldi gerçek oldu denecek bir oy oranı ile meclise göndermiştir. İktidar partisi kendisine Turizm Bakanlığı’nı vermemiş olabilir. Lakin bu konular ile alakalı fikrini almasına da mani olmayacaktır.
Bu durumda göz önüne alınarak; Turizm Bakanlığı nezdinde oluşturulacak bir komisyon ile turizmin ve bölgenin geçmişte yaşadığı ve geleceğe yönelik atılımlarına ayak bağı olacak sıkıntılar vakit geçirilmeden çözüme kavuşturulmalıdır. Unutulmamalıdır ki dünü silmeyen başarılı olamaz.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: