Haymana’da Şifalı Su Tatili
Ankara’dan yola çıkıp, Gölbaşı'nı geçince, yeni yoldan rahat bir yolculukla, Haymana şehrinin girişine ulaşıyoruz.
Otelleri gösteren yön levhalarının birinde Midas’ın adını görünce, Haymana’da Friglerin ünlü kralı Midas’ın da kaplıcalardan yararlandığı düşündüm. Hititlerden günümüze uzanan tarih sürecinde, kim bilir kimler şifa bulmuştur bu ılık sularda…
Şehir merkezine Ankara Caddesi’nden ilerlerken, yıllar önce ’Ankara’da Termal Turizmi’ adlı yayının çalışmaları için geldiğim Haymana’daki gelişmeleri, değişimi gözlemlemeye çalışıyordum.
Eskinin taş –kerpiç-ahşap evleri yerini, yeni çok katlı binalara bırakmış. Cimcime Sultan Kaplıcasına kadar birçok lokanta, kafeterya açılmış. Her şehirde gördüğümüz zincir marketlerin şubelerinin de birbirine yakın olduğunu görüyoruz.
Şifa Tatili
Caddenin sonunda geldiğimizde, yıllardır Haymana’da devre mülklerine, ılık suda şifa tatiline gelen dostum Hüsnü Bey’ i arıyorum. Bir başka dost Alaaddin Hoca’mın Yol tarifine göre, Cimcime Sultan kaplıcasını geçip vadiye doğru iniyoruz. Evlerinin önünde eşi Nevin Hanımla buluştuğumuzda, ‘İşte sizin rezervasyonunuzun yapıldığı otel de burası’ diyerek Kral Midas’ın adını taşıyan oteli gösteriyor. Haymana’da dostlarla beraber Kral Midas gibi biz de şifa tatili yapacağız diyorum, eşim Kenzi Hanım’a.
Otelin havuzunda, sıcak suya girdiğimde, denizin tuzlu serin suyuna ilk girişte hissettiğim ürpertiyi hissetmedim değil. Sıcak değil, ılıkmış dedim kendi kendime. Çocukluğumda, Kokarca, Kokar, Kaplıca, Ilıca, İçmece, Sıtma Suyu şeklinde adlandırılan kaynaktan buharla akan sıcak suyun bulunduğu yakınlardaki yerlere gidildiğini büyüklerimizin birkaç hafta kalmak için komşularla birleşip çadırlarda kalıp geldiklerini, meraklı biz çocukları götürmediklerini unutamadığım kaplıcaya yıllar sonra Haymana’da kavuşmuştum.
Şifalı Frigyanın Devamı
Ülkemizdeki şifa sulardan yararlanma geleneğine baktığımızda, sıcak su kullanımı ile ilgili en eski yerlerden birinin M.Ö. 1750-1200 yılları arasında yaşamış Hititler tarafından işletilen Ankara-Ayaş kaplıcası ile Afyonkarahisar bölgesi olduğu görülüyor. Afyonkarahisar’daki kaplıca geleneği Frigler (M.Ö.750) döneminde sürdürülmüş, bölgeye o dönemde “Şifalı Frigya” anlamına gelen “Frigya Salutiris” adı verilmiş.
Şifalı su kaynakları üzerine Avrupa’da hamamları ilk kez inşa eden Romalılar, Anadolu’da da hamamlar inşa etmişler, geleneğin temellerini atmışlar. Bu hamamlar daha sonraları Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde de restore edilerek kullanılmaya devam edilmiş. Hatta Osmanlılar hamamlara buğu kabinleri ilave etmişler. Afyonkarahisar-Ankara arasında uzanan Frig vadisinin devamında yer alan Haymana’da bugünkü Cimcime Kaplıcası, bir Roma hamamının bulunduğu yerde binlerce yıldır şifa dağıtmış.
Dünyanın En Şifalı Suyu
Haymana’da şehir turuna çıkmadan önce, Hüsnü Bey ile Belediye’ye gidip, Kültür Müdürü Halil İbrahim Uçak’ı ziyaret ediyoruz. Moskova’daki fuardan yeni gelmiş, Bakü’ye gitmeye hazırlanıyordu.
Küçüklü büyüklü 14 konaklama tesisinde 2000 civarında yatak kapasitesine sahip olduklarını, yurtiçi ve yurt dışındaki fuarlara katıldıklarını, öncelikle yatırımcıları ve tatilcileri Haymana’ya çekmeye çalıştıklarını anlatıyor. Yeni yaptırdıkları sondajla daha fazla sıcak suya kavuşmuş Haymana’nın dünyanın en iyi şifalı suya sahip olduğunu gösteren tahlilleri de, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatolji Bölümünde yaptırmışlar.
Düzenlenen raporda, Haymana kaplıcalarından yararlanmanın, deri, kemik ve romatizmal hastalıklar, eklem iltihapları ve ağrılarının giderilmesinde, yaşlanmayı engelleyici (anti-aging), Bilişsel (Alzheimer) ve damar sertliği hastalıklarının tedavilerinde destekleyici büyük rol oynadığı belirtiliyor.
Biraz Kent Merkezi
Haymana’nın gelecekte dünyadaki örnekleri gibi bir sıcak su şehrinin ihtiyaçlarına göre planlanması gerektiğini önerirken bu anlamda yeterli imkanlara sahip olduğunu görüyorum. Yurtdışına da açılmayı planlayan Haymana’da ziyaretçilerin zamanlarını, merkezde ve çevrede daha unutulmaz hale getirmeleri için bu imkanların ortaya çıkarılması gerekiyor.
Hüsnü Bey şehirde alışverişini yaparken, ben buluşma yeri olarak belirlediğimiz, Cimcime Sultan kaplıcasının olduğu meydana geliyorum. Belediye'den aldığımız broşürleri inceliyorum. Suyundan yararlanarak, yaralarından ve ağrılarından kurtulup şifa bulduğu kaplıcaya adını veren Cimcime Sultan’ın türbesi de burada bulunuyor.
Küçük pansiyon ve otellerde kalanlar ile günübirlik gelenler bu kaplıcadan yararlanıyormuş. Günümüzde Haymana'da, Medrese, Seyran ve Cimcime olmak üzere 3 kaplıca var
Adının bir rivayete göre 14 yüz yıl başlarında Kayı Beyi Ertuğrul Bey’in annesi Hayme Ana’dan gelme, diğer bir rivayete göre Haymana mera, yeşillik, otlak anlamına geliyor.
Biraz da Tarih
Haymana’nın tarihiyle ilgili ilk bilgilere, Dereköyündeki bir kayalıkta yükselen kale kalıntısında, Atatürk’ün isteği ile 1930 yılında Von der Osten tarafından ilk kez başlatılan ve 1990 yılına kadar sürdürülen kazılarda ulaşılmış.
Birinci kültür tabakasında Hitit dönemine ait kaya kabartmaları ve dinsel amaçlarla kullanıldığı düşünülen yapı kalıntıları; ikinci kültür tabakasında ise Frigler dönemine ait kalıntılar ortaya çıkarılmış. Roma ve Bizans dönemlerine ait az sayıda eser ele geçirilmiş olan kireçtaşından yapılma sur kalıntılarının doğuya doğru uzandığı kale kalıntılarına Gavurkale adı verilmiş.
1127’de Selçuklular ve Osmanlılar döneminin izlerini yansıtan yapılardan birini, cumbalı konak meydanı çevreleyen yüksek otel ve pansiyon binaları arasından kendini belli ediyor.
Meydandan vadiye baktığımda yeni oteller ve devre mülkler ile inşaatı süren yapılar görüyorum. Fotoğraf çekiyorum bir yandan, şehrin ve meydanın. Bu arada, bir zamanlar insanların şifa bulmak için Cimcime kaplıcasının etrafına çadırlar kurduklarını düşünmeden edemiyorum. Hüsnü Bey, Nevin hanım ve Kenzi Hanım ile pazar yerinden meydana geliyorlar. Nevin hanımın rehberliğinde Haymana gezimize başlıyoruz.
Kaplıcalar ve Kaynarcalar
Yıllarca Haymana'da doktorluk yapan Dr. İsmet Canpolat ile kaplıca tedavisi konusunda sohbet etmek üzere, Doktor&Saraçoğlu Otelinin lobisinde buluşuyoruz. Ülkemizin çok zengin doğal kaynaklarından olan sıcak suların enerji ve ısıtma gibi alanlarda kullanılan sıcak sular Jeotermal (Kaynarca) ile Şifa için kullanılan Kaplıca suyunun farklı olduğunu anlatıyor.
