Göç Kavşağında Bir Şehir... Felahiye
Geçtiğimiz sonbaharda geçirdiğimiz ‘Köyde Tatil’ günlerinden bir gün Hürriyet ile köyün bağlı olduğu Felahiye’ye doğru yola çıktık.
Adil Çulhaoğlu
Köyleri şehre bağlayan yoldan,Yumula Baraj gölünü kıyısından geçerek yeşillikler arasında Felahiye’ye ulaşıyoruz. Yıllar önce gördüğümden daha da ıssızlaşmış geldi bana arabayla şehrin içinde ilerlerken. Belediye’nin önündeki parkın bulunduğu merkeze arabayı bırakıp fotoğraf makinesiyle keşfe çıkıyorum şehri.
Kale Mahallesinde, Kale Höyüğün olduğu yerden, tepeden şehrin fotoğrafını çekiyorum. Ardından Roma dönemi antik çeşme , günümüz adıyla sıtma pınarına gidip,Romalı asilzadelerin yüzdüğü havuzda, soğuk suda serinlemeye çalışan çocukları,şakalaşmalarını seyre daldım bir süre.Her derde deva suyu içmeden geçmedim tabii…Çeşme çevresi düzenlenmiş, park haline getirilmiş,şehrin dinlenme alanı olmuş.
Kayseri’ye 60 km mesafedeki Felahiye yapılan araştırmalara göre, Kültepe’den gelen 3 rotanın geçtiği eski ticaret yolları üzerinde bulunuyor. Biri şehir merkezindeki Kale Höyük, biri bulunduğu köye adını veren Kuru Höyük ve diğeri de Darlı Köyündeki Ziyaret Tepe(Ziraat mevki olarak da adlandırılıyor) adlı 3 höyükte çıkarılan obsidiyen ve seramik parçaları, demir çağından ve roma dönemlerine işaret ediyor ve yapılacak bilimsel kazıları bekliyor.
Kepiç Köyündeki M.S.2 yy kalma ‘yapı’ diye bilinen tapınak planlı bir roma mezarı olduğu sanılan blok mermerden yapılma bir bina kalıntısının var olduğunu öğreniyorum. Ancak, yürüyerek ulaşılabilen ören yerine gidişi hava durumu elverişli olmadığı için başka bir gelişe erteliyorum, ister istemez. Selçuklu, Osmanlı mimarisinden izleri özellikle kale mahallesindeki evlerde görmek mümkün. Girişinde asılı levhada 1305 tarihini taşıyan Kale Camii ve 19 yüzyıl yapımı Beyler Camii yüzyıllardır ayakta kalmış, her ikisi de iyi restore edilmiş.
Artık mola vereme zamanı geldi deyip, Belediye binası önündeki parka dönüyorum. Belediye binası önünde uzanan park içindeki ‘park lokantası’ kaybolmuş, parkı çevreleyen cadde ve sokaklardaki dükkanlardan çoğu kapanmış, sadece birkaç çayevi yerinde duruyor. Çaylarımızı yudumlarken ağaçların altında kurulu masaların birinde yediğimiz lezzetleri hatırladık Hürriyet ile.Yabancı plakalı araçlar dikkat çekiyor.Yurtdışında yaşayan Felahiyeliler izine gelmişler.Belçika plakalı bir araçtaki Felahiyelilerle sohbet ediyor Hürriyet,adres alışverişi yapıyorlar. Kale Mahallesinde yoğunlaşmış eski cumbalı evlerin restore edileceğini, Kale’nin ayağa kaldırılacağını öğreniyorum kahvedekilerle sohbetimizden.
1926 yılına kadar Boğazlayan’a bağlı Nahiye olan Felahiye şehrinin ismi ‘Kurtuluş’ anlamına geliyormuş ve 1957 yılında Kayseri’ye bağlı ilçe olmuş. Nohut, Pancar, Mercimek ve elma armut ve üzümün başta geldiği tarım ile küçük ve büyükbaş yetiştiriciliği gibi hayvancılığın ana geçim kaynağı olduğu Felahiye’den göç edenlerin sayısı sürekli artıyor, işsizlik bu yüzden nüfus azalıyor diyordu çay getiren genç.
Kayseri’ye giden yol viyadükteki köprü girişinde yer alan Kızılırmak Baraj Gölü kıyısındaki büyük piknik alanına sahip park, göl manzarasıyla ilçede yaşayanlar için ayrı bir cazibe merkezi olmuş. Baraj gölünün yarattığı nem yöreye has sert karasal iklimi yumuşatmış, yöreye adete deniz ve sahil yaşamı gelmiş.Yaz aylarında tekne gezileri de yapılıyormuş.
Gezinin sonunda , alışverişi yapıp köye dönerken, göl manzaralı Villaların çoğaldığını , kıyıda çadır kurup oltalarının başında bekleyenleri görüyoruz.Balık tutup tutamadıklarını merakla ‘rastgele ‘diyorum içimden ve el sallıyorum oltacılara…
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: