Dünyanın en ucuz turizm ülkesi olmakla övünmeyi anlamakta zorluk çekiyorum
Edirne’den Van’a sahillerimize komşu Ege adalarından gelenlerinden, çalışma amacıyla ülkemizde bulunan yabancıların sayılarını, 'turist' sayarak elde edilen veriler sonucu turist başı gelirin o noktalara çıktığını söylemek, sanırım yeni espiri anlayışı olarak not edilecektir.
Falcılar, yıldızlara bakanlar, biliciler (kahinler) yeni yılın son gününde TV ekranlarından inmediler. Geçen yıl şunu hatta bunu da bilmişti, 3 yıl önce o konuyu tek bilen o olmuştu yaftalı kahinler, bu yılbaşında da revaçtaydı.
Ben şakadan kahve falı bakmak dışında o işlerden anlayan birisi değilim.
Şöyle geçen yıl 2021 yılını öngören!lerin yazdıklarına göz gezdirdim.
Anlı şanlı turizmciler kahinliği de geçmiş, Polyana’nın tahtını da ele geçirmişlerdi.
Politikacıları anlıyorum, en iyiyi göstermeye çalışmaları doğaldır. Nedense kendi başarıları olarak görürler her iyi rakamı.
Sektördeki sivil toplum kuruluşları, derneklerinin yöneticileri de umut aşılama yarışına girmezlerse kendilerini nedense başarısız sayarlar.
Geçen yıl yapılan umut aşıları çare olmadı, tutmadı
Geçen yılın sonunda benzer sorulara çeşitli kalemler tarafından verilen yanıtlara şöyle bir göz gezdirip, özellikle sektörün önemli kurumlarının başında yer alanların öngörülerinin ne kadar temelsiz, umutlarının ne kadar boşa çıktığını görmek hüzün verici.
Geçen yıl bu zamanlarda durumu özetlerken 'Prekarya' terimini kullanmıştım. Görünmezlik, bilinmezlik, kesif sis ortamı anlamına gelen bu terim, değil yılın tamamını öngörebilmek, birkaç ay sonrayı bile göremediğimizi belirtmiş, tedbiri elden bırakmamaları, sektörün çöküşünü önlemesi için devletin sektöre maddi destek vermesi gerektiğini yazmıştım. Gereğinin yapılmadığı ortadadır.
2021 yılının sonunda kim ne söylediyse doğru söylemiştir. Politikacılar ise, söylemeleri gerektiğine inandıklarını.
Gelir olarak iyi bir yıl diyenler, neredeyse parmakla gösterecek sayıdadır
Kimilerine göre geçen yıl çok kötü geçmiştir. Dış pazarları kapalı olan meslektaşlarımız, kapılarını açamamışlardır. İngiltere gibi kimi pazarlar Eylül ayına kadar kapalı kalmış, sonrasındaki 2-3 ay biraz hareketlenmiştir.
Rusça konuşan ülkelerden gelen turist sayısı artmış, ancak gelir yükselmemiştir. Temmuz ayına kadar sahillerdeki otellerin çoğu açılamamış, sonrasında yüzler gülmeye başlamış olsa da, olması düşünülen gelire kavuşulamamıştır.
Rus dilindeki rehberler çok iyi iş yaparken, diğer dillerdeki rehberlerin çoğu evlerinde oturmaya devam etmişlerdir. Özetle söylemek gerekirse; geçen yıl, kimilerine göre iyi,(İyinin tanımı, konuk ettikleri turist sayısı ve süresidir) çoğuna göre kötüdür.
Gelir olarak iyi bir yıl diyenler, neredeyse parmakla gösterecek sayıdadır.
Sorun sadece pandemi değil, siyasidir
Siyaset, konumu gereği başarıya açtır, işin iyi yanını göstermekle yükümlüdür. Aksi halde başarısız sayılır.
Ancak öyle rakamlar gündeme getirilmektedir ki, TÜİK rakamları baz alınarak yapılan açıklamalar ile, sektörün içinde yaşayanların ellerindeki rakamlar birbirinden çok farklıdır.
850 Dolarlık kişi başı turizm geliri, konaklama fiyatlarının neredeyse bu yılın iki katı olduğu yıllarda bile yakalanamamışken, Akdeniz ve Ege’de ortalama kişi başı gelirin 5 yıldızlı her şey dahil otellerde bile haftalık 250 € rakamı bile yakalamamışken, İstanbul genelinde ortalama haftalık kişi başı b/b ancak 170 €uro ortalamayı bulmuşken, ortaya atılan rakamları dillendirenlerin, başka bir ülkeyi anlattıklarını düşünür hale geldik.
Kim turist, kim değil?
Edirne’den Van’a sahillerimize komşu Ege adalarından gelenlerinden, çalışma amacıyla ülkemizde bulunan yabancıların sayılarını, 'turist' sayarak elde edilen veriler sonucu turist başı gelirin o noktalara çıktığını söylemek, sanırım yeni espiri anlayışı olarak not edilecektir.
Gelen turistin satın alma gücünün ne kadar kötü olduğunu bilmeyen yoktur. Alışveriş merkezlerinden, sokaktaki işportacıya kadar bunu herkes söylemektedir.
Dünyanın en ucuz turizm ülkesi olmakla övünmeyi anlamakta zorluk çekiyoruz
Batılı! olarak nitelenen turistin gelmeme nedeni, sanırım sadece pandemi değil. Öyle olsaydı, 2015 yılından bu yana gelen batılı turist sayısını değil yakalamak, yarısına bile ulaşabilmiş olurduk.
Bunun nedeninin pandemi dışında aranması gerekir. TÜİK rakamlarına dayanarak övünmeler gerçeği yansıtmamaktadır.
Tehlike sadece ertelendi ama daha da büyüdü ve yıkıcı hale geldi
Geçen haziran ayında beklediğim birkaç büyük tur operatörünün ödeme güçlüğü içine düşüp sektörün özellikle sahil kesimlerindeki tesislerin, çalışanlarının, işletmecilerinin ciddi sıkıntı yaşayacağı savım gerçekleşmedi. Bunun nedeni o tur operatörlerinin durumlarını düzeltmeleri değil, sektörün iç dengelerinin bozulmaması adına gösterilen özveri yanında, bankaların işi son bir gayretle yavaştan almalarıdır.
Tehlike sadece ertelenmiş ama daha da büyümüş, yıkıcı hale gelmiştir. Siyaset sadece bu tur operatörlerinin yaratacağı tehlikeyi değil, sektördeki onulmaz çöküşü de görmemekte ısrar etmektedir.
Sınırlarını kapatmak zorunda kalmış Akdeniz’deki rakip ülkeleri geçmekle övünmek siyasetçi için belki hoş bir söylemdir, ama işin doğrusunu sektörün tüm paydaşları bilmektedir.
Gelelim işin kahinlik kısmına;
Batılı turistin gelmemekteki ısrarı, 2022 yılında da devam edecektir. Nedeni politiktir. O nedenle bu yıl, bir nitelikli turist büyümesi olmayacaktır.
Uzakdoğu pazarı da pandemi kaynaklı trafik kurbanı durumundadır.
Ukrayna krizi umarım bulunduğu noktadan daha ileri tırmanmaz. Aksi halde en büyük turist kaynağımız kurur.
İç turizm
Yaşanan olağandışı fiyat artışları ve enflasyon nedeniyle 2021 yılının da gerisine düşebilir.
Yabancı turist girişinde bir sorun yaşanmadığı taktirde, iç turizm hareketi fiyat baskısı nedeniyle konaklama süresi kısalacak, ya da nitelik değiştirecek, iç turizmde herkes köyüne! dönemi başlayacaktır.
Rekor kıracağız! naralarını şimdiden atmaya başlayıp zafer işareti yapanların, inşallah düşünceleri doğru çıkar.
Amacım kimsenin umudunu kırmak değil, olası bir tabloyu, işin ekonomik boyutunu da göz önüne alıp sergilemektir.
Yalan rüzgarı
Turizm, kelle hesabı! ile değil, getirisi irdelenerek değerlendirilir.
Batı Avrupa’da çalışan çift pasaportlu yurttaşlarımızın köylerindeki harcamaları, kalış sürelerini, yabancı ülke yurttaşlarının her türlü harcamasını turistik gelir hanesine yazan, sınırı her geçeni turist sayan anlayışı terk etmediğimiz sürece turizmdeki gerçek gelir ve kişi sayısını bilememeye devam ederiz.
Yalan rüzgarına değil, demokratik, çağdaş bir ülke imajına dayalı bir rüzgara her şeyden çok, bu yıl ihtiyaç duyacak gibi görünüyoruz.
Pandemi ve süregelen ekonomik kriz, sektörün sürdürülebilir olma niteliğinin kaybolmasına neden olmakta, bunun sonucu çalışan sayısı, niteliği azalarak olumsuz yönde azalmaktadır.
2022 yılında yaşayacaklarımızın daha da kötü olmaması dileğiyle.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: