Silifke’de Afrodit’e adanan bir kent: Afrodisias
Silifke’de "Afrodisias’a gittin mi" dendiğinde, herkes gibi Aydın Geyre’deki Afrodisias aklıma geliyor. Antik Dünya’nın güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit adına kurulan kentlerden birinin Mersin’in Silifke’sinde de olduğunu öğrenince yola çıkıyorum.
Taşucu ve Boğsak’ın muhteşem deniz manzarası eşliğinde yolculuğum kısa sürüyor. Yeni açılan yolda kıvrıla kıvrıla tepeleri aşan eski yol gitmiş, duble yolda tünelden geçince, kendimi Yeşilovacık ‘ta buluyorum. Yeşillikler arasındaki yolun otuz beşinci kilometresinde güneye ayrılan bir yolda Yeşilovacık yoluna giriyorum. Gözlerim Afrodisias levhasını arıyor. Sorduğumda Selçuklar Camiinden sonra, Tissan levhasını takip etmem gerektiğini söylüyorlar. Afrodisias Antik kentinin bulunduğu yarımadaya, orada Ankaralı iş adamlarının kurduğu kooperatife de Tissan denildiğini öğreniyorum.
Dağ yamacına dik yoldan tırmanmaya başlıyorum. Her dönemeçte, her yamaçta durup Yeşilovacık’ı fotoğraflıyorum. Daracık, bir aracın zor geçebildiği yol bana Datça’nın karşıdan gelenin durup yol verdiği yolu hatırlatıyor. Şubat ayının ilk günlerinde oluşumdan olsa gerek, araç trafiği hemen hemen olmaması sayesinde tepeyi aşıyorum. Yarımadanın iki tarafına yayılan iki koy ile Kösrelik adasının Akdeniz’e uzanan muhteşem bir manzarası karşısındayım.
Sık sık fotoğraf molası vererek, ilerlediğim yolda yazlık konutların arasında nihayet Afrodisias levhasını buluyorum. Sahildeki plajda, işletmelerin çoğu kapalı. İnşaatlarda çalışanlar, kışı burada geçirenlerden yürüyüş yapan az sayıda insanla karşılaşıyorum, Antik kente yürürken.
Ören yeri girişine bilgilendirme levhaları yerleştirilmiş. Antik şehri gezerken seramik parçaları, yıkıntılar arasında temel duvar kalıntıları, her adımda, sütun parçaları, kaideler ile karşılaşıyorum. Tepeye doğru yayılan yıkıntı halindeki kalıntılar şehrin göz alabildiğince büyük bir alana yayıldığını gösteriyor.
Suriye kralı III. Antikos tarafından M.Ö 197’de yaptırılan, Afrodite tapınağını barındıran bir liman kenti varmış burada. Yarımadada birbirine 400 metre uzunluğunda bir kanalla bağlanan batı ve doğuda olmak üzere 2 koyda limanlar varmış. Tekneler bir limandan diğer limana yarımadayı dolaşmadan geçebiliyorlarmış. Aynı özelliğe sahip 2 limanlı Datça’nın Knidos’unu hatırlıyorum. Kanal zamanla çakıl kumulla dolmuş, ana karayla birleşmiş.
Şehrin surları Hitit ve Miken mimari özelliğini taşıyan, üç metre genişliğinde örgü tarzında inşa edilmiş. Yarımadanın yamaçlarında ve kanal boyunca uzanan alanda evler, sarnıç, agora ve kiliselerin olduğu yapıların sadece temel izleri görülüyor. Afrodisias Doğu Koyu’nun güneydoğusunda, denizden 7–8 metre yükseklikte, kıyıya 3-4 metre mesafede, MÖ VI. asırda yapılıp, MS IV. yüzyılda kiliseye çevrilen mabet bulunuyor. St. Pantaleon kilisesinin kalıntıları ören yerinin kendini en iyi gösteren yeri. Kilise tabanı kumlarla örtülerek korumaya alınmış. Mozaiklerde kuş, bitki ve geometrik şekilli motifler ile kiliseye vakfedenlerin isimleri yazılı. Şehrin nekropolü doğudaki Kösrelik adasında yer alıyormuş.
Patika yolda ilerleyerek yarımadayı dolaşıyorum. Akdeniz’in ortasına uzanan yarımadanın koyları yazın gelmesini bekliyor gibi berrak. Burası Flamingo koyu olarak adlandırılıyormuş. Yürüyüş yapanlarla karşılaşıyorum.
Doğu limanından batı limanına gittiğimde, ana kara ile adayı ayıran kanalın uzandığı alan kendini fark ettiriyor. Kanalın üzerinde su birikintisi adeta göl oluşturmuş. Batıdaki limana korsan limanı deniyormuş. Akliman da denilen Doğu Limanını korunaklı yapan Kösrelik adasının gölgesinde kalması. Bu limanda denizden amforalar çıkarılmış. Batı limanın korunaklı hali yok açık denize.
Ben aşk ve güzellik tanrıçasıyım diyen Afrodit’in adına Kıbrıs ve Anadolu’da kentler kurulmuş dediği Silifke’deki Afrodite kent gezisini bitirdiğimde, yapılacak kazılarla ortaya çıkarılacak yapı ve eserlerin, denizin berraklığı ve doğanın her tonunu barındıran Ovacık yarımadasını, Mersin’in önemli çekim merkezi yapacağını düşündüm.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: