Kor Ateşte çıplak ayakla Yürüyen Rahibelerin Şehri... Hieropolis - Kastabala
Osmaniye’nin 12 km kuzeybatısında, Kadirli’nin 35 kilometre güneydoğusunda bulunan Kastabala’ya, biz Adana’dan Osmaniye üzerinden gitmek için yola çıkıyoruz. Eski yol E 5 üzerinde ilerlerken, Yılan Kale, Toprak Kale’yi uzaktan görerek, yol alıyoruz.
Osmaniye’den Kadirli yönüne sapınca ‘Kadirli’ye artık geldik’ diyor Uğur, Karatepe Müzesini ziyaretten sonra akşama Kadirli’de oluruz diyorum ben. Cevdetiye Köyü’nü geçip Karatepe Aslantaş Açık Hava Müzesine giderken, bir kayanın üstünde yükselen kale karşımızda uzaktan görünüyor. Orta çağdan, 12-13 yüzyıldan kalma kaleye doğru yaklaşınca, çevresinde bir antik kentin kalıntılarıyla karşılaşıyoruz. Hieropolis-Kastabala adıyla bilenen antik bir yerleşimin kalıntılarını barındıran ören yeri burası. Sütunlu Caddeden kalenin eteğine doğru yürüyoruz. Vadide tiyatro kalıntısı ilk gözüme çarpan oluyor.
1500 dönümlük alana yayılan Kastabala antik kentinin adına ilk kez Seleukos kralı IV. Antiochio Epiphanes’in M.Ö.175 bastırdığı sikkelerde Hieroplis olarak rastlanır. Romalılar döneminde, Romalı imparatorlarından Traian, Hadrian ve Caracalla kenti ziyaret etmişler, ziyaretleri anısına kent halkı heykellerini dikmiş, bu dönemde şehir çeşitli yapılarla donatılmış. M.S 260’da Sasani kralı Harput tarafından alınan kentte, M.S.380 yılında Bizanslılar dönemi başlamış, M.5 yüzyılda kurulan Cicilia Sekunda (Ovalık kilikya) eyaletinin başkenti Anavarza’ya’a bağlanmış. Efes’teki 431 tarihli ile Kadıköy’deki 451 tarihli konsüllere katılan kent 526 yılı sonrasında meydana gelen depremlerden büyük yıkımlar görmüş, haçlı seferlerinde uğradığı tahribattan sonra önemini yitirerek terk edilmiş.
Geç Roma döneminde 5. yüzyılda zeytin yağı üretiminin Karatepe civarındaki köylerde ile Düziçi’nde yapılırmış. Karatepe-Düziçi arasındaki bulunan bölgede Zeytinyağı presleme taşları kalıntıları rastlanmış,7 ila 10 km’lik mesafelerde yer alan bazilikaların mozaiklerinde zeytinyağı presleme taşları görülmüş. Bölgede elde edilen zeytin yağları önce Hieropolis Kastabala’da toplanıp, buradan ihraç edilmek üzere, İssos limanına nakledilirmiş.
Güney Sütunlu caddesi, Kuzey sütunlu cadde, Prypilon, taban mozaikleri, tiyatrosu ve hamamının ayakta kalmış duvarları dikkat çeken yapılar. Bodrum Kale olarak da adlandırılan kalenin eteğinde bir vadi üzerinde doğu, kuzey, güney MS 4.yüzyılda inşa edilen bir surla çevrili şehrin ana caddesini batı doğu yönünde uzanan taş döşemeli sütunlu cadde oluşturuyor. Biri güneyde diğeri kuzeyde olmak üzere 2 kilise kalıntısı mevcut. Izgara planlı şehirde tiyatro, dükkanlar, hamam ve kamu ve sivil yapılar bu plana uygun olarak inşa edilmiş. Kentin nekropolü yamaçlarda bulunuyor. Vadinin Doğu yamacında mimari kalıntılar ve yazıtlar Artemis Perasia’nın kutsal adağının burada bulunduğunu ortaya çıkarmış. Tapınak kilisesi, Aziz Thekla kilisesi (Meryemlik Kilisesi) ile M.S 5. yüz yıla tarihleniyor.
M.Ö 1. yüzyıldan M.S. 17'. Yüz yılın 2. yarısına kadar yaşamın hüküm sürdüğü, Hieropolis-Kastabala antik kentte, Ceyhan (pyramus) nehri kıyındaki kentlerin katıldığı Ana tanrıça Artemis Kült Törenlerinde rahibeler kor halindeki közler üzerinde çıplak ayakla yürürlermiş.
Ören yerindeki kalıntılar arasında yaptığımız 1 saati aşan gezimizin sonunda yeğenim Uğur ile Karatepe Müzesi’ne doğru yol alırken, ben çıplak ayakla kor ateşte yürüyen rahibeleri düşünmeden edemedim. Günümüzde, Uzakdoğu ülkelerinde de çıplak ayakla yürüyen insanları var olduğunu, Hint filmlerinde gördüğümü hatırladım, ürperdim.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: