Göller Bölgesi’nin Görülmeye Değer Müzesi: Burdur
Ülkemizde göller bölgesindeki Burdur, Salda ve Burdur gölünün kıyılarında tatilcilere deniz havasını yaşatırken, Hacılar ve Kuruçay’dan yapılan tarih öncesi Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik çağlardan buluntular ile Sagalassos ve Kibyra antik kentleri başta olmak üzere çeşitli ören yerlerinden edilen Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemine ait somut buluntulardan 66 bin eseri barındıran küçük ama zengin müzesiyle ziyaretçileri cezbediyor.
Burdur’un Salda Gölünü ziyaret ettikten sonra, Burdur gölü kıyısında kıyısında mola veriyorum. Son yıllarda suyu çekilen diğer göllerimiz gibi, suyu çekilen ama yeşillikler içerindeki şehir parkındaki lokantada Burdur Şiş Köftesinin servisini beklerken internetten Burdur ile ilgili bilgileri araştırıyorum. Burdur Şiş köftesi dışında, yan masalara Testi Kebabı, Salda Gölü kıyısında tattığım ceviz ezmesi, servisi yapıldığını fark ediyorum.
Burdur; Afyon, Denizli, Antalya, Muğla’nın Fethiye’sine giden yolların kavşağında, Salda, Karataş, Yarışlı, Gölhisar ve Yazır Gölleri başta olmak üzere irili ufaklı çok sayıda gölü sahip olmasıyla, ülkemizin Göller bölgesinde tarihi zengin bir şehir. Antik Çağda İsauria, Lykaonia ile doğudan, Pamphylia ile güneyden, Likya ve Karia ile batıdan, Frigya ve Galatia ile kuzeyden çevrili Pisidia bölgesinde bulunuyor. Dünya Miras Listesindeki Ağlasun’daki Sagalassos Antik kenti ile Gölhisar’daki Kibyra Antik kentleri ile Hacılar ve Kuruçay höyükleri, Kremna, Bubon, Balboura Antik Kentlerine sahip. Lavanta Bahçeleri ile İn suyu Mağarası, Susuz Han, İncir Kervansarayı, Ulu Camii, Taşoda, Mısırlılar Evi, Baki bey Konağı, Çelikbaşlar Evi, Doğa Tarihi Müzesi ziyaretçileri çeken yerlerden olmuş. Son yıllarda göllerinden sonra Lavanta Bahçeleri i ayrı bir çekim merkezi yapmış.
Ben böylesine bir doğa ve tarih zenginliği arasında, Burdur Müzesi görmek için Burdur şehir merkezine doğru yola koyuluyorum. Göl kıyısındaki Burdur belediyesi halk plajından şehir merkezine giderken birçok otel ve dinlenme tesisi görüyorum. Şehri boydan boya geçtikten sonra, Müzenin bulunduğu tarihi medrese binası karşıma çıkıyor. Burdur’un eski kent merkezi burası. Yakındaki Belediye halk pazarı park yerinde arabaya bir yer buluyorum.
Müzenin bahçesinde aslan heykeli, sütün başlıkları kaideleri, mezar stelleri ile dolu. 1240 yılından kalma Pirkulzade Kütüphanesi dikkat çekiyor. Bina Küçük Şeyh Mustafa Efendi tarafından yaptırılmış, bu kütüphanede Türk-İslam eserleri sergileniyor. Müze binasına girdiğimde devasa heykellerle karşılaşıyorum. Sagalassos, örenyerinden Antoninler Çeşmesi’nden getirilmiş Dionisos,Memsis, Apollo, Asklepion ve Koronis'un heykelleri de aralarında. Aydın Afrodisyas'ta yaptırılmış heykellerin kopyaları Sagalassos’ta Antoninler Çeşmesine konulmuş. Dionisos ve Memsis heykelleri önünde fotoğraf çektiriyorum. Kibyra Antik kentinden gelme av sahnesini yansıtan kabartmalar ile Kremna’nın 9 mermer heykel de bu alanda yer alıyor. Bir halka dikkatimi çekiyor heykeller arasında. M.S 2.yüzyıldan kalma bir Güneş saati imiş. Müzenin üst katında ise vitrinlerde Neolitik, Erken Kalkolitik Çağ ve eski tunç çağı buluntular, Hacılar kazılarından gelme ünlü seramik kapları ile çeşitli dönemlere ait sikkeler, ile çanak çömlekler, gibi objeler sergileniyor.
Burdur Müzesi 1963 yılında kurulmuş, ancak 1969 Haziran ayında, Şeyh Mustafa veya Küçük Şeyh Bulgurzade Ağa Medresesinin Kütüphanesinde ziyarete açılmış, 2001 yılında ise, bahçesinde bulunan medresenin Osmanlı mimarisi uygulanarak yeniden düzenlenerek bugünkü haline getirilmiş. Burdur Müzesi, Hacılar, Kuruçay, Höyücek Höyükleri, Boubon, Kibyra, Sagalassos ve Kremna kazılarından çıkarılan, çeşitli yollarla kazandırılan 66 bin esere sahip olmasıyla, Türkiye'nin en zengin müzelerinden kabul edilmiş.
2008 yılında da “Gezilip Görülmeye Değer Müze” ödülünü yılında aldığını öğrendiğim müzeyi gezdikten sonra, çevre yolundan geçip gidenlere Burdur şehrinde bir mola vermelerini, bu ödülü hak ettiğini düşündüğüm müzeyi, görmelerini öneriyorum.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: