Önce kültür açılımını yapalım...
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın Yürütme Kurulu üyesi mimar Korhan Gümüş, İstanbul 2010 projesinin yıldızının, Avrupa'nın en büyük transfer merkezi olan Yenikapı olacağını söylüyor
- İstanbul Avrupa Kültür Başkenti 2010 projesi yola çıkış misyonu ile şimdiye kadar yaptıkları karşılaştırıldığında ne kadar yol aldı?
- Ülkede bir değişim söz konusu: Bu değişim kamunun kültüre açılmasıyla ilgili. Cumhuriyet programı köklü bir değişimden geçiyor aslında. Bu değişim neo-klasik modernleşmenin sonu sayılır. Neo-klasik modernleşme, kültürü bir kenara koyuyordu ve bunu ya ideolojik bir üretim aracı aracı haline getiriyor ya da eğlencelik, boş bir konu olarak görüyordu. 21. yy'da neo-klasik siyasetin sonuna geldik. Bu değişim içinde kentler söz sahibi olmaya başlıyor ve medeni dünya böyle bir şey. Ya İstanbul bu medeni dünyanın bir parçası olacak ya da çığırından çıkıp 70'lerden beri karşılaştığı problemin daha da azmanlaşmasıyla şekilleşecek.
KENTİ YENİDEN TANIMAMIZ GEREK
- Marmaray bir ulaşım projesi değil mi?
- 2010 içinde karşılaşılan öyle problemler var ki, bunlara çözüm getirmek meseleyi anlaşılır hale getiriyor. Bunlardan en önemlisi Marmaray gibi bir projenin ulaşım projesi olarak değil; kentleşme projesi olarak algılanmasını sağlamak. Yenikapı'da Avrupa'nın en büyük transfer merkezi olacak. 2010, AKM'de şu ana kadar başarılı olamadı ama o da bir deneydi. Ama henüz yeni başlıyoruz bu konuları konuşmaya. Kent yönetimlerinin politika içinde oynayacakları rolü ve konumlarını yeni tartışmaya açtık. Bugüne kadar belediyeler imar işleri yapan kurumlardı. Hâlâ tarihi yarımada için koruma amaçlı imar planı yapılıyor. İmar planı bir kentin sadece inşaat kısmını içerir. Kent yaşayanları ile çok karmaşık bir şeydir. Hâlâ hücrelere bölünmüş 19. yy'dan kalma kamu zekâsı ile yönetilebilir mi bu kent? Bu modelin sonuna geldik. Yeniden yapılanma süreci ve Kültür Başkenti programı kent deneyimi üretmeyi hedefliyor. Kültür Başkenti yanlış algılanıyor: bu daha fazla havai fişek atmak, konser yapmak, sergi açmak, inşaat yapmak demek değil. Avrupa Birliği asla kültür başkenti projesini böyle bir amaç için tasarlamadı. Amaç 21. yy kentlerinin oynayacağı rolü tanımlamaktı.
- Yaşayanları olarak İstanbul'u ne kadar tanıyoruz?
- Küçük bir kesim İstanbul'u tanıdığını sanıyor: Cihangir'de, Nişantaşı'nda yaşam sürüyorlar. Zannediyorlar ki bu proje ile her yer Fransız sokağı gibi olacak, İstanbul düzenlenecek. Bugüne kadar restorasyon diye bize öğretilen bu. Profosyonelliğimiz, sanatçılığımız, politikacılığımız eskidi. Bu yeni durumda kenti yeniden tanımamız gerek. Araştırma ve deneyimin daha önem taşıdığını görmemiz gerekiyor. Kentsel dönüşüm deyince, yeni bina yapmayı anlıyoruz.
- Bana yurtdışından iyi bir kamusal ara yüz örneği verebilir misiniz?
- Bienali düzenleyen Venedik Vakfı. Porshe'nin sahibi de var, Fiat'ın sahibi de var, merkezi otorite de var içinde. Venedik, Amerikalı turistlerin ziyaret ettiği ölü bir kent olurdu o vakıf olmasa. Sanatla direniyor ama ölüme. Venedik berbat bir durumda: gençleri kaçıyor, ölümle mücadele ediyor. Elinde hiçbir şansı olmamasına rağmen güncel sanata yatırım yapıyor. Bizim belediye gibi tarihe takılıp otellerle var olmaya çalışmıyor. Bu yüzden fikir üretiminin bağımsızlığına ihtiyaç var yoksa paraya teslim olduğunuz an bittiniz. Paraya teslim olsa Venedik'ten hiçbir şey kalmaz.
KAFALARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ ÖNEMLİ
- 2010 projesinin kalıcı projeleri diye bakılan AKM, Gazhane ve Yenikapı projelerinin ne aşama olduğundan bahsedelim mi?
