Rus turist turizmcilerin yaralarını sarabilecek mi?
Rusların bizlerden uzakta, geçen yıl rakiplerimiz ile yaşadıkları tatil deneyimlerinin ardından, rotalarını yeniden Türkiye’ye çevirmelerinden sonra; geçmişte Türkiye’de yaşamış oldukları tatil keyfini ve imkanlarını, yani mevcut konaklama fiyatları ile eski kalite ve hizmeti sunabilecekler mi?
Osman Ergin
2017 sezonunda turizmciler tüm umutlarını Rusya’dan gelecek turistlere bağladılar. Rusların bizlerden uzakta, geçen yıl rakiplerimiz ile yaşadıkları tatil deneyimlerinin ardından, rotalarını yeniden Türkiye’ye çevirmelerinden sonra; geçmişte Türkiye’de yaşamış oldukları tatil keyfini ve imkanlarını, yani mevcut konaklama fiyatları ile eski kalite ve hizmeti sunabilecekler mi?
Ya da başka bir deyimle tesisler; artan ziyaretçi sayısına rağmen, uygulanan indirim ve aksiyonlara ilave, müşteriye sunumda kullanılan mal ve hizmet dahil her türlü tedarik ürününün artmaya devam eden fiyatları karşısında; elde edilecek olan kişi başı gelirle, geçmişteki kalite ve hizmet seviyesi ile müşteri memnuniyetini sağlayabilecekler mi?
Her şeyden önemlisi de; aslında turizmde devlet politikası olması gerekirken, daha çok turizmcilerin çabaları ile canlı tutulmaya çalışılan turizm de sürdürülebilirlik bu kalite fiyat paritesi ile “sür-dü-rü-le-bi-le-cek-mi”?
Turizmde sürdürülebilirlik son dönemlerin en önemli kavramlarından birisi olup; sürdürülebilirliğin vazgeçilmezlerinden en önemli ikilisi de; Fiyat ve Kalitedir.
Turizmde Fiyat ve Kalite Dengesinin kurulmasında sektördeki iki unsurun yani; tur operatörleri ve konaklama tesislerinin bir biri ile kontrollü ilişkisi ayrı bir önem taşımaktadır.
Turizmin iki aktöründen; tur operatörleri ile konaklama tesisleri arasında denge kurulmadan pazarda fiyat – kalite dengesinin kurulamayacağı unutulmamalıdır.
Öyle ki; pazarda faaliyet gösteren tur operatörleri mevcut rezervasyonları elinde tutmak sureti ile otellerden sürekli olarak fiyat indirimi talep eder ise; işletme yöneticisi de; ön gördüğü doluluk rakamlarına ulaşamayacağını düşünerek temkinli davranacak, mal ve hizmet tasarrufuna yönelmek durumunda kalacaktır.
Bu durum; tesisin sunmakta olduğu hizmet kalitesinde gerilemeye ve rezervasyonların yükselmesi durumunda ise; hazırlıksız yakalanmasından kaynaklanan, aynı kaliteyi ve hizmeti sunamama gibi olumsuzlukları yaşamasına sebep olacaktır.
Her ne kadar bir çok otel kendi satış departmanlarını ve kendi acentelerini kursalar bile; hizmetlerin birbirine bağımlılığından dolayı bir yerde tur operatörleri ile çalışmaları kaçınılmaz hale gelmekte; pastadaki makul payına razı olmayanların kar payını arttırmaya yönelik şark kurnazlıkları da sektörü zor durumda bırakmaya yetmektedir. Kısa günün karı olarak nitelendirebileceğimiz bu durum ve küçük hesaplar; kısa vadede tesis sahiplerini, orta vade de bunun faillerini zor durumda bırakacak ve uzun vade de geneli kapsayarak, telafisi mümkün olmayan kayıpları beraberinde getirecektir.
Mayıs ayının sonuna geldiğimiz şu günlerde; Rus tüketicinin “Türkiye’de tatil yapma isteğinin durağandan olumluya geçmesi” haberi ve Almanya’nın 2014 ten bu güne dek, ilk defa Nisan ayı verilerinin kıyaslanması sonucu elde edilen yüzde 2 artış haberi sektörü umutlandırmıştır.
Göstergelerin ve öngörülerin de etkisi ile turizm sektörünün 2017 yılından en azından doluluk olarak, beklediğini alacağının ışığı görünse de; günü kurtarma adına kalite ve hizmetten verilecek ödün, Türk Turizmini gelecek yıllarda zora sokmaya yetecektir. 2014 yılındaki turizm gelirlerine yeniden ulaşabilmek zaman alacak, bu da küçük hesaplardan ziyade; el birliği ile yapılacak olan büyük fedakarlıklarla mümkün olacaktır.
Sonuç olarak; sektör paydaşlarının tümü elini taşın altına koymalı, el birliği ile turist sayısından çok, elde edilecek toplam gelir ve katma değere odaklanmalıdır. Çünkü; hayatta olmanın, ayakta kalmanın ve hatta sürdürülebilir turizmin de gereği budur.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: