Os-man, Anadolu’nun bir köyünden gelmiş Antalya'ya...
Turizm sektörü tatlı bir su kayna’ğı gibi. Bu kaynak aktıkça, bilinçli bilinçsiz herkes testisini bu suyun altına tutacaktır ve nitekim de öyle yapıyor... Çoğumuzun Bacasız Sanayi olarak bildiği turizm ülkemiz de geçmişten bugüne darbe alarak gidiyor zaten...
Recep ARISOY
Darbesiz bir sezon geçtiği görülmemiştir desem, sanırım doğru düşünmüş olurum...1982 den 2009’a kadar geçen süre de çok şeyler değişti sektörde. 2000’li yılların başında başlayan sorunlar azalış göstereceğine tersine daha da çoğalıyor. Sektörde hizmet kalitesinin aşağılara iniş göstermesine neden maliyetler düşürülmesi için vasıfsız eleman seçimi gecen zaman boyutunda her sezon bir basamak aşağılara sürüklenmekten kurtulamadı. Sektörün 2000 öncesi dönemleri hizmette ve kalitede daha farklı bir çizgide oluşu ve o dönemler çizginin korunması için otel yöneticileri, Acenta Rehberleri oluşacak sorunların önünü kesmek için büyük bir azimle çalışıyorlar idi.
Daha o dönemler Acenta Rehberleri turistleri uyarıyorlar, karşılaşabilecekleri bazı olumsuzluklar ile ilgili Turizmin bugün olduğu gibi cılkı çıkmamış idi... Daha bir sade, kontrol altında yürüyor idi bu sektör... Ne zaman, gemisini yürüten kaptan olmaya başladı, gelirin katlanarak büyümesi için yatak sayısı arttırılmaya girişildi, artık yavaş yavaş bu hızlı ve çarpık büyümenin bugün çürük meyveleri alınmaya başlandı... Olacağı da buydu... Haklı olarak bunun bir dengesi olarak da bütün kollara bu çarpıklık, rezalet yayılmaya başladı... Anadolunun genci zaten işsiz... Çoğu bu işsizlik pisikolojisi içinde hayatından bezmiş durumda... Ne yapacak?... Tabii ki atlayacak otobüse cennete bir bilet alacak... Amaç ilk sırada belki para kazanmak gibi görünse de, işin aslı kapağı kendisini daha çok yurt dışına atabilmenin imkanlarını aramak... Bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirilecektir bu elbette... Bölgeye gider, ayarlarım cici bir hatun ve keyfime bakarım...
Allaaaahhh !!! Allaaaahhh! yeme yanın da yat !... Hazır ayağa gelmiş fırsat kaçar mı? Almanya dan Helga gelmiş, İngiltere den Karol gelmiş, Danimarka dan Tina gelmiş...Yalnız bırakılır mı bu misafirler hiç ?... Misafirperver bir toplum olduğumuz her fırsatta bir şekilde kanıtlanmalı düşüncesiyle, herkes işin bir ucundan kendine göre tutuyor ve parselliyor... Kanun, Kural kim takar... 1000 küsür yataklı ruhsatsız otellerin, restaurantların, diskoteklerin coğrafyaya dağıldığı yerde, zaten balık baştan kokmuş diyerek, fazla da üzülmemek lazım aslında... Birileri Ankara da işi bitiriyor, Akdeniz de kocaman devhasal tesisin inşaatına başlanıyor orman içinde güzelim asırlık ağaçlar katledilerek...
Os-man Anadolu’nun bir köyünden tası toprağı toplamış ve gelmiş Antalya ya... Sadece belki TV de şahit olduğu bazı görüntülerin bir an gerçekleri, canlısı ile karşı karşıya kalıyor... O zaten bir erkek... Doğal olarak cinsel ihtiyaçları var giderilmesi gereken... Ne yapacak ?... Hazır Helga da üstsüz plaj da yatıyor ve os-manımı oradan kesiyor ve ona kaş göz ediyor... Hayır Osman !!!... cızzzzzz !!! No Os-man !!!... cızzzzzz! yasak diyemezsin... Davetkar bir durum var ortada...1 taşla avlanan kuş sürüsü cennetinde o..man... Para var, Aşk var, Cinsellik var, Eğlence var... Var oğlu var... Nerede var başka bu bollukta Os-man’ın gözünden kaçtı?
Tabii biraz mizah ve acitasyon ile süslüyorum meseleyi affınıza sığınarak ama gerçekler de görmezden gelinmez..
Başta Turizm Bakanlığından başlanarak, Türsab üzerinden yerel İdare Merkezlerinin sıkı denetimi ve kontrolü altına girmedikçe durum daha da bir vahim hal almaya başlayacaktır...
Her kademe kendi için de önce bir dürüst olacak ve göz yumulmayacak... Anadolu’dan gelen Os-man’ın Garsonluk Hizmeti beğenilmiyor ise, o zaman kesenin ağzı açılacak ve Turizm Meslek Yüksek Okulları Mezunları önemli hizmetlerin, pozisyonların başına getirilecek... Oradan kırpayım, buradan kırpayım, ama işletmem hizmette kusursuz hizmet versin ile olmuyor maalesef... Bacalı sanayide de olmuyor bu bacasızında da...
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: