Çürük domatesler kasayı kokutuyor...

Dünya turizm ortalamasının üzerinde büyüyen Türk turizminin geleceğinin parlak olduğunu kaydeden (TUROB) Genel Koordinatörü Kasım Zoto, turizmin içindeki çürük domateslerin sistemden atılması gerektiğini söyledi.

Turizm Aktüel Turizm Aktüel 31/12/2019 23:40
Çürük domatesler kasayı kokutuyor...

Dünya turizm ortalamasının üzerinde büyüyen Türk turizminin geleceğinin parlak olduğunu kaydeden Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Genel Koordinatörü Kasım Zoto, özellikle global kriz sırasında dünya turizmi %4 küçülürken, Türk turizminin %3 büyümesinin bunun en açık göstergesi olduğunu söyledi.

 
Ülkemize geldiğinde, Türk misafirperverliği ile ağırlanan turistlerin genellikle memnun ayrıldığını anlatan Kasım Zoto, turizmde sürdürülebilirliğin devamı noktasında ‘misafirlerin memnuniyeti’ ve mutlu ayrılmalarının önemine dikkat çekti.

 

Çürük domateslere ceza verip, sistemden atmak gerekiyor...

 
Gerek döviz girdisi, gerek istihdam olarak turizme büyük umutlar bağlayan ülkemizin, dünya turizminde bilinirliğinin artma sürecinde, yaşamakta olduğu ‘bir takım aksakları biran önce çözmesi gerektiğini ifade eden Kasım Zoto, konuşmasına şöyle devam etti:  “Türkiye turizm sektörü geçen 30 yılda çok şey öğrendi, ciddi bir bilgi birikimi ve tecrübe edindi. Şu an, dünya turizm liginde bulunduğumuz 7 sıradan, ilk 5 arasına girmek için yoğun çaba harcıyoruz.
 
Turizmde bugüne kadar elde ettiğimiz başarılarımız çok güzel, hedeflerimiz ondan da güzel… İşte bu noktada, sürdürülebilir turizm çok önemlidir. Sürdürülebilir turizm için de, “misafirlerin memnuniyeti, tanıtım, eko-turizm, turizmin çeşitlendirilmesi vs” gibi birçok maddeyi alt alta sıralayabiliriz. Bunlar arasında, özellikle “misafir memnuniyeti” en üst sıradadır.
 
Ancak,”kapkaç, dolandırıcılık” gibi konularda, turistleri mutsuz eden sorunlar devam ediyor. Aslında, sistem içerisinde bunu yapanların oranı, %5’leri bulmaz. Fakat, %5 çürük domates tüm kasayı kokuttuğu için, artık turizmin içerisindeki çürük domatesleri sistemden atmamız gerekiyor. Diğer bir değişle, sisteme zarar veren “ kişi veya kurum” tespit edildiğinde; gerekli olan en ağır ceza verilip, “sistemden çıkartılması” gerekiyor”. 

 

Sıkıntı yaşan turistin sorunu, bürokrasi azaltılarak tek elden çözülmelidir...

 
Kapkaç veya herhangi bir konuda sıkıntı yaşan turistin, sorunlarının tek elden çözülmesi gerektiğini vurgulayan Kasım Zoto, bürokratik işlemlerin azaltılmasının önemine değindi. Konuyu bir örnek ile değerlendiren Kasım Zoto, “Bir turist düşünün, 3 günlüğüne gezmek için İstanbul’a gelsin. Geldiği ilk gün, yaşadığı talihsiz bir olay ile hem pasaportu, hem paraları çalınsın.Bu vahim olayı karşısında yapılması gereken; 3 günlüğüne tatile geldiği şehirde, gerekli tüm işlemleri bir elden yaparak, bürokrasiyi olabildiğince azaltmak olmalıdır. Zira, ‘-olay bizim bölgemizde değil, şu bölgeye gidin’ veya ‘-bizim birim değil, şu birim ilgileniyor’ gibi yönlendirmeler, turistin diğer 2 gününü de sıkıntıyla geçirmesine neden oluyor. Ve, kişi İstanbul’dan çok mutsuz olarak ayrılıyor” diye sözlerine devam etti.

 

Ya, herkes sorumlu, ya hiç kimse sorumlu değil...

 

Dünyanın en eski marka şehirlerinden biri olan İstanbul’da, halen turizmde bir koordinasyon ve dolayısıyla yönetişim probleminin olduğunu anlatan Kasım Zoto, sektörün tüm birimlerinin “tek merkezden üretilecek kararlarla yönetilmesi” nin önemine değindi. Turizmin sektörel yöneltim ve yönetimde ciddi bir yetki karmaşası olduğuna işaret eden Kasım Zoto,  sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Halen,( X ) bir olaya ilişkin; ‘ya herkes sorumlu, ya hiç kimse sorumlu değil’ yaklaşımı ile turizmi yönetiyoruz. Eğer, bir başarıdan söz ediliyorsa bunda herkes sorumlu oluyor. Eğer, konu bir sıkıntılı ise, bir sorumlu bulmak zor, herkes kendi yetkisinin dışında olduğunu belirterek, “topu taca atıyor”. Kısaca, artık turizmin; oteliyle, lokantasıyla, eğlence merkezleriyle, acentalarıyla, rehberleriyle, havayolu ulaşımıyla, yerel yönetimleriyle, yani herkesin bilgi birikimi ve tecrübesini aktarabileceği bir yapı ile yönetilmesi gerekmektedir.

 
Bu süreçte de; sektörün acil sıkıntıları görülüp, anında çözüme kavuşmalıdır. Diğer taraftan, sektörün geleceğine ilişkin yol haritasının ve stratejilerinin de belirlenmesi önemlidir. Örneğin, son birkaç yıldır, İstanbul’da ciddi bir otel yatırımı sürüyor. Bu yıl ve gelecek birkaç yıl içerisinde, mevcut kapasiteye, yeni yataklar eklenmiş olacaktır.
 
İşte bu noktada; sadece kente yönelik ‘tanıtım-pazarlama’ çalışmalarını arttıralım demek yeterli değildir. Mesela, bir ar-ge bütçesi ayrılmalıdır. Farklı ülkelerin, farklı yaş gruplarının beklentileri nedir? belirlenip, elde edilen veriler ışığında, tanıtım-pazarlama-reklam çalışmaları yürütülmelidir. Özetle; dinamik olan turizm sektörü, “dinamik fikirler ve projelerle” yönetilmelidir” dedi.

 

 

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.