Haymana'daki kaplıcanın ılık suyunun kaynaktan çıktığı gibi 44.5 derecede kullanıldığını, sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa, 10 dakika süre suda kalınması ve 10 dakika ara verildikten sonra ikinci kez 10 dakika kalındıktan sonra dinlenilmesi gerektiğini, toplam 21 kürün yapılması gerektiğini tavsiye ediyor, Dr. Canpolat. Haymana'daki otellerde kaplıca havuzlarının yanında sauna, hamam, çeşitli masaj ünitelerinin var olduğunu öğreniyorum, sohbetimizden.
Otelden çıktığımızda sol tarafta girişinde 'Reyhan Pansiyon 'asılı, terk edilmiş izlenimi veren bir bina dikkatimi çekiyor. Merakla oraya yöneliyorum. Pencerelerinin camları kırık, iç kısımları yer yer çökmüş eski bir konak burası. Dikkatlice baktığımı gören yaşlıca bir Haymanalı ‘Burası bir zamanlar Haymana'nın Pera Palası idi, böyle yaz' diye sesleniyor.
Yeşillikler içindeki vadiye bakan binanın önünden şehre uzanan, ağaçları yeni budanmış, vadiyi gören ziyaretçilerin tercih etmesi gereken bu gezinti Yolunda biz de bir süre yürüyoruz.
Kurtuluş Savaşı
Vadiden uzaklara bakıyoruz. Karşımızda, Çaldağı, Mangaldağı, Türbetepe. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır' sözlerini söylediği, Yunan güçlerine karşı 23 Ağustos-12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan savaş sonucunda saldırıların püskürtüldüğü,13 Eylül 1921'de Yunanlıların Sakarya nehrinin doğusunu terk etmek zorunda kalıp geri çekildikleri, Kurtuluş savaşımızın en önemli safhalarından biri olan Sakarya Meydan Muharebesi’nin geçtiği tepeler ve plato karşımızda.
12 Eylül 1921'in Kurtuluş Günü olarak kutlandığı Haymana'da, şehitlerimiz saygıyla anıyor, gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Belediye'de yaptığımız sohbette İbrahim Bey'in, Büyük bölümü Haymana ilçe sınırlarında yer alan Sakarya Meydan Muharebesi’nin yapıldığı alanlar, Polatlı’daki alanlarla beraber toplam 13.850 hektarlık bölge Milli Park ilan edilmiş, şehitliklerdeki düzenleme çalışmalarının bitirilmesinin beklendiğini belirtişini hatırlıyorum.
Şifalı sudan yararlanmanın yanında gezip görülecek yerler için oldukça fazla zamanımız olduğunu fark ediyoruz. Şehir içinde, Osmanlı döneminden kalma Merkez Camini ziyaret ediyoruz. Ahşap işlemeli tavanı etkileyici. Pazar sokağından devamla, önceleri okul olarak kullanılmış, günümüzde restore edilmiş müze olarak kullanılması düşünülen kilise ve karşısında restore edilmeyi bekleyen harap haldeki tek katlı bina Papazın Evini görüyoruz. Hemen arkasında yükselen taş ve ahşap konak hepimizin beğenisini kazanıyor. Uzun süre ayakta kalmasını dilediğimi konağa giren sahiplerine söylemeden duramıyorum.
Yerel Ürünler ve Kısa Süreli Tatiller
Yerel ürünlerin en doğal halinde bulunabildiği ve otellerin sunduğu kısa süreli şifa programları nedeniyle de tercih edilmesi gereken Haymana'da geçirdiğimiz şifalı su tatili olarak adlandırdığım günlerin sonunda gelecek yıl tekrar gelmeye karar veriyoruz.
Şifamızı bulmuş olarak Ankara'ya dönerken, bir dahaki gelişimizde, Haymana'da gezip görebileceğimiz yerler olarak, köylerinde (dış mahallelerinde) bulunan Gavur Kalesi, Güzelce Kale, Karahoca Camii, Kutluhan Türbesi ve Camisi, Yenice Mağarası, Taburoğlu Kalesi, Şerefli Gökgöz Mağarası, Atatürk Evi ve Çal Dağı’nın yer aldığı Milli Park Alanı gibi uzun bir liste ve bir zamanlar olduğu gibi geceleri yıldız gözleme bizi bekliyor...
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: