Dünya turundan dönen denizcinin "Ege’yi kurtarın" çığlığı...

Dünya turunu 3 yılda tamamlayan ve gezisindeki gözlemleriyle ilgili kitap hazırlığına başlayan denizci 45 yaşındaki Özkan Gülkaynak, hızla kirlenen Ege Denizi’nin kurtarılması için bir an önce çalışma başlatılmasını istedi

Turizm Aktüel Turizm Aktüel 31/12/2019 23:40
Dünya turundan dönen denizcinin "Ege’yi kurtarın" çığlığı...

‘Kayıtsız 3 adlı’ yelkenli teknesiyle 2006- 2009 yılları arasında, İzmir’den yola çıkarak tüm dünyayı dolaşan İzmirli denizci Özkan Gülkaynak, balık çiftliklerinden çarpık yapılaşmaya kadar pek çok tehdit altında bulunan Ege Denizi’nin kurtarılması için, bir an önce çalışma başlatılması gerektiğini söyledi.

 

Dünya turundan döndükten sonra gezi sırasındaki gözlemleriyle ilgili kitap yazmaya hazırlanan Özkan Gülkaynak, geçen yaz sezonunu Knidos- Ayvalık arasındaki koylarda inceleme yaparak geçirdi. Bütün Ege kıyılarının bir yağmalama altında olduğunu belirten Gülkaynak, "Plankton azlığı nedeniyle kristal gibi olan Ege Denizi’nin yok olmaya yüz tuttuğunu üzüntü ile gördüm. Çocukluğumdan beri bu denizlerdeyim, ancak son 30 yılda Ege Denizi inanılmaz bir kirlilik tehditi altında.

Bütün yabancı yatçılar Ege’nin dantel gibi kıyılarını tercih ediyor. Demirlemeye uygun 300- 400 yer var Ege’de. Ancak bu yerleri her geçen gün kaybediyoruz. Gezim sırasında Menderes Deltası’nın içine dahi girdim. Su ciddi şekilde nitelik değiştirmiş, farklı yosunlar var, deniz kestanelerinin, pinaların sayısı azalmış, suyun berraklığı kaybolmak üzere" diye konuştu.

Gezinti boyunca Ege’nin ‘kristal’ suyunu başka bir denizde görmediğini söyleyen Özkan Gülkaynak, "Bu kadar berrak su ‘Dünyanın en güzel denizi’ denilen yerlerde bile yok. Ancak kıyılardan yazlık siteler, belediyelerin olmayan, olsa da çalıştırılmayan arıtmaları; denizden de balık çiftlikleri deniz suyunun kirlenmesine neden oluyor" dedi.

 

‘GÜLLÜK ELDEN GİTMEK ÜZERE’

 

Gezisi sırasında en fazla hayal kırıklığı ve üzüntü yaşadığı yerin Güllük Körfezi olduğunu anlatan Gülkaynak, şunları söyledi:

 

"İnanılmaz çekici bir yer, bana sorarsanız milli park ilan edilmesi gerekiyor, ancak balık çiftlikleri tarafından mahvedilmiş durumda. Su çamura dönmüş. Kıyılar balık çiftliklerinin tesisleri yüzünden yağmalanmış, her yer moloz yığını dolu. Balık çiftlikleri göstermelik olarak kıyılardan uzaklaşırken bütün pisliklerini körfeze bırakmışlar. Suyun iki metre altı tonlarca ağ, metal parçası, geri dönüşümü olmayan malzeme ile dolu. Buranın kaybedilmemesi için bir an önce temizlenmesi, balık çiftliklerinin tamamen körfezden uzaklaştırılması gerekiyor. Burayı bana verseler üç ay içerisinde gönüllüler ve sponsorlar ile temizler pırıl pırıl yaparım."

 

ZARARI BELGELEYECEK

 

Sığacık Körfezi’nin gerek suyu gerekse koylarıyla tam bir doğa harikası olduğunu, suyunun berraklığına ancak Büyük Okyanus’taki atollerde (yüzük şeklindeki mercan adalarına verilen ad) rastlanabildiğini belirten Özkan Gülkaynak, Sığacık Körfezi’nin potansiyel balık üretme alanı ilan edilmesinin cinayet ile eşdeğer olduğunu söyledi. Sığacık Körfezi’nin 27 metre su derinliğinden başka bir şeyi olmadığını, akıntının bulunmadığını ifade eden Gülkaynak, "Hangi vicdan burayı balık üretme alanı olarak ilan ediyor bunu anlamıyorum. O Kokar Koyu’nu bu hale getirirlerken, bu kentin yetkilileri neredeydi. Şimdi kalkmış bir de orkinos çiftliği kuracaklar. Ha orkinos çiftliği kurmuşsunuz, ha 400 bin nüfuslu bir kentin bütün kanalizasyonunu denize bırakmışsınız, aynı şey. Buraya orkinos çiftliği yapılması büyük bir hatadır" dedi.

 

Orkinos çiftliği kurulması halinde denize vereceği zararları belgelemek için çalışma yapacağını belirten Özkan Gülkaynak, "Eğer kurulursa sualtı görüntülerini çekeceğim, aynı yerlere iki yıl sonra bir kez daha dalıp bir kez daha görüntüleyeceğim. Böylece orkinos çiftliğinin verdiği zararı herkesin görmesini sağlayacağım" ifadelerini kullandı.

 

Türkiye’deki balık üretimini ‘çok keyifli’ olarak nitelendiren Gülkaynak, "Avustralya denizleri hepsi açık deniz, kirlenme riski Ege Denizi’nden daha az, buna rağmen orada çiftliklerin tesisleri karaya kurulur, arkasına da arıtması mutlaka kurulur. Denizdeki bölüm ise o kadar açıktadır ki insanlar dalgalarla boğuşarak balık üretimi yapar. Bizde ise koyların içine yerleşip bir altyapı yapma gereksinimi bile duymadan büyük bir keyif içinde balık üretimi yapıyorlar" diye konuştu.

 

‘BEYNİMDEN VURULMUŞA DÖNDÜM’

 

Özkan Gülkaynak, Ege kıyılarında yaptığı inceleme gezisinin sonlarına doğru Dikili’nin Bademli Köyü’ne geldiğinde bir yandan kıyıların yazlık site bir yandan da adaların turistik tesis adı altında yağmalanmaya başladığını görmenin kendisini son derece üzdüğünü söyledi. Gülkaynak, "Kalem Adası’nda bir tesis varken arkasındaki Garip Adası’na da başka bir turistik tesis yapılacakmış. İki ada arasında villa yapmak için küçük küçük adacıklar oluşturulacakmış. Bu projeyi duyduğumda beynimden vurulmuşa döndüm. İnsanlar kendilerine ait olmayan binlerce yılda oluşmuş kıyı şeridini bizden sonraki nesilleri düşünmeden yağmalayacak. Buna bir an önce dur denilmesi gerekiyor" dedi. (DHA)

 

 

 

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.