- AKM'nin 2010'la bir ilişkisi kalmadı maalesef. Gönüllü insanlar AKM'yi bir başarı hikâyesine dönüştürdü. Bir çalışma grubu oluşturduk, herkes zamanını ve parasını harcadı. Ocak ayından itibaren bir dava süreci başladı. Esas dönüştürülmesi gereken kafalardı, AKM değil. Gönüllü çabalarla iyi bir müzakere ortamı oluşturduk. Ne zaman iş profosyonelleşti: bilir kişiye dayanan bir mahkeme kararı ile proje durduruldu. Bundan ders çıkarmak gerek. AKM şu an bekliyor.
- Neyi?
- Hiçbir şeyi. AKM 2010'un ana problem atiğini ortaya koyuyordu. Bir dönem kültürün kamusallaşması için bir proje üretilmiş, bugün bu nasıl dönüşecek? Bunu ele alması; 2010 için çok önemliydi. Programa alındı ama 2010 bunu yönetemedi. Projelerin mükemmel bir şekilde üretilmesini sağladı ama proje mahkeme tarafından durduruldu. Bunun hemen anlaşılması lazım. AKM müzakere ederek dönüştürülmeli. Bina değil, kafaların dönüştürülmesi önemli. Bu gidişle gidecek bina. Hasanpaşa işlevini yitirmiş endüstriyel bir alan. Bütün masrafları karşılanarak dönüşümü mümkün ama daha sonra işletmek için yüzde 30 belediye'nin; yüzde 30 sponsorların ve yüzde 30 devletin katılımı gerek. Sadece özel sektör ve devlet işbirliği ile olmaz. Bir başka Sütlüce örneği olmamalı Hasanpaşa. Bildiğimiz tüm modeller tıkandı. Tazelemek gerek.
İstanbul halkı da katılımcı olmalı
- 2010'un en kalıcı projesi hangisi olacak?
- Bence Yenikapı. Avrupa'nın en büyük transfer merkezi olacak. 2010'un yıldız projesi bu. İkinci olarak da geriye yönetim modelleri kalacak. Eğer başarabilirsek tabii bu saydığımız tüm bu projeleri uygulamayı... Herkesin buna odaklanması lazım: 2010'dan geriye kalacak olan "yeni bir yönetim tecrübesi" Bizim 19. yy'dan kalma alışkanlığımızı terk edip, ilişkisel bir mantıkla, disiplinel ayrımları aşıp çoklu düşünceye açarak kentin konularını düşünme alışkanlığı edinmemiz. Devrimden daha önemli bir gelişmeden bahsediyorum ben. Yenikapı'da uygulamaya çalıştığımız program gerçekleştirilirse herkes kazanacak. Dönüşüm herkesin lehine olacak. Orada yaşayan insanların da, belediye başkanının da, mimarların da...
- Peki İstanbul halkı nasıl katkıda bulunabilir?
- 'Ben de varım!' demeli. Kendi geleceği üzerinde söz sahibi olmak istediğinin altını çizmeli, entelektüel kesiminse danışman olmaktan vazgeçip, elini taşın altına koyması lazım. Bence bu çok önemli, tayin edici olan bu. Halkla siyasetçi arasında olmaz bu işler. Sadece özel sektör entelektüel üretimi destekliyor. Böyle şey olur mu?
- Peki entelektüeller ne yapmalı tam olarak; söyleyin o zaman açık açık...
- Kamunun entelektüel üretime açılmasını talep etmek zorundalar. Bu olmazsa olmaz. Asıl risk alması gereken kamudur. Pompidou Center, Venedik Vakfı kamu kuruluşları. Kamunun özel sektörden daha ilerde olması lazım. Özel sektör yenilik üretemez; risk alamaz. Kamudur risk alabilen, toplamında en yaratıcı işleri kamu destekler Avrupa'da. Avrupa Birliği fon dağıtıyor deniyor: Hayır. Avrupa Birliği'nin esas yaptığı bilgi üretimini teşvik etmek. Bunu artık görmemiz, anlamamız lazım. Kültür açılımı Kürt açılımından daha zor. Kültür açılımı tüm açılımların anasıdır: Kürt sorunu, Alevi sorunu, Ermeni sorunu, yoksulluk... Bunların hepsi tek bir sorunu ve dolayısıyla tek bir açılımı ifade ediyor: Kültür açılımı! Eğer bu açılımı yaparsak diğer açılımları yapmış olacağız, konuşmamıza bile gerek kalmayacak.
Yenikapı'dan önce ve sonra...
Yenikapı'da herkesin kazanacağı bir formül üzerinde çalışıyoruz. Bu proje mimarlığın insanlığın hayatlarını nasıl değiştirecek bir alan olduğunu gösterecek. Yenikapı'dan önce ve Yenikapı'dan sonra diye anılmaya başlanacak İstanbul. 19. yy'dan kalma bir ulaşım projesi olarak görürsek bunu, bir adım ileri gidemeyiz.(shf)
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: