Biz dinlenirken onlar çalışıyor...
Güney sahillerinin havalı 'beach'lerinde buzlu kahveler, köpüklü biralar, yazlık kokteyller Diyarbakır'dan, Van'dan, Mardin'den gelen gençler tarafından servis ediliyor. Söz, Kaş ve Bodrum'un yorgun turizm emekçilerinde.
Kumsallar satıldı, üzerlerine şezlong ve şemsiye atıldı, adı ‘beach’ oldu, plaj kültürü değişti. ‘Beach’e gidenler zamanla daha fazla hizmet beklemeye, işletmeler de ucuza yazlık işçi temin etmeye başladı. Yazlık yerler, üç kuruşa, günde en az 14 saat çalışan mevsimlik işçilerle doldu. Çoğu da aslında tatil yeri olmayan uzak kentlerden gelen gençler. Biz tatil yapıp eğlenirken, güneşin altında çalışanlar anlatıyor...
‘Denizden korkuyorum’
Sercan 16 yaşında. Ordu’da turizm lisesinde okuyor. Samsunlu. Okulda yatılı kalıyor. Babası çiftçi, fındık yetiştiriyor. Annesi ev hanımı. Sercan ilkokula giderken ayrılmışlar. Kız kardeşi ilkokula gidiyor. Hayatında ilk kez Bodrum’a gelmiş. “Bodrum’u çok merak ediyordum, televizyonda göründüğü gibiymiş, hareketli” diyor. “Çalışırken sıcaktan bunalmıyor musun, yüzmek istemiyor musun?” diyorum. “Yüzme bilmiyorum, öğrenmek de istemiyorum, denizden korkuyorum” diyor.
Nejdet Esmer 19 yaşında. Diyarbakırlı. Kaş’ta bir otelde komi olarak çalışıyor. Diyarbakır Güzel Sanatlar Lisesi’nde son sınıf öğrencisi. Ağabeyi, beş yıldır Kaş’taki bir balıkçıda garsonmuş. Bu sene Nejdet’e “Sen de gel” demiş. “Laptop almak istiyordum. Yazın burada çalışıp para biriktirirsem alabilirim diye düşündüm” diyor. Öğlenleri üç saat izni varmış, “Otel gündüz boş oluyor. Müşteriler kahvaltı ettikten sonra denize gidiyor, ben de öğle tatilinde denize geliyorum” diyor.
Diyarbakır’da sürekli resim çiziyormuş Nejdet, en çok yağlıboya çalışıyormuş. “Mimar Sinan’a girmek istiyorum” diyor, İstanbul’a gelecekmiş. Sattığı tabloları olmuş. “Geçen sene bir tablomu 9 liraya sattım” diyor. “Diğerleri de okul koridorlarında sergilendi”. Diyarbakır’da malzeme bulabiliyormuş. “Sanatla ilgilenen çok insan var. Yağlıboya, tuval, fırça bulmak çok kolay. Pahalısı da var, ucuzu da. Tek tüp almazsan, 12’li alırsan ucuza gelir” diyor. Kaş’ı beğenmiş ama pahalı bulmuş. “Diyarbakır’da 2 lira olan bir şey burada 9-10 lira” diyor. “Annemlere hediye götürmek istiyorum, yeğenime, ablama filan. Diyarbakır’a dönerken çarşıya çıkacağım, herkese uygun bir şey, hatta iki şey almayı düşünüyorum” diyor.
‘Bazen denize atlamak istiyorum’
Ferhat 16 yaşında. Yazın çalışmak için Ordu’dan Gündoğan’a gelmiş. Perşembe Turizm Otelcilik Lisesi’nde okuyor, lise sona geçmiş. Bir otelin ‘beach’inde zorunlu staj yapıyor. Günde 14 saat çalışıyor, ayda 500 lira kazanıyor. “Sabah 06.30’da kalkıyorum. Temizlik yapıyorum, büfeyi açıyorum, restoranı süpürüyorum, masaları sandalyeleri düzeltiyorum. Müşteriler kahvaltıya geliyor. Kahvaltı bitince denize gidiyorlar, biz de plajda çalışmaya başlıyoruz. Su, bira, kola, pizza istiyorlar, servis yapıyoruz” diyor. Yüzme öğrenmeye çalışıyor, denize akşamları giriyor.
‘Midyenin büyüğünü istiyorlar’
Yasin Özay 36 yaşında, 8 yaşından beri Bodrum’da midyecilik yapıyor. Midye baba mesleği. Babası Şehmus Usta Bodrum’un ilk midyecisi. Yasin, aslen Mardinli. Ama artık ailece İzmir’de yaşıyorlar. “Midyeleri annemle kız kardeşlerim hazırlıyor, babam ben ve erkek kardeşlerim satıyoruz” diyor. Günde 400-500 tane midye satıyormuş. Her gün saat 13.00’te satmaya başlıyor, plajları geze geze akşam ediyormuş. “Mesai ne zaman biter?” diyorum, “Midye bitince” diyor. Bazen teknelerden sipariş geliyormuş, “Özel parti filan olunca iyi oluyor” diyor.
‘Orada güneşi satıyorlar’
Tolga Kaplan Vanlı. İki yazdır Gündoğan’da mısır satıyor. Ayda 300 lira kazanıyor. Mısırlar bitince mesai bitiyormuş ama erken biterse, mısır arabasının sahibi tekrar mısır dolduruyormuş. “Akşam antrenmana gidiyorum. Gündoğanspor’da oynuyorum” diyor. O yüzden mısır arabasının tekrar doldurulmasından pek hoşlanmıyor. Baba şoför, ağabeyler inşaatçı. Bodrum’daki evleri hep onlar yapmış, annesi de gelmiş Bodrum’a ama Van’ı özlüyormuş, ‘galiba geri dönecek’miş.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: