Otelcilikte 'Sanat'ın gelir arttırmaya etkisi
Demografik yapı yıllar içinde değiştikçe, otelcilik sektörünün dinamikleri de kaçınılmaz olarak değişime uğruyor.
Bugün, sektörün dinamiklerini hiç kuşkusuz millenials olarak da bilinen (1980-2000 yılları arasında doğan) yeni kuşağın beklentileri şekillendiriyor ve bu nedenle millenials kuşağı otellerin belirledikleri kuralları alt üst ederek ‘deneyimsel’ seyahati tercih eden kuşak olarak tanımlanıyor.
Millennials kuşağı “teknolojiye meraklı, sonuç odaklı ve benzersiz tasarıma ilgi duyan” ortak özelliklerini taşıyan bir kuşak. Seyahat eden millenials için oteller artık sadece dinlenip uyuyabilecekleri rahat bir yerden daha fazlası. Oteller, bu yeni pazarı kazanabilmek umuduyla millenials gözüyle bakış açılarını genişletmek istiyorlar.
Yeni nesil misafir otelde sanat istiyor
Ancak bu bakış açısının anlamı yalnızca odalarının nasıl göründüğüne odaklanmak anlamına gelmiyor. Bu bakış açısı, sanatla dolu lobileri, genişletilmiş ortak alanları, çok işlevli kamusal alanları ve eşsiz bar ortamlarını da kapsaması gerektiğini anlamak gerekiyor.
Aslında fütüristler bundan hayli zaman önce, “Estetik açıdan hoş bir tasarımın millenials'ların tüm ortamlarda istediği bir şey” olduğunu ve sanat eserlerini barındıran otelleri de içerdiğini keşfettiler.
Son yıllarda, dünya genelindeki oteller sanata yatırım yapmaya başladı ve lobi tasarımlarında, publik alanlarda ve hatta misafir odalarında bile sanat çalışmalarına başlamıştır. Hatta bazı oteller bağlılıklarını ve marka stratejilerini birkaç adım daha ileri götürüyorlar.
Oteller sergi alanına dönüşüyor
Bir çok otel sanat eserlerini sergilemekten daha fazlasını yapıyor fotoğrafçılık ve el sanatları üzerine düzenli sanat atölyeleri düzenliyor ve yetenekli yeni nesil sanatçıların eserlerini sergiliyorlar
Oteller artık gelirlerini artırmak için ‘sanatın misafirperverliğine’ yatırım yapmanın avantajlarından yararlanıyor. Ancak, bu durum fazlaca uluslararası büyük otel zincirleri tarafından doğru bir şekilde uygulanıyor. Bu zincirler daha fazla gelir elde etmek ve daha fazla misafir çekmek için sanata yatırım yapıyorlar.
Yeni konsept 'Sanat oteli'
Bugün uluslararası otel sektörüne baktığımızda pek çok otelin sanatı sadece konuklarının zevkine göre mekanların içinde uyguladığı bir durumdan çıkartarak, doğrudan 'Sanat Oteli' açarak bu beklentiyi farklı bir boyuta taşıdığınıda görmekteyiz. Buradaki amaç sanatın misafirperverliğinde herkesin kalkınmasını sağlamak çünkü sanat geliştirir ve süreklilik yaratır görüşü herkes tarafından kabul görmüş durumda.
Bazı oteller bu durumu “Bizim için bir sanat oteli açmak, bir konuğun sadece bakmak ve ayrılmak eylemini yapması değil, sanatı gelip otelimizde yaşayabilmesi anlamına geliyor” diye açıklıyorlar.
Otel sektöründe 'Sanat’ın varlığı küresel bir eğilim olmasına rağmen, bazı insanlar hala sanat tarafından sunulan farklı görüşün daha fazla misafir çekmek ve misafirperverlik-işletme işinin gelirini arttırmak için uygun olup olmadığını tartışıyorlar.
Sanat ve misafirperverliğin yüzde 100 pozitif bir ilişkisi var
İsviçre'de bir otelcilik yönetimi üniversitesi olan ve benimde eğitim hayatımın bir bölümünü geçirmekten mutluluk duyduğum Ecole hôtelière de Lozan (EHL), tartışmalarına karşılık yapılan bir çalışmayla net olarak bu tartışmalara son noktayı koymuş ; bu araştırmaya göre sanat ve misafirperverliğin yüzdeyüz pozitif bir ilişkisi var.
Günümüzde, otelcilik sektörü uzmanlarının çoğu, sanatın otel konuk deneyimini geliştirdiğini belirtiyorlar. Sanat otelin marka imajına uygun olarak güzel bir şekilde dahil edilirse, kesinlikle duygusal itici güç olacak ve misafirler sıkça gelmek üzere bir neden yaratacaklardır görüşündeler.
Tartışmalar ve görüşler bir yana kesin olan bir şey var; yeni dünyada ‘sanat-estetik ve yaratıcılık kavramları daha fazla karşımıza çıkacak ve bu konuda otelcilik sektörü olarak kim daha hızlı hareket ederse, o kazanacak.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: