Bu tarihi bir ihanet… Ayasofya böyle giderse 2050'yi göremez
İstanbul'un fethine kadar 916 yıl kilise, 1453'ten 1934'te alınan kararla müze oluncaya dek cami olarak kullanılan, 86 yıl da müze olarak hizmet veren Ayasofya, 2021 yılının temmuz ayında cami olarak ibadete açıldı. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan Ayasofya, kapılarını yerli ve yabancı turistlere açmasının ardından birçok hasara uğradı.
2021 yılının temmuz ayında cami olarak ibadete açılan Ayasofya, son günlerde sosyal medyada paylaşılan tahribat ve kalabalık görüntüleriyle gündeme geldi. Tepki çeken görüntüler sonrası Cumhuriyet ekibi, Sultanahmet Meydanı'na giderek olanları yerinde gözlemledi.
İstanbul'un fethine kadar 916 yıl kilise, 1453'ten 1934'te alınan kararla müze oluncaya dek cami olarak kullanılan, 86 yıl da müze olarak hizmet veren Ayasofya, 2021 yılının temmuz ayında cami olarak ibadete açıldı. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan Ayasofya, kapılarını yerli ve yabancı turistlere açmasının ardından birçok hasara uğradı.
Son zamanlarda tahrip görüntüleriyle gündemde yerini alan Ayasofya’nın açılmasından önce tarihçiler ve arkeologlar uluslararası boyutta olan bu tarihi ve kültürel mirasın, iktidar tarafından siyasi bir kavganın aracı yapılmasına tepki gösterdi. Tepki gösterenler arasında ünlü tarihçi İlber Ortaylı da vardı. Ortaylı, Ayasofya'nın politika aracı yapılmasını doğru bulmadığını belirtmişti.
TAHRİBAT GÖRÜNTÜLERİ TEPKİ ÇEKMİŞTİ
Son haftalarda sosyal medyada yayılan çeşitli görüntüler Ayasofya’nın neden müze olarak kalması gerektiğinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay tarafından 26 Nisan’da paylaşılan gönderide, 500 yıllık tarihi su haznesinin kapağının kırıldığı ve içine ayakkabıların konulduğu görülmüş, görüntüler oldukça tepki çekmişti.
BAYRAMDA TAM 104 BİN 325 KİŞİ ZİYARET ETTİ
Tepkilerin büyümesi üzerine Cumhuriyet, Ayasofya’ya giderek olanları yerinde izledi. Hafta içi olmasına rağmen hıncahınç olan Sultanahmet Meydanı’ndan binlerce turistin Ayasofya’ya akın ettiği gözlendi.
Uzmanların söylediğine göre 1500 yıllık tarihi yapının bu kadar yoğun ziyaretçi akınına uğraması yıpranmayı olağanüstü hızlandırıyor. Bu yaklaşımı Vakıflar Genel Müdürlüğü de onaylıyor.
AYASOFYA BU ZİYARETÇİ AKININI KALDIRABİLECEK Mİ?
Su haznesindeki skandal görüntüden birkaç hafta öncesine gidelim... İmparatorluk Kapısı'ndaki ahşap madalyon üzerindeki tahribat yine sosyal medyada gündem olan kareler arasındaydı.
Yurttaşların kültürel mirasın korunması gerektiğine yönelik eleştirileri sonrası Vakıflar Genel Müdürlüğü konuyla ilgili bir açıklama yaparak, “Oluşan tahribatta bir güvenlik zafiyeti söz konusu değildir. Ancak takdir edersiniz ki müze statüsünde iken günde 18-19 bin bandında olan ziyaretçi sayısı camiye dönüştürülmesiyle 40-45 binleri bulmaktadır.” dedi. Bu sayı bayramda tam tamına 104 bin 325 kişiye ulaştı.
"İNSAN NEFESİNDEKİ NEM BİLE ÇOK ZARAR VERİYOR"
Sanat Tarihi Derneği Başkanı Şerif Yaşar, konuyla ilgili Cumhuriyet'e konuştu.
Ayasofya'nın çok hassas ve korunması gereken bir yapı olduğuna dikkat çeken Yaşar, "Ayasofya müzeyken bir bilim kurulu vardı. Bu bilim kurulu toplantı yaptığında orada şöyle bir karar alınmıştı: 'Ayasofya artık 1500 yıllık. İçeride insan nefesinin oluşturacağı nem dahi çok zarar veriyor ve ömrünü kısaltıyor. Bu yüzden artık turistler en fazla 20 kişilik gruplar halinde içeriye alınsın yoksa bu Ayasofya'nın ömrünü kısaltır.'
Ama biliyorsunuz bilim kurulları Türkiye'de danışma niteliğindedir, karar vermezler. Karar mercii hep devlet kurumundaki bir görevlidir. Maalesef şu an Ayasofya'dan sorumlu şahıs, daha önce Beyoğlu Belediyesi'nde ruhsat işleri müdürlüğü yapmış, bu işlerden hiç anlamayan, kapı olayı olduğu zaman 'tamir edeceklerini' söyleyen, aslında olayın restorasyon olduğunu bile bilmeden restorasyon yerine tamir kelimesini kullanan bir arkadaş. Bu yüzden bunların hepsi normal" ifadelerini kullandı.
"BÖYLE GİDERSE AYASOFYA 2050'Yİ GÖRMEZ"
Şerif Yaşar, sözlerine Ayasofya'daki personel yetersizliğinden bahsederek şöyle devam etti:
"Öte yandan ben Ayasofya'da görevli olan birçok arkadaşla konuştum. Hepsi gelip 'Şerif Bey bu görüntülerin sorumlusu biz değiliz çünkü biz burada çok yetersiziz. Bu kalabalık bizim yetişebileceğimiz bir kalabalık değil.
Biz bütün yetkililere personelin yetersiz olduğunu söyledik ama kimse yeni görevli getirmedi. Bu yüzden herkes sosyal medyada bizi suçluyor' dedi. Dediğim gibi, orada işten anlamayan birileri olduğu için bu durum daha çok yaşanır. Eğer Ayasofya için bir an önce önlem alınmaz ve restorasyon geçirmezse 2050'yi görmez. Kesinlikle görmez"
YAVAŞÇAY: GİRİŞLERİN ÜCRETLİ OLMASI LAZIM
Arkeolog ve fotoğrafçı Ömer Faruk Yavaşçay da konuyla ilgili Cumhuriyet’e konuşarak, Ayasofya'ya giren yurttaşların amaçlarının yalnızca ziyaret olmadığından söz etti. Ayasofya'nın cami olarak kullanılmasına karşı olmadığını dile getiren Yavaşçay, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Namaz turistlerin çok ilgisini çeken bir durum, tıpkı bizim kilise ayinleri izlemek istememiz gibi. İkincisi Ayasofya’ya giriş saatleri daha fazla. Gece bile ziyaret edebiliyoruz ama altını çizerek söylüyorum Ayasofya'ya girişler kesinlikle ücretli olmalı. İsteyen ibadetini yapsın ama biz ziyaretçi kalitesini yükseltmeliyiz .İnsanların tek amacı Ayasofya görmek, keşfetmek ve ibadet etmesi olması lazım. Para veren insan Ayasofya’ya değer verdiği için o parayı verir, ücretsiz olursa her önüne gelen istediği amaç uğrunda Ayasofya’yı kullanır ve zarar verir.
Ayrıca Ayasofya’nın hayatta kalması için milyonlarca dolar bakım ve onarım masrafları var, bunların karşılanması lazım. Bu şu an da karşılanıyor olsa bile gelen hükümetlere git gide yük olacak ve bir süre sonra Ayasofya’ya ayrılan bütçe azalacak. Böylece Ayasofya bakım masraflarını kendi karşılayabilir. Devletin kasasından da bir kuruş çıkmaz.”
"ÜCRETSİZ DİYE TUVALETLERİNİ YAPMAK İÇİN GELİYORLAR"
Ayasofya'da karşılaştığı sorunları fotoğraf karelerinde toplayan Yavaşçay, şunları da ekledi:
"En önemli yapımız Ayasofya'nın bahçesinde her gidişimde çocukların top oynaması. Böyle tarihi duvarların ve sütunların olduğu yapıda bu durum kolayca çevreye ve yapıya zarar verebilir. Ayasofya'nın en önemli yerlerinden Doğu Roma İmparatorluğu'nun yapmış olduğu iç narteks bölümü ve Osmanlı'nın ise insanların dinlenip, kuran okumaları için yapmış olduğu mahfil bölümünün alt kısmı, fotoğraflarda göründüğü üzere bebek arabası istilası altında. Bu görüntüler iç acıtıyor.
Ayasofya'nın hemen yanında ahşap bir tuvalet binası var o tuvaleti Ayasofya'nın bahçesinden kurtarmamız lazım. Birçok insan giriş ücretsiz diye tuvaletini yapmak için geliyor sadece Ayasofya'ya, böyle muhteşem ve dini konudan önemli yerin yanında tuvalet olmaması lazım.
Ayasofya'nın içinde saatlerce uyuyan ve valizleri ile giren insanlar. Girişler ücretsiz olduğu için birçok insan dinlemek, yatmak, ya da seyahatten önce bekleme noktası olarak kullanıyor güzelim Ayasofya'yı. Ayrıca bazı girilmemesi gereken yerlerin garip bir şekilde enkaz yığını şeklinde kapatmışlar. Çok kötü bir görüntü maalesef."
ISLAK ÇORAPLAR, AYAKKABILARLA GİRİYORLAR
İktidar için ticari gelir kapısı olan 1500 yıllık tarihi hazinenin içerisinde yerlerde yatanlar, çöp bırakanlar, ıslak çoraplarıyla gezip, ayakkabılarını sağa sola bırakanlar da cabası... Şimdi herkesin aklında aynı soru: “Ayasofya bu kadar yoğun ziyaretçi akınını kaldırabilecek mi? Bu muhteşem mirasın siyasi iktidarın seçim hamlesi olduktan sonra uğradığı tahribatın telafisi mümkün mü?”
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: