Felahiye'de Deniz Havası...

Anadolu’da turizme olan özgüvenin bir ifadesi olarak dile getirdiğimiz, kamuoyu ile paylaştığımız „Turizmde Kendine Yeterli Olmak“ kavramını yörlerimizden örneklerle aktarmaya devam etmek istiyorum.

Adil Çulhaoğlu Adil Çulhaoğlu 31/12/2019 23:40
Felahiye'de Deniz Havası...

Adil Çulhaoğlu

Bu sefer Felahiye’deyim: Araştırmalara göre, Felahiye Antik Dünyanın ilk ticaret merkezi olan Kültepe’den gelen 3 rotanın geçtiği eski ticaret yolları üzerinde bulunuyor. Biri şehir merkezindeki Kale Höyük, biri bulunduğu köye adını veren Kuru Höyük ve diğeri de Darlı Köyündeki  Ziyaret Tepe, olmak üzere 3 höyükte çıkarılan obsidiyen ve seramik parçaları, demir çağından ve roma dönemlerine işaret ediyor ve yapılacak bilimsel kazıları bekliyor. Kültepe'den gelen antik kervan yolu buradan Karadeniz sahillerine uzanıyormuş.

1926 yılına kadar Boğazlayan’a bağlı Nahiye olan Felahiye şehrinin ismi ‘Kurtuluş’ anlamına geliyormuş ve 1957 yılında Kayseri’ye bağlı ilçe olmuş.

Kayseri'nin 60 km Kuzey doğusunda Kızılırmak yayı içerisine yeralan Felahiye'ye Sivas yolundan Güneşli yönüne dönerek, bozkırda kıvrıla kıvrıla yaklaşık 45 dakikalık yolculukla ulaşıyorum.

Akan derelerin yarattığı vadilerden, sarının her tonunun görülebildiği, tek tük ağaç kümeleri arasındaki doğa manzarasında yol alıp, Kızılırmak üzerinde yapılmış Yamula Baraj gölünün üzerindeki köprüden geçip, göl manzarasına hakim tepede iyi düzenlenmiş, Belediyenin piknik alanında duruyorum.

Karşımızda Büyük bir göl var. Kıyısında çadırlar kurulmuş, balık tutanlar, yüzenler dikkat çekiyor. İşte deniz diyorum kendime.

Göl kıyısından.4-5 kilometre yol aldıktan sonra yeşillikler arasında Felahiye'ye ulaşıyorum. Toprak mahsulleri ofisinin önünde uzun römork ve kamyon kuyruğu dikkat çekiyor. Hasat dönemi olduğu şehirdeki hareketlilikten de anlaşılıyor. Gelin arabası olarak süslenmiş, Hollanda plakalı bir araba ve düğün konvoyu ile karşılaşıyoruz. Yurtiçi ve yurtdışından gelenlerin de bu canlılıktaki paylarının  büyüklüğünü anlıyoruz. Belçika,Hollanda,Alman,Fransız plakalı araçların çokluğu farkediliyor.

Belediye’nin önündeki parkın bulunduğu merkeze arabayı bırakıp fotoğraf makinesiyle keşfe çıkıyorum şehri. Kale Mahallesinde, Kale Höyüğünün bulunduğu, tepeden şehrin fotoğrafını çekiyorum. Selçuklu, Osmanlı mimarisinden izleri özellikle kale mahallesindeki evlerde görmek mümkün. Girişinde asılı levhada 1305 tarihini taşıyan Kale Camii ve 19 yüzyıl yapımı Beyler Camii yüzyıllardır ayakta kalmış, her ikisi de iyi restore edilmiş. Kale Mahallesinde yoğunlaşmış bu eski cumbalı evler restore edilerek, Kale’nin ayağa kaldırılması bekleniyor.  Daha önce gördüğüm, günümüz adıyla Sıtma Pınarına, Roma dönemi antik çeşmeye, bir zamanlar Romalı asilzadelerin yüzdüğü pınar ve havuza gidiyorum. Restorasyon nedeniyle, fotoğraf çekemiyorum.

Yöneticilerin Katkısı

Yöresini tanıyan özelliklerini paylaşmaktan mutlu olan Yöneticilerin varlığı her zaman kültürel, toplumsal değerlerin sürekliliği açısından her zaman katkı sağlamıştır.

Parkın bulunduğu alana geri dönüyorum. Belediye önüne yapılan park ve kafeteryaya oturuyorum. Çay ve kahve  içmek,  dinlenmek için oluşturulan bu güzel ortamda  Belediye Başkanı Vural Coşkun ile de sohbet fırsatım oluyor.

Restorasyonu devam eden Sıtma Pınarının yanında, Kepiç'teki Anıt Mezar'ın da restorasyonu için proje çalışması yaptıklarını, Kale Höyük'te kazı çalışması yapılması için girişimde bulunduklarını, kazı çalımalarına her türlü desteği sağlayacaklarını öğreniyorum, yaptığımız  sohbette.  

Hititlerden sonra İlçe ve çevresinde çeşitli medeniyetler hüküm sürmüş, bunlardan en belirginleri Roma ve Osmanlı Medeniyetleri. Roma medeniyetlerine ait en belirgin eserler  Kepiç Köyündeki Roma Anıt Mezar,Acırlı Köyü Kurşunlu Dağındaki 6-7.yüzyıldan kalma Kilise Yapıları dikkat çekiyor.

Kepiç Köyündeki M.S.2 yy kalma ‘Yapı’ diye bilinen tapınak planlı bir roma mezarı olduğu sanılan blok mermerden yapılma yapıyı görmek için Kepiç köyüne gidiyorum. Köyün içinden batıya doğru yol aldıktan sonra Yapı uzaktan görülüyor. Pancar tarlalarının arasından tepedeki Anıt Mezara ulaşıyorum.Yakınındaki çeşmeninin bulunduğu alan ağaçlandırılmış, Kepiç ve civar köylerden, piknik yapanlarla karşılaşıyorum. Acırlı Köyündeki Yapı diye bilinen kilise kalıntısının  fotoğrafını yaptığım bir doğa yürüyüşü sırasında ancak uzaktan çekebiliyorum. Kızılırmak kıysındaki  Silahtar köyündeki ırmağa inen yamaçlarının dikliği beni ürkütüyor, fotoğraf çekerken. Karadeniz'in dik yamaçlarındaki evleri aratmayan görüntüsü ile büyüleyici bir manzaraya sahip köy.

Buğday, Arpa, Yulaf, Nohut, Pancar, Mercimek Ve Elma, Kaysı, Armut Ve Üzümün başta geldiği tarım ile hayvancılığın ana geçim kaynağı Felahiye'de Ağustos ayının ilk Pazar gününde,taze buğdaydan yapılma Frik Pilav'ı ile Ayranlı Aş'ın ikram edildiği Sıtma Pınarı Şenliği yapılıyormuş.

Felahiye'nin   Silahtar, Alpaslan(eski Alabaş), Menteşe, Acırlı köyleri ile Kayseri merkez Mimar Sinan Mahallesi arasında uzanan Baraj Gölü,  yarattığı nem ile yöreye has sert karasal iklimi yumuşatmış, aynı zamanda adeta deniz ve sahil yaşamı getirmiş.

Felahiye,yaz aylarında tekne gezilerinin de yapıldığı sahillerde oltalarını sallayanlar ile yüzenlerin deniz havasını yansıtmasıyla kendimize yeterliliğin örneklerinden biri olacak bir tatil beldesi olma yolunda .

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.