Böyle bir tatil dünyada ilk kez olacak
Herkesin sokağa çıkmadan evde yaşamaya devam ettiği, dışarı çıkanların şehirlerin bomboş hayalet görüntüsünden kaçıp hemen evlerine döndüğü günlerde, maskesiz yaşama, yeniden normalleşmeye kavuşma ve tatil hayali kurmak moral kaynağımız.
Bir tarafta evlere kapanmış, virüs yayılma hızı, bulaşma oranı, sosyal mesafe, maske takma, okulların yaz tatili, hijyen koşulları vb. konuların ele alındığı TV, sanal medya haberleriyle, yorumlarıyla kah umutlanan, kah endişelenen, korkusuzca ve evlerinden kaçarcasına kendilerini dışarı atmak, tatile çıkmak isteyen insanlar.
Diğer yanda, elde metreyle uzmanların önerisine göre, sosyal mesafe kuralına uygun ortamı yaratmak için çalışırken, virüse karşı verilen mücadelenin uzaması, uzmanların normalleşme konusunda fikir değiştirmeleri vb. belirsizlikler nedeniyle, bir endişe içine düşen, bir umutlanan, turizm sezonunun açılmasını bekleyen ülkeler, şehirler, kasabalar ve beldeler yöneticileri ve turizm sektörü temsilcileri.
Deyim yerindeyse, hava yolu firmaları, hava alanı işletmeleri, tren yolları, otobüs firmaları, acentacılar, otelciler, yatçılar, tekneci ve yatçılar, kamp, karavan ve plaj işletmecileri, milyonlarca insanın geçimini sağladığı ülkelerin döviz gelirlerinde ayrı bir öneme sahip turizm sektörü ayakta.
Corona virüse karşı yürütülen mücadele kapsamında belirli yaş gruplarındaki insanların sokağa çıkmalarının yasaklandığı, temel ihtiyaçların karşılandığı marketler haricinde, şehir yaşamına canlılık katan cafe, restoranlar başta olmak üzere, birçok işletmenin, parkların, sahillerin kapalı olduğu ülkelerde normalleşmeye yönelik adımlar atılmaya başlandı.
Ülkelerin kendi içlerinde, şehirler arasında seyahat kısıtlamasının kademeli olarak kaldırılması, sahil kasabalarına seyahatlere izin verilmesi, konaklama tesislerinde ve denize girilmesi için güneşlikleri 4 metre ve şezlongların 2 metre aralıklarla numaralandırılarak yerleştirilmiş halde, gerektiğinde rezervasyon yapılarak girilen plajlarda sosyal mesafe ve hijyen koşullarının oluşturulmasından belirli bir süre sonra, dış turizme açılmasının planlandığı medyada ifade olunmaktadır.
Seyahat edenlerin virüs taşımalarını önlemek için yolculuğun başladığı ve bittiği noktalarda test yapılması, bir test karnesi düzenlemesinin getirilmesi, yurtdışı seyahatlerden dönüşlerde 14 günlük karantina uygulamasından kaçınılması gibi konuları çözüme kavuşturmak için çalışmalar yürütülüyor.
Avrupa’da ülkeler arası seyahatlerin başlama tarihlerinin sürekli ötelendiği, uçak, otobüs, tren, vapur gibi araçlarda sosyal mesafe kuralına oturma düzeninin yapılması, kapasitelerinin %50 oranında düşürülerek, maske takılması şartıyla yolcu taşınması ve bunun getireceği maliyet artışlarının tartışıldığı günleri yaşıyoruz.
Yurtdışına seyahat edenler arasında ilk sırada olan Almanya’dan başlayarak Avrupa Birliği içerisinde belirli bir standart korunma kuralları getirilmesiyle, 14 günlük karantina uygulamasının kaldırılarak ülkeler arasındaki seyahatin kolaylaştırılması hedefleniyor. Bu bağlamda, ülkelerin karşılıklı olarak kabul edeceği TÜV gibi virüse karşı alınan önlemleri denetleyecek kuruluşlar devreye sokulması gündemde.
Koronalı günlerde kendimizi dışarı atıp, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi kısıtlamalar olmadan deniz, kum, güneşin olduğu ülkeler, şehirler ve sahil kasabalarında tatilin tadını çıkarmayı tasarlayan bizleri, kaçtığımız kuralların geçerli olduğu, sadece beldelerinde tatil yapmamız için büyük reklam kampanyaları yapan ve dört gözle bekleyen turizm sektörü değil de, virüsü bulaştıracak potansiyel tehlike olarak görenlerin de var olduğu bir ortam bekliyor.
Ateşin ölçüldüğü, otellerde açık büfelerde yemeklerden seçme zevkini tatma yerine, cam paravan arkasında personel tarafında tabakta bize verilecek yemek, açık içecek kutu ya da şişe olarak verilecek. Restoranlarda garsonlara buranın nesi meşhur diye menü kartından ısmarlama yerine, cep telefonuna gelen menüden siparişlerin verilebildiği, kısaca tatilcileri herkesin 1,5 metre mesafeden selamlaştığı, birbirinden uzaklaştığı tatil günleri.
Yaşadığımız birkaç aylık eve kapanma günlerinde, artan işsizlik ve gelir kaybı, seyahat ve sosyal mesafe ve hijyen kuralları sonucu ortaya çıkan konaklama sektöründeki maliyet artışları gibi nedenlerle başka ülkelere, şehirlere uzaklarda tatil herkes için mümkün olmayabilir. Bu nedenle, tatil yapmak için uzaklara gidemeyenlerimizi, bekleyen doğal ve kültürel zenginliklerle dinlendirecek, farklı tatil yaşatacak yerler, aslında pek de uzağımızda değil.
Yaşadığımız şehirlerin yakınında bir göl, bir nehir kıyısı, bir milli parkta, yaylalarda, yeşili ve bitki örtüsünü keşfetmek için bisiklete binebilir, doğada yürüyüş yapabilir, bir ören yerini ziyaret edip tarihe dalabilir, bir kamp alanında çadırda konaklayabiliriz. Doğduğumuz, çocukluğumuzun geçtiği kasaba ve köylerde geçmişimizle yeniden bağlantı kurup nostalji yaşayabiliriz. En azından, ateş ölçerlere, testlere maruz kalma ve karantina günlerini yaşama tehlikesinden bir nebze uzaklaşmış oluruz.
Büyük kentlerin yoğun temposunda içine girilen ve dijitalleşmeyle birlikte artan yalnızlık duygusundan kaçmak için tatile çıkan milyonlarca insan bu sefer de Corona virüsünün neden çoğalan yalnızlık baş başa kalacak gibi. (Bkz. https://www.turizmaktuel.com/haber/yalnizlik-turizm-ve-dijitalizm) Yine de umudumuz, Corona Virüsüne karşı bir ilaç bulunmasını ya da virüs mutasyona uğrayarak, bulaştırıcı özelliğini kaybetmesini, yeni normalleşmeye kavuşmayı, geçmiş günleri aratmayan tatil yapabilmek... Herkese, iyi tatiller, turizmcilerimize iyi sezonlar diliyorum.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: