Çukurovalıların yaylası… Andırın’da 2 saatlik bir gezi
Kadirli’de sarı sıcaklardan kaçmak için tozlu yollarında Çokak ve Meyreçil yaylalarına gittiğimiz Andırın’a, yıllar sonra 2022 yılının ilk günlerinde Kadirli’den yolculuk yaptım.
1960-70 yıllarının kamyon üzerinde saatlerce yolculuk yapığımız tozlu yollar asfalt olmuş, 43 km’lik yolculukta ormanlık alanlar, Ceyhan nehrinin yarattığı vadiler, doğanın yeşil, sarısı ile, bulutular arasında bir görünüp, bir kaybolan güneş doğada renk cümbüşü yaratıyordu. Her tepeyi aştığımda değişen manzarayı görünce durup seyre daldım. Yolculuk bitmesin istedim.
Akdeniz’in Payası’ndan başlayan Ceyhan nehri boyunca vadilerden tepelerden dağlardan aşıp Kayserinin Hititlerin Karum ticaret merkezine, oradan kuzeye Karadeniz’e ulaşan tarihi Akyol boyunca ilerlerken kervanları, yüzlerce hayvandan oluşan katar katar giden kervanları düşündüm. Keşişsuyu Vadisi ile Andırın Çayı Vadisi Aslantaş barajına uzanıyor. Her iki vadi barındırdığı yeşil bir bitki örtüsü ile zengin hayvan varlığına sahip. Aslantaş Baraj gölü ise, suyu azalmış, yoldan uzaklaşmış ama, çevresine sahil havasını yaşatmaya devam ediyor.
Sarp kayalık üzerinde vadiyi gözetleyen kontrol eden bir kaleyi fotoğraflamak istiyorum. Kaleye tırmanmak uzun zaman alacak gibi. Bir karakol kale burası. Buralar benden sorulur diyor adeta, Haştırın Kalesi… Vadi termal otel de kalenin yakında açılmış. Dağların, tepeleri aşınca Andırın ovasına ulaşıyorum. Sonunda, bize çocukluğumuzda bitmeyecekmiş gibi gelen yayla yolculuğumuzun mola yeri Andırının şehir merkezinin yön levhası önündeydim, bir saati bulmayan yolculuk sonunda.
Çocukluğumun Andırınındın izler aramak için şehir merkezine gidiyorum. Taş-ahşap yapıların yerini betonarme binaların aldığı bir şehir var karşımda. Kadirli’de Andırın tirşiği kar yağışı olmadığı için henüz ortalıkta görünmüyormuş. Eskiyi andıran birkaç yapı ile sokağın fotoğrafını çekiyorum. Bir kahve hanede mola verdiğimde yeterli yağış olmadığını söylüyor kahveci. Şehirin nüfusunun artmadığını, açılan orman fakültesi bölümündeki öğrencilerin başka şehirlere göç eden Andırınlı gençlerin yerini doldurduğunu öğreniyorum yaptığım sohbetten. Mezun olanların kolaylıkla iş bulduğunu ilave ediyor, kahveci, memnun bir şekilde. Üniversite öğrencileri, öğretim elemanları ve çalışanlarını hayvancılık ve tarıma dayalı ekonomisine hareket getirmiş.
Kahvedeki molada, Andırın’ın tarihi ile bilgilere internette göz atıyorum. Yavuz Sultan’ın 1514 Çaldıran Seferi dönüşü, sefer Osmanlı ordusu saflarında katılmayan Dulkadir Beyi Alaüddevle üzerine yürümüş. Akkale mevkinde geldiğ karşılayan eşrafın gençlerini işaret ederek "bunların arasından Mekteb-i Enderun’a talebe alınsın" şeklinde emir verdiği, bu mektebe öğrenci olarak girenlerin, "enderunlu" zamanla andıran ve Adndıran’a dönüşmesinden şehir Andırın adını almış
Tarihi Hititler dönemine kadar uzanan Andırın, Roma, Bizans, Roma, Osmanlı dönemlerini yaşamasından çok, Kurtuluş savaşımızın en önemli merkezi olmasıyla tarihteki yerini alıyor. Fransız ve Ermeni işgaline uğrayan Çukurova’da Kuv’aye milliye hareketini, Atatürk’ün görevlendirmesiyle kumandan Osman Tufan Paşa Göksun’dan gelip Andırın’da başlatmış. Çukurova’daki Andırın, Kadirli, Haruniye, Osmaniye ve Kozan’ın kurtarıldığı Kurtuluş Savaşının merkezi olmuş.
Hava kararmadan Kadirli’ye doğru çıkmadan önce, Andırın’dan ayrılmadam önce ünlü ekmeğinden alıyorum.
Andırın Ovasından vadilere doğru yol alırken, yaz aylarında bir gün Çokak, Geben, Meyremçil yaylalarına gitmek, Kahramanmaraş’ın 32 kalesinden 27 sini barındıran Andırın’a yeniden gelmeye karar veriyorum.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: