Dünyanın en çirkin kasabaları bizde...

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türk turizminin önündeki en büyük engelin, çarpık şehirleşme, rant ve aç gözlü yerleşim anlayışı olduğunu, bunun kabul edilemeyeceğini söyledi.

Turizm Aktüel Turizm Aktüel 31/12/2019 23:40
Dünyanın en çirkin kasabaları bizde...

Bakan Günay, Garanti Bankası'nca Antalya'da düzenlenen ''Turizmde 2010 ve Sonrası'' konulu ''Garanti Anadolu Sohbetleri'' toplantısına katıldı. Günay, geçen yıl dünyada etkili olan finansal krizde, rakiplerinin aksine Türkiye'nin turist sayısını ve gelirini artırdığını hatırlatarak, bundan sonraki süreçte ürün çeşitlendirmesi, tarihi değerler ve sosyal hayatın tanıtımı ile Türk mutfağının sunumuna yönelik çalışmalarla gelişmeyi sürdürme hedeflerini dile getirdi.

    

Türkiye'nin 9 ayrı eseri ve bölgesiyle UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer aldığını, geçen yıl da Fethiye'den Aydın'a kadar uzanan Likya bölgesindeki 5 noktanın listeye kabul edilmesi için verdikleri ön teklifin kabul edildiğini dile getiren Günay, 2010-2011 yılları içerisinde Alanya ve Selimiye bölgelerinin de miras içine alınmasının teklif edileceğini bildirdi.

    

''HÜZNÜM VE ÖFKEM YÜKSELİYOR''

Dünya ve Avrupa'da bir çok ülkenin sahip olmadığı tarihi mirasın Türkiye'de bulunduğunu, bunun da değerinin bilinmediğini ve turizmle birleştirilemediğini ifade eden Günay, bu durumun kendisini üzdüğünü, bir yandan da öfkelendirdiğini vurguladı.

Bakan Günay, şunları söyledi:

''Türkiye turizminin önündeki en önemli engel, bizim bu çarpık şehirleşme anlayışımız, bizim bu rant anlayışımız, bizim bu aç gözlü yerleşim anlayışımızdır. Kabul edilemez, izah edilemez bir sorunla karşı karşıyayız. Böyle bir coğrafya, böyle bir güzellik bize nasip olmuş... Avrupa'ya gidiyorsunuz coğrafyada hiç bir şey yok ama caddeleri, binaları, meydanları kocaman, yüceltme kültürü var, onu görüyorsunuz. Benim içimden her defasında kendi ülkeme dönük inanılmaz bir hüzün ve inanılmaz öfke yükseliyor. Ne yazık ki. Bu bir çeşit kıskançlık duygusu. Neden bizim meydanlarımız, caddelerimiz, sokaklarımız yok?''

''DÜNYANIN EN ÇİRKİN KASABALARI''

Avrupa'nın hemen her kentinde insanlarda teraslarında çiçeklendirme ve bitkilendirme gayretine dönük bir yaşam tarzının olduğunu, ancak Türkiye'nin sahip olmasına rağmen bu yöndeki zengin kültürünü yansıtamadığını dile getirdi.

Bakan Günay, şöyle konuştu:

''Ankara, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti ama bir tarzı, bir bina karakteri yok. Böyle bir şey olabilir mi? Herhangi bir rant getirecek, coğrafi, farklı üstün özelliği yok. Bir tarlaya bir şehir kurmuşuz. İşin üzüntü verici tarafı, bu hala devam ediyor. Belek'te, Kundu'da da dünyanın en güzel otelleri var. Üzüntüyle söylüyorum, -yerel yönetici arkadaşlarımız da üstlerine alınmasınlar- bu eskiden gelen bir çizgi. Arkalarında dünyanın en çirkin kasabaları var. Dünyanın en güzel turizm bölgesinin arkasında dünyanın en çirkin kasabaları var.''

KENT YÖNETİCİSİ VE İNSANINA ELEŞTİRİ

Turizmde, özellikle Antalya'da her şey dahil sistemine ilişkin çok yaygın şikayet bulunduğunu, buna karşın turist sayısının artışının bu sistem sayesinde kaydedildiğini belirten Günay, bölge yöneticilerine şöyle seslendi:

''Peki sen o gelen insanların kasabanda dolaşması için ne yapıyorsun idare olarak? Begonvilin ne olduğunu ben burada kasaba yöneticisi arkadaşlara anlatmaya çalışıyorum. Antalya'da oturur da bir insan sardunya ve begonvili bilmezse, nasıl 'turizmden ben de para kazanacağım' diye talepte bulunabilir? Gerçekçi bir konuşma yapmak, dertleşerek, realist bir değerlendirme yapmak istiyorum. Türkiye'de turizm sadece bu otellerde kalmasın, hayatın içine gelsin. Esnafımız da, bakkalımız da, aşçımız, dükkanımız da garsonumuz da para kazansın istiyorsak bu yaşam tarzımıza yeniden bakacağız.

Geleneklerimizi değiştirmeyeceğiz, yine ince belli bardakta çay vereceğiz ama o bardak tertemiz olacak. Masanın üzerine gazete kağıdı sererek yemek yeme alışkanlığından vazgeçeceğiz. Örtü kullanacağız. Örtüyü de yıkacağız. Bütün bunları yapacağız. Otele gelen turisti, İtalya, İspanya'da olduğu gibi otelden çıkıp arkadaki kasabaya bir çayhaneye, kulak tırmalamayan bir müzikle oraya çek. Bununla bütünleştirdiğimiz zaman turizm, deniz kıyısından içerilere doğru halkla birlikte bütünleşecek. Çok daha fazla günlük hayatta da maddi değeri, karşılığı.''

''ZEVKLE İLGİLİ''

Kötü örneklerin yanı sıra güzel örneklere de yer veren ve Side'de, kaçak yapıların yıkılmasıyla belediye - turizmci işbirliğiyle yapılan sahil yürüyüş yoluna değinen Günay, konuşmasını şöyle tamamladı:

''Demek ki yapılabiliyor. Burada balkonda da çiçek kokmaya başlamış. 20-25 yıldır bu bölgeye sürekli gelip gidiyorum. Böyle bir yerde bütün evlerin önünü çiçekle donatmak, balkonları tepeye kadar begonville süslemek çok mu zor? Bu zenginlikle ilgili değil, estetik, zevk, görgüyle ilgidir. Bunu yaptığımız zaman kasabalarımız yaşanır hale gelecek. Bunu yaparsak Türkiye hayat tarzıyla tanınan, markası olan bir ülke haline geleceğiz. Bu konuda yerel yönetimlerin, merkezi yönetimlerinin temsilcileri, okullar, camiler, halk, sivil toplum dernekleri, kadın dernekleri, üniversiteler herkesin bir şeyler yapması lazım. Bu tahribatı ortadan kaldırmamız lazım. Geleceğimizi yeniden planlayabilirsek, turizm birinci sektör olacak. Böyle bir şansımız, imkanımız var. İnşallah hep beraber değerlendiririz.''

    

 

Günay, toplantıda Garanti Bankası ve Doğuş Grubu'nun turizmin altyapısının geliştirilmesi ile çeşitli sanatsal etkinliklerde kendileriyle işbirliği yaptığını hatırlatarak, ''Bu toplantıdan sonra da yeni bir sponsorluk sözü verecekler. Genel Müdürümüzle konuştuk ama şu an açıklamayayım'' dedi.

 

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.