Halep'teki Osmanlı kışlası, Sofa Otel olacak...

Turizmi 1990 yılında eski kayınpederinin The Marmara'yı devralmasıyla biraz da zorunlu olarak öğrenen Ali Güreli İstanbul'da başlattığı Sofa şehir oteli yatırımlarını Suriye'nin Sabancısı olarak anılan Şam Holding'le işbirliği içinde Halep'e yaymaya hazırlanıyor.

Turizm Aktüel Turizm Aktüel 31/12/2019 23:40
Halep'teki Osmanlı kışlası, Sofa Otel olacak...

Ali Güreli İstanbul'da başlattığı Sofa şehir oteli yatırımlarını Suriye'ye yaymaya hazırlanıyor

Osmanlı ordu kışlalarını otel yapmayı hedefliyor.

Turizmi 1990 yılında The Marmara'nın devriyle biraz da zorunlu olarak öğrenen Ali Güreli İstanbul'da başlattığı Sofa ile şehir otelciliğinde yurtdışı büyüme planları yapıyor. Suriye'nin Sabancısı olarak anılan Şam Holding'le görüşen Güreli, Halep'te eskiden Osmanlı ordusunun kışla diye kullandığı binaları otele dönüştürecek proje için hazırlık yapıyor. Suriye'nin kapalı ekonomisi nedeniyle bu projede yatırımcılıktan çok işletmeciliğe yoğunlaşan Güreli, "Halep'teki otelin yatırımı şu an başladı. Ardından Beyrut ve as'ta da otel projeleri gerçekleştirmek istiyoruz. Projeye göre, yer kaçırılmayacak kadar iyiyse yatırımcı da olabiliriz" diyor.

Şam Holding'in ana iş kolu petrol ve telekominükasyon. Ama turizm yatırımları da var. ‘Bu anlaşma nasıl oldu ?'sorusuna Güreli'nin cevabı şu oluyor: "Bu gibi bağlantılar genellikle yatırımcıların bizde konaklaması sonucunda oluyor. Bizim oteli beğenip "Bunu başka bir yere taşıyalım mı?' diye teklif ediyorlar. Şam Grup şu an 1.5 milyon metrekarelik bir gayrimenkul geliştirme projesi içinde. Bu anlaşma gerçekleşirse bir anda kendimizi Suriye'de birkaç otel içinde bulabiliriz."

 

BEYOĞLU İÇİN GÖRÜŞÜYOR...

 

Sofa'nın yurtdışı açılımı oldukça agresif. Güreli, İstanbul'da da yeni otel projeleri için hazırlık yapıyor. Hatta Beyoğlu'nda 6 bin metrekarelik bir proje için görüşmelere başlamış bile. Ama Türkiye'deki bu planlarına rağmen 5 yıl sonra grup cirosunun yarısının yurtdışı projelerden gelmesini bekliyor. İşletmeci olarak yer aldığı projelerde sadece 1.5 2 milyon dolar yatırım yapmanın yeterli olacağını dile getiren Güreli, "Mal sahibi olacağımız oteller için en az 10 bin metrekare arayışımız var. Metrekaresi 2 bin dolardan düşük olmayacağına göre bize ait olacak her otel 20 milyon dolardan aşağıya mal olamaz" diyor.

 

Ali Güreli'nin turizme giriş hikayesi biraz şans eseri olmuş. 1980'lerin sonunda o yıllarda kayınpederi olan Oğuz Gürsel, The Marmara'yı satın almış. Ancak otelin kendilerine devrine kadar arada 1.5 yıllık bir dönem varmış. Gürsel bu dönemi iyi değerlendirmek için aileden turizmi öğrenmek için çaba harcamalarını istemiş. 1990 yılında oteli devraldıklarında işe yabancı otellerin sözleşmelerini ezberleyerek başlamış.

 

PARİS'TE HAYAT MASTER'I...

 

1954 doğumlu Ali Güreli'nin çocukluk hedefi mimarlıkmış. Ankara'da büyüdüğünü ve ailede tüm fertlerin mimar ve avukat olarak ikiye ayrıldığını dile getiren Güreli şunları söylşedi: "Ben işletme okudum. 1979 ‘da üniversite bitince lisede aldığım Fransızca eğitimin de yardımıyla master için yurtdışına gittim. Paris'e giderken hedefim işletme masterı yapmaktı. 2 yıl Paris'te kaldım ve bir gün bile Türkiye'ye gelemedim. İşletme Masterı yapamadım ama hayat masterı yaptım. Bir de orada mimar bir arkadaşımla birlikte dekorasyon işleriyle uğraştım" diyor.

 

 

Bana Maketçi Ali derlerdi...

 

Ali Güreli tam bir maket ustası. Üniversite'de okuduğu yıllarda ODTÜ Mimarlığa gösterdiği ilgi sonucunda bir maketçide yarım zamanlı çalışmaya başlayan Güreli işi öyle geliştirmiş ki O sırada mimaride okuyan çok yakın arkadaşlarının bitirme maketlerini bile yapmaya başlamış. Dostlarından para almadığını ama yarı zamanlı işten iyi para kazandığını hatırlayan Güreli, "Artık benim yaptığım maketleri ODTÜ'nün hocaları bile tanıyordu. Benim adım ‘Maketçi Ali'ye çıkmıştı" diyor. Okulun ilk yılında mimarlık hocalarından ‘Gel buraya transfer ol' teklifi aldığının altını çizen Güreli, "Ama geçmedim. Şimdi de içimde uhde değil. 3'üncü sınıfta işletmenin önemini anladım ve geleceğin mesleği bu dedim. Kendime yakın bulmaya başladım" diye konuştu.

 

KAZARA PATRON...

 

Babası gibi mimar olmak isteyen Ali Güreli ODTÜ Mimarlık için 1'inci yedekti. Asıl listedeki herkes kayıt yaptırınca Güreli patron oldu. Ali Gürel‘nin kızı Koza Güreli işletme okuyor. Oğlu Batu Güreli ise genetik mühendisi olmaya hazırlanıyor. İlkokula başlayan küçük oğlunun da bu yıl kura ile Galatasaray'a girdiğini dile getiren Güreli "Ben çocuklarıma ille de şunu yapacaksın demem. Ama ‘Başka iş yapsanız bile yönetim kurulu toplantılarına katılmak zorundasınız' diyorum. Farklı meslekte olsalar bile onların farklı bakış açıları getirebileceğine inanıyorum" diyor. Bodrum'da da Hamak adıyla otel açan Güreli "İşin en zor tarafı kalifiye elemanı uzun süre tutmak" diyor. Güreli eleman kaçırmamak için oradaki önemli elemanlarını kış sezonunda da İstanbul'a getiriyor.

 

Çekle çalışmayan patron...

 

Paris'ten dönünce mimar olan abisi ve eniştesinin inşaat şirketine ortak olan Ali Güreli o yıllarda ortaklarıyla devlet taahhütlerine giriyordu. Anne ve babanın mal varlıklarını teminat göstererek teminat mektubu aldığı ihalelere giren ortaklar, 24 Ocak kararlarıyla birlikte battı. Anne ve babasının o dönemlerde 5-6 evinin bu iflasla birlikte elden gittiğini dile getiren Ali Güreli "Çok üzüntülü 1-2 sene geçti. Ailede varlığın yarısı gitti. Ama sonra toparladık" diyor. Bu olayın 3 ortak için çok ciddi bir hayat dersi olduğunun altını çizen Güreli bu dersi şöyle anlatıyor.:" O günden beri bir iş yaparken 1 değil 3 kere düşünürüm. 1983 yılından bu yana hayatımda ya 1 ya da 2 kere daha çek yazdım.

Şimdi herkese ‘Biz çek ve senetle iş yapmıyoruz. İsterseniz bizimle çalışın. İstemezseniz çalışmayın' diyorum." Bu deneyimin ardından yeni iş kurmadan önce profesyonel olara çalışma kararı alan Güreli "Duvara vurduk bu böyle olmamalı" diyerek Temsa'da 3 yıl çalıştı. O dönemde Arabistan'da bir iş için de teklif aldı. Ama bunu kabul etmedi. Dil avantajı ve yurtdışı deneyimi sonucunda inşaat sektörünü de tanıdığı için Temsa'da Müdür Yardımcısı pozisyonunda işe başladı Güreli burada 3 yıl çalıştı. Ayrılırken, "Bence yanlış yapıyorsun. İyi bir noktaya sıçramanın başındayken büyük yanlış yapıyorsun" diyen yöneticisi Ahmet Bey'e rağmen kendi işini kurma kararı aldı. Hiç pişman olmadı.

Otel işini ve turizmi The Marmara'yı teslim alana kadar geçen kısa sürede nasıl öğrendiniz?

 

Sheraton'ın ve Hilton'un sözleşmelerini ezberledim. Uluslararası işletme nasıl olur konusunda çalıştım. İyi ki onları okumuşum. O zamanlar "Peki abi" dönemi var. Ama şimdi her şey değişti. O dönemki çalışmalarımın faydasını gördüm

 

Peki Hilton ve Sheraton'ın sözleşmelerini nasıl aldınız?

 

O biraz gizli. Kuşlar getirdi.

 

Ekip nasıl kuruldu?

 

İstanbul'da 4 tane uluslar arası otel vardı ve sektör bize "The Marmara'yı elden kaçırdık. Müteahhidin biri aldı" diye bakıyordu. Ama birinci senenin sonunda sektörle iyi bir ilişki kurduk. "Burada uluslar arası bir yönetim anlayışı vardır" hissi vermek için anlaştığımız yabancı yöneticilerin bir kısmını da eleme yoluna gittik. Çünkü biz zaten iyi yapıyorduk.

 

Komet'in tablosunu hediye olarak kabul etmedi...

 

Ali Güreli sadece Sofa ve Hamak Otelleri'nin ve İkon Fuarcılık'ın yaratıcısı değil. Geçmişinde Turob Başkanlığı dönemi de var. Aynı zamanda Contemporary İstanbul'un da Başkanı... Sanat sevgisi Paris'te yaşadığı yıllarda sanatçıların olduğu bir bölgede yaşarken başlamış. Mubin Orhon, Komet, Nazım Hikmet'in oğlu Mehmet Nazım'la aynı binada yaşadığını anlatan Güreli Paris günlerini şöyle anlattı: "O zaman param yoktu. Arkadaşlarımdan sanat eseri alımı yapamıyordum. Hediye de kabul etmedim. Başta Komet olmak üzere hepsi tablolarını vermek istedi. Ama ben almadım. Paramı kazanınca satın alırım diye düşündüm. Onlarla biraz bohem bir hayat yaşadım. Hayata kızgındılar. Sabahlara kadar sohbet ederdik. Para kazanınca o dostlarımın tablolarından da satın aldım." (HT)


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.