The Marmara kırmızı çizgiyı ihlal etti
The Marmara olayı bizim sektörümüzün en hassas kırmızı çizgisinin ihlalidir. Küresel pazarlarda Türk otelciliğinin güven kaybıdır, sektör olarak küme düşüşümüzdür. Söz verdiğimiz müşterilerimizin bize "acaba" deyişidir.
Sektör başkanlarından şu ana kadar sert bir kınama gelmese de, geçen yıl KVK Kanunun önemine dair yaptıkları konuşmalar halen kulaklarımızı çınlatıyor...
Sektör olarak geçen sene AB üye ülkeleri uygulama ışığında büyük bir gayret ve ilgi ile KVK konusunda hiç beklemeden büyük bir samimiyet içersinde harekete geçtik.
Sayısız toplantılarda:
“Oteller de turist sezonuna göre sirkülasyona uğrayan çok sayıda personele ve sayısı on binleri aşan konaklama müşterilere ait önemli miktarda genel ve özel nitelikli kişisel veriyi işlemeleri sebebiyle, KVK Kanuna uyum sağlaması gereken işletmelerin başında gelmektedir“ diye kafa yorduk.
Hatta Turizm sektörünün KVK'nın ülkemizde uygulanmasının ciddiyeti konusunda rol model üstlenebileceğini vurguladık.
Gelin görün ki ülkemizde KVK konusunda ilk büyük golü yiyen sektör biz olduk.
"The Marmara Case" küresel puanlamada bizi aşağıya çeker, bu konuda çok hassas uluslararası yapılar mevcut: Dünya çapında meşhur kişilerin, önemli iş adamlarının, hatta büyük kongrelerin ajansları bize şimdi ne kadar inanır?
Sorumlusu kim?
Küresel marka olmak öyle sadece yemek-içmek ile olmaz. Küresel mevzuata ve kurallara istinasız bir şekilde tüm detayları ile uyacaksınız, müşterinize verdiğiniz güven sözünün arkasında duracaksınız. Müşteriniz size tüm etik ve yasal haklar konusunda aralıksız 7/24 inanacak.
Ancak bir otelci mahkeme kararı ve güvenlik/asayiş kurumlarının resmi talebi olmamasına rağmen siyasi üst otoritelerin baskısına ne kadar dayanabilir, böyle bir durumda otelci hangi kurumdan, birlikten yardım isteyebilir, "hayır " demeye cesaret edebilir?
Zor, burada yazamayacağım kadar zor bir durumdayız. Mevzuat bizi bağlıyor: Zira bu ibareleri tüm otel web sitelerinde yazan biz otelciler değil miyiz?
"Otel işletmesi olarak kişisel verilerinizin güvenliği hususuna azami hassasiyet göstermekteyiz. Bu bilinçle, şirket olarak ürün ve hizmetlerimizden faydalanan kişiler dahil, Şirket ile ilişkili tüm şahıslara ait her türlü kişisel verilerin 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVK Kanunu) uygun olarak işlenerek, muhafaza edilmesine büyük önem atfetmekteyiz. Bu sorumluluğumuzun tam idraki ile Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verilerinizi aşağıda izah edildiği surette ve mevzuat tarafından emredilen sınırlar çerçevesinde işlemekteyiz."
The Marmara sektörümüz için son derece talihsiz bir olaya sahne oldu:
Umarım, bu konu kötü bir örnek olarak küresel endüstride KVK konusunda simgeleşmez, çünkü The Marmara bizim otelimiz. The Marmara bir Türk işletmesi ve dünyada ozellikle Avrupa ve Amerika'da çok tanınan başarılı bir marka.
Herşey bu zamanda birbirine bağlı, tüm talihsizlikler, yanlışlıklar, kuralsızlıklar sektörümüzün fiyatlandırmasına bile yansıyor.
Zarar hep turizmcilerin hanesine yazılıyor.
Hiç şüphe yok ki Türkiye çok güzel bir ülke. Doğası, tarihi, kültürü ve gelenekleri gelen turistleri büyülüyor, hayran bırakıyor.
Ve bu hayranlık devam ediyor.
Ancak son yıllarda ülkemizin ayarı bozuldu:
Kuralsızlık kural oldu.
Değerlerimizi hızla kaybediyoruz.
Sektörel disiplinimizin de bu yaşadığımız olay karşısında lafta kaldığı apaçık ortada.
Ayrıca Siyaset günlük yaşamımızda, ışimizde, gücümüzde bizi esir aldı, bitmeyen seçim maratonunda sade vatandaşlık bu ülkede en zor iş oldu.
Sektör olarak ne kadar siyasetin dışında kalmak için en büyük şahsi özveri ile didinsekte, yine olmuyor.
Kaybediyoruz.
Dünyanın en misafir perver ülkesinden asık suratlı insanlar topluluğu klasifikasyonuna geçiş yapıyoruz.
Siyaset kural dışı her taktiği, metodu, stratejiyi üzerimizde acımasızca kullanıyor, bırakacağı kalıcı izlere, ziyana , zarara, bakmıyor.
Bazı olan bitenleri anlatmak, tercüme etmek öyle zorlaştı ki, sizlere anlatamam.
Kelimeler öyle kirletildi, cümle kurmak öyle zorlaştı ki, insana konuşmak bile acı veriyor.
Siyasete ilgili bazı turistler google' den Türkiye’de olan bitenleri takip etmeğe çalışıyorlar, bana da ara sıra soruyorlar:
Bende "google yanlış tercüme yapmış, yok öyle bir şey!” diyorum.
Kolaysa, gelde turiste tercüme et!
Mavi desen Yunan diyorlar!
Hadi tercüme et!
Oysa rahmetli Bülent Ecevit Kıbrıs Barış Harekatını emrini kollarını sıvadığı mavi gömleği ile vermişti.
Hatırlayan var mı?
Dünyanın en değerli topraklarında bu kadar ucuz yaşamak bana dokunuyor arkadaşlar...
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: