Otelin açık büfesi birbirine girmiş, tabaklar yemekler yerlerde…
Otelin kapısında vardığımızda, bavullarımızı almak için bize doğru koşup gelen bir kişinin palyaço olduğunu fark ettik. Bize dönüp “Abi dedi çalışacak bellboy bulamamışlar da, ben animasyon ekibindenim, yardımcı olmak istedim.”
Şaşırmadık desem olmazdı. Otelin kapısından giriş işlemleri için resepsiyona doğru yürüdüğümüzde, bakalım başımıza neler gelecekti acaba? Düşünmek bile istemiyorum çünkü çok güzel ve keyifli bir tatil hayalleri kurmuştuk.
Burası bir hayvan dostu oteldi, o yüzden minik kedimiz pamuğu evde bırakamazdık. Onu da aldık yanımıza, ehh onun da tatile ihtiyacı vardı.
İşlemler için resepsiyona varmıştık, belli ki otelde kalan bir adam da bizle aynı anda vardı deske. Yukarı tavana doğru bakarak “kolay gelsin” dedi çalışana.
Resepsiyondaki görevli, palyaço ve biz, pamuk da dahil, hepimiz sanki yukarıda tavanda bir şey varmış gibi yukarı baktık.
Yine yukarı bakarak “şikâyetim var” dedi, bu sefer tavana daha dikkatli bakmaya başladık, kırık, dökük felan aramaya başladık. Sonra adam devam etti “boynum...” dedi, “kitlendi kaldı, masaj yaptırıyordum... Spa’da ki terapistten şikayetçiyim” dedi, yukarı bakan kafalarımız indirdik rahatladık ama o rahatlamadı, yukarı tavana doğru söylendikçe söylendi.
Palyaço arkadaşımızla asansöre bindik, biraz yavaş çalışan asansöre sinirlendi, hırsını çağırma tuşuna defalarca basarak daha hızlı geleceğini zannederken tuş panelin içinde takılı kaldı. Asansör iptal. Zaten bahçe katında ayırdığım oda için niye asansöre biniyorduk anlamadım ama galiba direk asansöre yönlenmek, bellboy arkadaşların alışkanlığı herhalde…
Odaya girince kapı dışında bavullarla meşgul olan palyaço beye seslenerek, yatağın üstünde kuğu olduğunu bağırdım. O da normal olduğunu kat hizmetlerinin bir jesti olduğunu söyleyerek sırıtarak güldü… Yüzünde bir anda booking beğeni ikonu belirdi, sanki “bizi puanlayın” gibi hissettim ama sadece hissettim.
Bu kuğu, havlu felan değil ki, bayaa cap canlı bir kuğu dediğimde içerisini kontrol eden palyaço arkadaşımız bir an dondu kaldı, “haydaa odanın bahçe kapısı açık kalmış, süs havuzundaki kuğu odaya girmiş, yatağın üzerine oturmuş” dedikten sonra hayvanı açık balkon kapısından dışarı kovaladı. Özür diledi ve çıkarken artık yüzünde booking ikonu yoktu gibi hissettim.
Bu olaydan sonra biz banyoda canlı ördek olup olmadığına baktık, yoktu.
Nihyet akşam yemeği zamanı, mükemmel bir açık büfe. Ne isterseniz var. A’dan Z’ye… Boş masa bulup oturduk. Pamuk kaşla göz arasında kayboldu. Kalkıp restorantın masaları altında aramaya başlarken bir kadın çığlığı koptu, etraf birden hareketlendi, herkes koşuşturmaya başladı, etrafta büyük bir panik havası başlamıştı… Gözlerimize inanamadık Pamuk açık büfedeki yemeklerin üzerinde bir o yemeğe bir diğerine koşturuyordu. Açık büfe birbirine girmiş, tabaklar yemekler yerlerde. Onu kovalayan da iri bir köpek peşinde, açık büfe üzerinde kedi köpek koşuşturması.
Hemen restorandan sessizce kaçmamız lazımdı, yemek bile yemeden ortadan kaybolduk. Otel dışında oyalandık. Odaya geç girdik, pamuk, pasaklı aşçı gibi üzerinde bütün açık büfe yemeklerinin renkleriyle kapıda bizi beklerken yalanıyordu. “Miyavv” dedi, biz sustuk.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: